Park Jimin'den
İki Hafta Sonra
Şu iki hafta benim için o kadar zor geçmişti ki zihinsel açıdan çökmüş ve yorgun bir biçimde Tae'ye destek olmaya çalışmaktan başka bir şey yapamamıştım. Konuştuğum pek çok avukat Tae'nin suçsuz olduğuna bile inanmamış hatta kimisi beni ofisinden kovmuştu. Duruşmaya dört gün kala pek iyi olmasa da bir avukat bulmuştum ve ona davayı en ince detaylarına kadar anlatmıştım. Avukat Tae'yi teselli etmeye ve kendisinin kısa sürede buradan çıkacağına umudu olduğu gibi şeyler söyleyip gitmişti. Lafları biraz olsun rahatlamamızı sağlamıştı ve duruşmaya kadar daha rahat uyumamı sağlamıştı. Ama bugünki duruşmada anlamıştık ki avukatın o güven veren sözlerinin altı boştu. Kefareti bile hakime kabul ettirememiştik ve Tae avukatın beceriksizliği yüzünden dava kapanana kadar suçluymuş gibi o pis hücrede kalacaktı.1 Hafta Sonra
Bugün yine duruşmamız vardı ve ben avukatı değiştirememiştim. Karşımızda ki savcı ağzımıza sıçmış ve beceriksiz avukatımızın tek yapabildiği kabul edilmesi imkansız itirazlar etmekti.
Duruşmadan sonra Tae'nin yanında kalıp onu teselli etmeye çalıştıktan sonra biraz kafa dağıtmak için Jennie'nin yanına gitmeye karar vermiştim. Yanına geleceğimi haber vermek için mesaj attım.
Jennie-Jimin konuşması
Jimin:
Pist
Evde misin
Yanına gelmem lazımJennie:
Evet evdeyim
Ne olduJimin:
Gelince anlatırımJennie:
OkArabama binip Jennie'nin evine doğru sürmeye başladım. Jennie uzun zamandır yurt dışındaydı ve olanlardan haberi yoktu. Şuanda akıl alabileceğim tek kişi Jennie idi ve onun yanına gidiyor olmak beni biraz olsun rahatlatmıştı. Ama Tae'nin o çaresiz bakışları gözlerimin önünden gitmiyordu. Ona yardım edemediğim için kahroluyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Hem bende insandım iki hafta boyunca yatıp kalkmadan avukat aramıştım ama sonuç ortadaydı işte.
Bu düşüncelerle kendimi boğarken Jennie'nin evine vardığımı fark ettim. Arabadan indikten sonra eve doğru yürüyüp kapıyı çaldım. Bekletilmeden açılan kapıdan kendimi yorgunca içeri atmıştım. Beni bu halde görmeye alışık olmayan Jennie ise bir hayli şaşırmıştı. Bunu sözlerine de yansıttı
"Aman tanrım Jimin ne oldu sana böyle zombi gibi görünüyorsun. Hem Taehyung nerde? Ayrılmazdınız siz hiç."
"Sorunda bu ya Jennie. Tae... O çok kötü durumda ve ben hiçbir şey yapamıyorum."
"Tanrı aşkına ne geldi sizin başınıza? Hadi içeri gel de anlat çok merak ettim."
İçeri geçip kendimi yorgunca koltuğa attıktan sonra Jennie'nin getirdiği sıcak çikolata ile içim ısınmıştı. Kendimi biraz toparladıktan sonra olan biten her şeyi Jennie'ye anlatmıştım. Onu daha önce hiç bu kadar şaşkın ve düşünceli görmemiştim. Bir süre durup düşündükten sonra konuşmaya basladı.
"Tanrım... Taehyung gerçek bir aptal... Hayatıyla oynuyor şuan..."
Kafasını ellerinin arasına alıp biraz durakladıktan sonra tekrardan konuşmaya başladı.
"Hey söylesene Jimin Taehyung'un bir kardeşi olduğunu biliyor muydun?"
"Ne kardeşi Jennie? Taehyung tek çocuk"
"Ahh bilmediğini biliyordum. Taehyung'un üvey kardeşi var."
"Ne? Tae'nin üvey kardeşi mi var? Benim bundan niye haberim yok peki?"
"O kız biraz yabani yani hırçın ve asosyal bir tip. Kanada'da yaşıyor diye Taehyung kimseye söyleme gereği duymamıştı. Ayrıca beni tembihlemişti kimseye söylememem için."
"O zaman niye şimdi söylüyorsun ki? Ayrıca Tae'nin üvey kardeşiyle konumuz ne alaka?"
"İzin vermedin ki lafımı bitireyim. Bak Jimin. O kız Kanada'da çok popüler ve iddialı bir avukat. İnsanlar girdiği her duruşmayı kazandığını söylüyor. Yani Taehyung'un tek şansı bu kız anladın mı?"
Jennie'nin söyledikleri beni o kadar şaşırtmıştı ki ne diyeceğimi bilememiştim. Ama ne yapacağımı çok iyi biliyordum. Ne pahasına olursa olsun o kızı bulup buraya getirecek ve Tae'yi kurtaracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Lawyer-Jirosé
FanfictionTaehyung bir sabah uyandığında korkunç bir suçlamayla karşı karşıya kalır ve ona iyi bir avukat bulmak en yakın arkadaşı Jimin'e düşer