Okuduğum kitabın son sayfasındaki kırmızı renklerle yazılmış sessiz ev yazısı baya dikkatimi çekmişti. Bu olay çok fazla gündem olmuştu bu aralar. Yazılan bu kitab baya okunmuş her kes fazlasıyla beğenmişti.
Sessiz ev hikayesi gerçek hayattan götürüldüğü tüm dünyaya yayılıyordu hızla. Her kesin korkusu olan bu ev kül olsa bile bazıları için hala oldukça korkutucuydu. Ormanda bulunan heykel belki defalarca kez bir kaç insan tarafından bulunmuştu. Heykelin hikayesi tam olarak bilinemese de boynundaki kolye çoğu insanın dikkatini çekmişti tabi.
Ama kimse bırakın onu çıkarmayı dokuna bile bilmemişti korkudan.Bir zaman sonra yok olan bu heykelle her kes korkuya düşmüştü tabi ama heykel o gün ormanın derinliklerinden öylece gizemli bir şekilde yok olunca bir daha o heykelden iz bile bulamamıştılar. Hikayesi hala büyük bir gizem altında kalan bu heykele dair binlerce teori vardı ama hepsinin yalan olduğu düşünülüyordu. Galiba gerçek hikayeni hiç kimse bilecemeyecekti bir daha asla. Bu evin küçük bir sırrı olacaktı heykel.
Sevgilimin yazdığı bu kitap çoğu insan tarafından beğenilmişti. İkimizin ana karakter olması beni çok mutlu hiss ettirmişti. Bu kadar güzel kitabın sonu ne kadar acı bitse de benim için hep özel olacaktı. Sonuçta bu kitap ikimiz için yazılmıştı. Şimdi onunla birlikte son sayfaları yazıyorduk. Onlar belki yıllarca bir birinden ayrı kalıp sonra aynı evde aynı ölümü paylaştılar ama aşkları hiç bir zaman yalan olmadı. Bir birilerini son nefeslerine kadar sevdiler. Iki çocuğun vu acı hikayesine kitap yazmak yetersiz kalsa da onları dünyaya tanıtmaktan zevk alıyorduk. Onların aşkını her kes bilmeliydi.
Çilli çocuğun yıldızlarının mahv edildiği her saniye onu düşünmesi, tişörtlerine sarılıp, öpmesi, küçük çocuğun yerde kan ve köpükler içinde can verirken onu düşünmesi ,kolyesini öpüp koklaması onların bir birine olan aşkını acı bir şekilde temsil ediyordu.
Ikimizde ay ışığının aydınlattığı balkonda oturmuş kahve içerek kitabın ardını yazıyorduk. O sandalye de oturmuş bense onun dizine oturmuştum.
"Lix'im hep ben yazdım ya sende bir şeyler yazar mısın artık?" Dedi gülerek.
Bana oradaki kendi karakteri gibi sesleniyordu. Bu beni ne kadar korkutsa da aslında bana bu şekilde seslenişi hoşuma gidiyordu. Özel hiss ettiriyordu.
"Tamam prensim hadi birlikte yazalım." Dedim ve gülümseyerek yanağını öptüm.
Elindeki kalemi alıp kitabın ardını yazmaya başladım. Yazdığım her kelime onun hoşuna gidiyormuş gibi dizlerimi okşuyordu. Son bölümü yazıyordum yani finali. Mutlu yazmak istiyordum zaten bu iki aşığın başına gelmeyen kalmamıştı. Mutlu sonu hak ediyordular.
"Abim ve sevgilisi yerini onlara bırakalım mı?" Dedim ve ona dönüp baktım.
"Tabi olur ama yaza bilirlermi ki?" Dedi Hyunjin gülerek.
"Eğer ben yazdımsa onlar da yazar sevgilim. " dedim gülerek ve kollarımı boynuna sardım.
"Biz asla ayrılmayacağız değil mi sevgilim?" Dedim gözlerim dolarken.
Sonumuzun onlar gibi olmasından korkuyordum. Tamam onların yarısı bizim kurgumuz ola bilir ama sonuçta bu tür olaylar yalan değil ve biz bu olayı gerçeğe esinlenilerek yazmıştık. Zamanla baya gündem olan bu paranormal olay bizim baya hoşumuza gidince beraber bu kitabı yazmaya başlamıştık. Kitabın ismi sessiz ev olmuştu aslında ismi bu koymamızın sebebi evden bulunan son nottu. O notta evin ismi hep sessiz ev olarak kalacak diyordu. Biz de değiştirmek istemedik tabi.
"Hayır tabiki bebeğim benim. Onlar ayrı Biz ayrıyız. " dedi Hyunjin ve saçlarımı okşadı.
"Haklısın sevgilim özür dilerim korktum sadece." Dedim ve ona sıkıca sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silent home~Hyunlix
HorrorAlt tarafı okul masrafları olduğu için ıssız bir yerde ucuz bir ev tuttum en fazla ne ola bilirdi ki?