Evet, sonunda karakterlerimi buldum. Tabii kafanızda da canlandırabilirsiniz. Sadece görsel olarak verdim. Multimedya'da bizim kızlar var . :)
***
Bölüm 11: "Yelloz"
Okula geldiğimden beri dört ders olmuştu ve hepsi boş geçmişti. Günlerden Perşembe olması ve okulların yarın kapanacak olması nedeniyle bu gün tamamen boş olacaktı.
İçimde hoş bir heyecan , bir yandanda bir burukluk vardı. Heyecanımın sebebi belliydi, tatil! Ne de olsa iki gün sonra tatile gidiyorduk. Burukluğumun sebebide belliydi, Barkın.
Barkın dün gece aramalarına dönmediğim için kızmış olabilirdi, ne de olsa onun bana yalan söylediğini ve başka bir kızla görüşmeye gittiğini bildiğimi bilmiyordu. Her ne kadar bilmesede onu aramak gelmiyordu içimden. Aslında... Aslında bir yanım aramak ve ona hesap sormak istiyordu, hemde deli gibi.
Diğer, mantıklı yanım ise onu ararsam kendimi tutamayıp hesap soracağımı biliyordu. Bu yüzden onu aramıyordum. Her zaman mantıksız tarafına, yani kalbine göre hareket eden ben, şimdi mantıklı davranmak zorunda hissediyordum.
Barkın'la her ne kadar yakın arkadaş olsakta ve bana her kız olayını anlatmak zorunda olmadığını bilsemde, buna inanmak istemiyordum. Bana her şeyini anlatmasını, bütün özelini, hatta tuvalete ne zaman gittiğini bile bilmek istiyordum. Bu psikopatlık ve ya takıntı haline getirmek mi? Eğer öyleyse, evet. Takıntılıyım. Psikopatım.
Sabah alarmı duymayıp geç uyanmıştım ve okulada 20 dakika kadar geç kalmıştım. Evden aceleyle çıktığım içinde telefonumu uçuş modundan çıkarmadan çantama atmıştım. Okula geldiğimde de kızlarla olduğum için telefonumun yokluğunu hiç çekmemiştim.
Kafamı sola doğru çevirdim ve sandalyede oturmuş , telefona gülerek bir şeyler yazan Ada'ya baktım. Büyük ihtimalle Mustafa'yla konuşuyordu. Bir zamanlar bende Enis'le böyle konuşurdum.. Aklıma gelen anılar kalbime bir ağırlık çökmesine neden oldu. Tiksintiyle yüzümü buruşturdum. Ne düşünüyorsun o salağı Eva?!
Daha sonra başımı tekrar önüme çevirdim ve bana garip bir ifadeyle bakan bir Hazan gördüm.
"Ne oldu? Ne bakıyorsun öyle?"
"Yüzün, yüzünün şeklini gördümde. Bazen neden arkadaşız diye düşünüyordum.."
Hafif bir kahkaha attım, "Emin ol ben onu her gün düşünüyorum Hazancığım."
Kızlarla hep böyle şakalaşırdık. Birbirimize şakadan laflar atarak. Eğlenceli.
O da benim gibi kahkaha attı, "Belkide gruptan çıkmanın zamanı gelmiştir Evacığım."
"Aynen! Kesinlikle çıkmalısın."
Sinsice gülümsedi, "Ah, ben seni kastetmiştim.."
Elimi yumruk yapıp omzuna hafifçe vurdum, "Hey, bu fenaydı!"
Elini yumruk yapıp bana uzattı, bende yumruk yaptığım elimle vurdum. "Ne zaman kötü olduğunu gördün?"
"Eee benim arkadaşımın kötü laf sokmak gibi bir hakkı olamaz zaten." sırıttım.
"Aynen öyle güzellik!"
Daha sonra önüne döndü ve çantasından telefonunu alıp ekranını açtı. Herkes telefona baktığı için telefona bakmak istiyordum. Ama bir yanım bunu yapmak istemiyordu. Ya Barkın hiç bir şey yazmadıysa? Aramadıysa?
Yinede korkularımla eninde sonunda yüzleşecektim. Çantamı açıp içinden telefonumu çıkardım. Uçuş modundan çıkarıp gelen bildirimlerle titreşen telefonun susmasını bekledim. Sonunda titreşim bittiğinde ekran kilidini açtım ve ilk işim kalp atışlarımın hızlanması eşliğinde mesajlarıma bakmak oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Arkadaş
Teen FictionO an aklıma Eva'yla bu gün havuzda aramızda geçen saçma konuşma geldi. O beni.. arkadaş olarak seviyordu. Sadece arkadaş. İçim yanıyordu aslında. Küçükkende farkındaydım beni diğer anlamda sevmediğinin, fakat neden bilmiyorum, şimdiki kadar umursama...