1.9

138 20 68
                                    

Park Jimin'den

Gözlerimi açtığımda güneş doğmuştu ve hava aydınlanmıştı. Bir odada, hasta yatağında tek başımaydım ve kolumda bir serum vardı. Yarım saat kadar boş boş duvara baktıktan sonra odaya bir hemşirenin gelmesiyle dikkatim ona kaymıştı.

''Demek uyandınız,'' dedi. ''Bende serumunuza bakmaya gelmiştim. Çok sürmez bitmesi. Kahvaltınız da birazdan gelir.''

''Beni ne zaman buraya getirdiniz? Hatırlamıyorum.''

''Dün gece. Ateşiniz vardı.''

''Anladım.''

Başka bir şey söylemeden odadan çıktı. Dün geceyi düşündüm. Annem neredeydi acaba? Roseanne nasıldı? Öldüğünü düşünmek bile bana fazlasıyla acı veriyorken ya gerçekleşirse? Tanrım, düşünmek bile istemiyorum! Peki amaya gerçek olursa? Hayır! Olamaz... Yaşayamam... Yapamam...

Odanın kapısı tekrar açıldı ve içeri annem girdi.

''Jimin, iyi misin?''

''Düne göre biraz daha diyebilirim.''

''Sormaya çekiniyorsun değil mi? Merak etme Roseanne iyi.''

Tanrıya şükür!

''Bilinci açık mı?''

''Hayır... Henüz değil. Ama doktor en geç 2 güne uyanır dedi.''

''Peki... Hayati tehlikesi var mı?''

''Evet. Ama durumu iyi yöne gidiyor.''

''Anne. Artık soruma cevap ver. Ben neden çocukluğumu hatırlamıyorum?''

''Of Jimin. Bunu soracağını biliyordum. Sana anlatmadım çünkü Roseanne'ye olan bakış açının değişeceğini düşündüm. Hala böyle düşünüyorum ve umarım korktuğum başıma gelmez. 

O sıralar Roseanne'nin annesi öleli 1 yıl falan olmuştu yani 7 yaşlarındaydı. Sende 8 yaşındaydın. Bir gün bizim bahçede oynuyordunuz. Bende mutfakta yemek yapıyordum. Bir anda Roseanne'nin çığlığıyla bahçeye koştum. Sen düşmüştün ve kafanı bir taşa çarptığın içi kafan kanıyordu. Roseanne ise çığlık çığlığa ağlıyordu. Tam o sırada baban girdi bahçeye ve seni, Roseanne'nin ittiğini düşündü. Fakat ben öyle olmadığını biliyordum. Çünkü Roseanne sevdiklerine gerçekten değer veren birisiydi ve seni de sevdiği için hayatta böyle bir şey yapmazdı. Fakat babana bunu hiçbir zaman anlatamadım. Neyse seni hastaneye götürdük ve bir süre komada kaldın maalesef. Roseanne ise hep kendini suçladı. Kaç kere ayaklarıma kapanıp ağlayarak özür diledi hatırlamıyorum bile. O küçücük bedeni sarsıla sarsıla ağlıyordu.

Sonuç olarak sen yaklaşık 2 ay komada kaldın ve uyandığında beni bile tanımıyordun. Baban ise Roseanne 7 yaşında küçücük bir çocuk olduğu halde tüm suçu ona yüklüyordu. Tabii için bir de iç tarafı var. Roseanne babasıyla ne yaşıyordu bilmiyorum ama o çelimsiz ve zayıf kolları, bacakları her zaman morluk ve yara içindeydi. Baban Roseanne'ye o kadar takmıştı ki el kadar çocuğu öldürmek istiyordu resmen. Ben ise daha fazla böyle devam edemeyeceğimizi anlayıp babana boşanmayı teklif ettim. Kabul etti ve boşandık. Roseanne ise yine kendini suçladı... Kalın kafalı babası ise böyle olmayacağını sonunda fark edip Roseanne'yi Avustralya'daki anneannesinin yanına gönderdi ve böylece bağımız kesildi. Fakat ben elimden geldiğince Roseanne'nin anneannesiyle iletişimde kalıyordum ve böylece durumundan haberim oluyordu. Roseanne ise her fırsat buldukça ziyaretime geliyordu. Onu, seninle konuşması için ikna etmeye çalıştım ama kendini hala suçlu hissediyordu ve kabul etmiyordu.

