0.8

198 35 29
                                    

Park Jimin'den

"Evet Bayım. Roseanne Park."

Roseanne'nin yüzünde aşağılayıcı korkunç bir gülümseme vardı. Gerçi Bay Scott'un da Roseanne'den pek aşağı kalır bir yanı yoktu. Birbirlerine karşı pis pis sırıtıyorlardı.

"Evet Bayan Park? Yıllar sonra sizi hangi dava için karşımda görüyorum? Ahh gerçi kim olduğunun bir önemi yok. Siz yine pislik bir suçluyu savunuyorsunuzdur."

"Evet bence de müvekkilimin kim olduğunun bir önemi yok. Sonuçta siz yine kaybedeceksiniz. Ayrıca yıllar önce falan değil. 3 yıl bile olmamıştır."

"3 yıl bile olmamış olabilir. Ama şunu unutmayın ki 3 yılda insan kendini çok daha fazla geliştirebilir."

Bu cevaba karşı Roseanne korkunç bir kahkaha atmıştı. Bu kahkahanın ardından psikolojik üstünlüğü ele geçirdiğini ben bile hissetmiştim.

"Kesinlikle katılıyorum. İşte o 'gelişim' yüzünden kaybedeceksiniz."

Bay Scott eskisi gibi kendinden emin görünmüyordu. Konuyu değiştirmek ister gibiydi.

"Kimin kaybedeceğini göreceğiz. Soruma cevap alamadım?"

"Kim Taehyung'un avukatıyım."

"Ne yani katil olduğu her halinden belli olan bir pislik için Kanada'dan buraya mı geldiniz?"

"Sözlerinize dikkat edin. Bugüne kadar suçlu olduğuna inandığım hiç kimsenin avukatlığını yapmadım. Her neyse sizinle konuşmak boş bir uğraş. Salı günü görüşürüz. İyi günler."

Roseanne savcının cevabını beklemeden dışarı çıktı. Onun peşi sıra bende odadan çıktım. Yüzünde tatmin olmuşa benzer bir ifade vardı.

"Hah, ahmak. Keyfimi yerine getirdi. Artık Taehyung'un özgürlüğü garanti. Karşımda bu acemi varken kaybetmemiz söz konusu bile değil."

"Bunları duyduğuma sevindim. Peki sen onu nereden tanıyorsun?"

"İlk ofismi burada açmıştım. Mesleğimdeki 1. yılımda karşıma bir dava geldi. Cinayet davasıydı. Davayı pek hatırlamıyorum ama karşımdaki savcı az önce ofisinden çıktığımız ahmaktı. O zamanlar o kadar acemiydi ki tek duruşmada işini bitirmiştim."

"Peki müvekkilin gerçekten masum muydu?"

"Duyduklarını anlamıyor musun? Suçlu kimsenin avukatlığını yapmadığımı şimdi söyledim."

Roseanne'nin bu cevabı beni kırmıştı. Çünkü Jennie onun kibirli ve hırçın biri olduğunu söylemişti ama ben geldiğinden beri kaba bir davranışını görmemiştim. Şimdiye kadar.. Bunu bana başkası söylese pek umurumda olmazdı açıkçası ama bu sefer çok kırılmıştım. Ama beni asıl üzen şey Roseanne'nin kırıldığımı fark etmemesi ya da umursamaması oldu.

Aynı Gün Saat 19.27

Roseanne'yi Jennie'nin evine bıraktıktan sonra kendi evime geçmiştim. Sanki bana kaba davranmasını hazmedememiştim. Ama bu onun umurunda değildi. Roseanne'yi düşünürken aklıma Jennie'nin söylediği bir şey gelmişti 'Tae bir keresinde herkese tepeden baktığını ve kimseyi kolay kolay sevmediğini söylemişti.' Jennie haklıydı. Roseanne kimseyi kolay kolay sevmezdi ve benide sevmemişti. Ama ben sevdi sanmıştım.. Bir yandan kendime de kızıyordum. Neden Roseanne beni terslediği için bu kadar kırılmıştım ki? Aptaldım çünkü. Aptalın önde gideniydim hemde. Roseanne'den umutlanan bir aptaldım ben..

Ertesi Gün Saat 08.45

Telefonumun çalmasıyla uyanmıştım. Arayan Jennie idi. Telefonu açıp kulağıma götürecekken Jennie'nin bağıran sesini duyunca kulak sağlığım için bu düşüncemden vazgeçtim ve Jennie'yi dinlemeye başladım.

"Jimin neredesin sen?! Tüm gece seni bekledim! Arıyorum açmıyorsun neler oluyo?! Çabuk yanıma geliyorsun!"

Cevabımı beklemeden telefonu kapatmıştı. Sanırım bu kez onu çok kızdırmıştım. Daha fazla bekletirsem daha fazla kızacağı için oyalanmadan evden çıkıp arabama bindim.

Jennie'nin evine geldikten sonra sağlam bir azarın ardından kahvaltımızı yapmıştık ve Roseanne nereye gittiğini bize söylemeden dışarı çıkmıştı. Dün geceden kalan moral bozukluğu hâlâ üzerimdeydi ve Jennie'de bunu fark etmişti.

"Bir şeyin mi var Jimin?" Sahte bir üzgünlükle ekledi "Yoksa seni azarladığım için bana küstün mü?"

"Yok canım olur mu öyle şey. Hem haklıydın sen. Haber vermem gerekirdi."

"Sahi neredeydin sen?"

"Evimdeydim. Uyuya kalmışım."

"Hımm anladım. Peki neden oraya gittin?"

"Öyle işte ya bir neden yok."

"Var var biliyorum ben. Sen ne saklıyorsun yine?"

"Roseanne'yi görmek istemiyorum."

"Neden?"

"Dün beni tersledi. Kırıldım."

"Ah be Jimin.. Anlamıştım ondan hoşlandığını. Ben sana demedim mi o kız kibirli ve bencil biri diye? Üzme kendini lütfen. Değmez gerçekten."

"Peki ona açılsam?"

"Sakın yapma böyle bir şeyi. Dalga geçer seninle. Duygusuzun teki o. Ne anlar aşktan sevgiden?"

"Nereden biliyorsun Jennie? Sanki Roseanne'yi daha önce görmüşsün gibi konuşuyorsun."

"Gördüm çünkü. Çocukluktan beri tanıyorum ben onu. O zamanlar-

Jennie'nin sözünü kesen kapı tarafından gelen kuru ve zorlama bir öksürüktü. Kapıda ise Roseanne..

The Lawyer-JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin