***Bölüm 13: "Sevgilim"
Nefes al. Su. Nefes alamıyorum. Su. Daha çok su.
Hareket etmeye çalışıyorum. Daha çok su. Görüşüm bulanıklaşıyor.
Gücüm bitiyor. Hareket edemiyorum. Boğazım yanıyor.
Görüşüm kayboluyor.
Koluma bir şey dokuyor. Bir el. Beni yukarı çekiyor.
Oksijen. Boğazım ve ciğerlerim yanıyor.
"Eva! Eva, iyi misin? Sadece şakaydı! Lütfen uyan!"
Canım o kadar yanıyor ki gözlerimi açamıyorum. Nefes almaya çalışıyorum fakat hala alamıyorum.
Çok fazla ses var fakat duyamıyorum.
"Eva çok üzgünüz! Uyan lütfen..lütfen!" Serra'ya cevap vermek istiyorum. Ancak hala nefes alamadığım için konuşamıyorum.
Nefes almaya çalıştığım ağzımın üstü kapanıyor. Dudaklar.
Sonunda ağzım suyla doluyor. Öksür.
"Şükürler olsun! Eva iyi misin?"
Gözlerimi aralamamla üstümde oturan bir Berk ve bana endişeyle bakan kızları görmem bir oldu.Ne mi olmuştu?
***
Tatil Sabahı
Gözlerimi hafifçe aralayıp başımda ötmesinden sıkıldığım alarmıma baktım. Bu alarmın başımda iğrenç bir şekilde ötmesinden bıkmıştım.
Fakat bu sefer güzel bir şey için uyanıyordum. Okul için değil, tatil için!
Hızlıca alarma doğru eğilip alarmı kapattım ve yataktan kalktım. Banyoya gidip yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Daha sonra güneş kremimi sürdüm. Şimdiden önlemimi almazsam Bodrum'da kırmızı bir şekilde ortalıkta gezerdim ve herkese 'Dokunmayın!' diye bağırıp dururdum, ki bu hiç hoş bir anı olmazdı. Çabuk yanan bir cildim vardı.
Odama geri dönüp dün geceden hazırladığım siyah tayt, beyaz düz bol tişört ve turkuaz uzun kapşonlu ceket kombinimi giydim. Bu benim yol kombinimdi, rahat ve spor.
Saçlarımı taradım ve her hangi bir şey yapmamaya karar verdim. Zaten düzlerdi ve hoş görünüyorlardı. Makyaj yapmayacaktım çünkü sadece yola gidiyorduk, süslenmeye gerek yoktu. Gereksiz ve abartılı yapılan makyajları hiç bir zaman sevmemişimdir.
Telefonumu, kulaklığımı ve şarj aletimi alıp siyah sırt çantama attım. Deodorant ve tarağımıda çantaya koyup fermuarını kapattım. Dün gece kapımın önüne koyduğum valiz şu an odamda olmadığıma göre annem aşağıya indirmişti. Sadece sırt çantamı ve güneş gözlüğümü alıp odadan çıktım.
Aşağıya indiğimde harika bir kahvaltı sofrasıyla karşılaştım. Bu gün Cumartesi olduğu için annem işe gitmemişti ve anlaşılan bana kahvaltı hazırlamıştı. Hemen sırt çantamı kapının önündeki valizin yanına bıraktım ve mutfağa koştum. Annem beni sofranın başında sırıtarak bekliyordu. "Günaydın!"
"Sanada günaydın. Anne bu sofra ne? Harika olmuş."
"Otel yemeklerine alışıp annenin yemeklerini unutma diye yaptım."
Sırıtarak bana bakan anneme baktım ve hızlıca ona koşup sıkıca sarıldım. "Senin yemeklerini Dünya'nın en güzel yemekleri bile unutturamaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Arkadaş
Novela JuvenilO an aklıma Eva'yla bu gün havuzda aramızda geçen saçma konuşma geldi. O beni.. arkadaş olarak seviyordu. Sadece arkadaş. İçim yanıyordu aslında. Küçükkende farkındaydım beni diğer anlamda sevmediğinin, fakat neden bilmiyorum, şimdiki kadar umursama...