Tae'ye yardım etmek için buraya gelip gelmemeye kararsızdı ve yine beni arayıp benden tavsiye istedi. Karar vermeden önce de defalarca kez senin kendisini hatırlamadığın konusunda soru sordu. Yani sizin 'duygusuz' diye damgaladığınız Roseanne aslında senden benden daha duygusal biri ve emin ol, onun için her şey çok daha zor.''

Annem bu konuşmayı yaparken özellikle de benim komada kaldığımı anlattığı sırada göz yaşlarını tutamamıştı. Ona sıkıca sarıldım. Zor zamanlar geçirmişti ve bunların hiçbirini bana yansıtmamıştı. Bir de Roseanne'yi düşündüm. Acaba kimsenin bilmediği neler yaşamıştı? Nasıl bir psikolojideydi? Hiçbir sorunun cevabını bilmiyordum. Belki de travmalarıyla ilgili konuşurken fazla ileri gitmişimdir? Belki de farkında olmadan kalbini kırmışımdır? Daha fazla bir şey düşünmek istemiyordum. 

''Jimin, Roseanne'ye kızdın mı?''

''Hayır. Neden kızayım ki? O da benim gibi küçükmüş işte. Bilerek yapmamıştır.''

''Peki onu görmek istiyor musun?''

''Bilmiyorum... Dün çok kötü görünüyordu. Onu tekrar öyle görmek istemiyorum.''

''Doktorla konuştum. Bugün daha iyiymiş. Yarına uyanmasını bekliyorlar.''

''Jennie'de dün öyle demişti. Umarım bir an önce uyanır.''

''Uyanır uyanır merak etme. Bence git bir bak, ama yine de sen bilirsin.''

''Tamam giderim belki.''

''Kaç aydır evde değildin anahtarını ver de gidip bir havalandırayım evini.''

Anneme karşı direnmek, kaybedileceği başından belli olan bir savaşa girmek gibi olduğu için sözünü ikiletmeden anahtarlarımı verdim ve gitti. Yalnız kalmıştım.

Yarım saat kadar boş boş tavana baktıktan sonra, cesaretimi toplayıp yataktan kalktım. Roseanne'nin yanına gidecektim. Odadan çıkıp koridor boyunca yürümeye başladım. Roseanne'nin odası bir alt katta olmalıydı.

Kapısının önüne geldiğimde biraz gerilmiştim. İçeri girdim. Roseanne hala dünkü pozisyonunda yatıyordu. Yavaşça yatağına yaklaştım. Üzerine eğildim. Güzel yüzünü detaylıca incelemeye başladım. Gözleri, kaşları, kirpikleri ve dudakları... Dudakları beni adeta kendine çekiyordu. Elimde olmadan öpmeye başlamıştım. Öpücüğüm derinleşirken bir anda Roseanne'nin de beni öptüğünü fark edince korkuyla geriye çekildim. 

''Aman Tanrım, Roseanne!''

''Ştt sessiz ol! Kimse duymasın.''

''Neden? Gidip Jennie'ye söylemem lazım.''

''Saçmalama! Kimse bilmeyecek.''

''Neden?! Senin için ne kadar endişeleniyorlar biliyor musun?''

''Evet, biliyorum ama beni biraz daha uyuyor bilmeleri lazım.''

''Bak üçüncüye soruyorum. Neden?''

''Savcının daha fazla ceza alması için.''

''Ne alaka?''

''Çok alaka. Şimdi biliyorsun bu adam beni bıçakladı. Bende tabii ki şikayetçi olacağım ve bu iş mahkemeye taşınacak. İşte bu mahkeme için insanlara karşı sempati kazanmaya çalışıyorum.''

''Çok saçma ama neyse. Peki, tamam. Kimseye söylemeyeceğim.''

''Söz mü?''

''Söz.''




İntiharın eşiğindeki yazarınız geldi! 

Öncelikle yeni bölüm bu kadar geç geldiği için tekrardan hepinizden özür diliyorum. 

Eee hayat nasıl geçiyor? Sınavlar bir güzel girdi mi?

Sizce yeni bölümde neler olacak? (Bana sormayın yazmadığım için ben de bilmiyorum vnfjdnsjvn)

Kendinize iyi bakın ve sakın ölmeyinn.

Seviliyorsunuz 💖




The Lawyer-JiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin