11

28 3 0
                                    

Kan çanakları arasasında sıkışıp kalmış gibi hissediyordu Midra. Ne zaman kulaklarını kalbine götürse duyduğu tek şey sessizlik oluyordu. Midra kalp atışlarını sadece keman çalarken duyabiliyordu çünkü keman onu öldürmüyor tam tersine  besliyordu.

Derin bir iç çekti kalp atışlarımı bile duyamıyorum diye düşündü. Sahi dedi içinden o kadar mı ölü içim o kadar mı unutamamaya yüz tuttun Midra diye mırıldandı.  Bir anda kendine sinirlendi ve o an kafasında bir şeyleri bitirdiğini anladı Midra. Artık Ateh eskisi kadar önemli değildi onun için ya da Lavin Akademi jürilerinin vereceği tepkiler hatta Ateh için döktüğü göz yaşları bile umurunda değildi artık. 

İstemiyorum dedi Midra. Sizi hayatımda istemiyorum diye mırıldandı. Söz verdi kendine o an başaracağım ne olursa olsun yapacağım dedi. Eline kemanını aldı ve çalmaya başladı çalarken kalbinde bir rahatlık vardı Midra'nın sanki içi değişmişti sanki dünyasına bir renk gelmişti Midra'nın. 

Parçayı çaldıktan sonra komodinin üzerinde duran yalnızda otuz üç sayfadan oluşan unutmanın sınırı adlı kitaba baktı. Kitap mı düzeltmişti Midra'yı yoksa Midra'mı kitabı düzeltmişti. Bu sorunun cevabını artık biliyordu. Kitap, para, pahalı kemanlar ve kıyafetler her şey sadece bir araçken Midra'nın kararlılığı ve geçmişiyle yüzleşmesi onu kurtarmıştı. 

Midra geçmişi unutmayı seçmemişti o sadece kan çanağına dönmüş kalbinin kırık çanaklarını onarmayı seçmişti.  Çanağı onardığında şüphesiz izler kalacaktı . İzler iyidir dedi içinden en azından hatırlarım en azından neden pes etmemem gerektiğini hatırlarım dedi Midra.

Kemanına son kez baktı penceresinin yanına gidip  kedisini kucağına aldı ve derin bir nefes alarak yarın ki seçmeleri düşündü. Bunu yapacaktı iki yıldır hayalini kurduğu o anı en iyi şekilde yapacaktı. Midra uzun zaman sonra yıldızlı gökyüzüne  gülümsedi. Kedisini yere koydu. Penceresini kapattı ve yatağına girip kendini uykuya bıraktı.

Büyük Gün

Midra bu sabah hiç hissetmediği kadar mutlu hissediyordu. Sabah erkenden kalkıp duşa girmiş kahverengi dalgalı saçlarını kremiyle belirginleştirmişti. Geçen yıl seçmelerde ne giydiyse onu giymişti Midra. Siyah eteğini ve üzerine beyaz gömleğini giyip siyah parlak ayakkabılarını giyinmişti. Saate baktığında hemen çıkmalıyım diye düşündü daha otobüse binecekti Dimitri onu çoktan akademide bekliyordu. 

Midra üzerine siyah ceketini aldı siyah sırt çantasını ve eline kemanını alıp yola koyuldu.  Evinin karşısında çoktan gelmiş olan otobüse koştu en azından yetişmişti. Rahatça inebileceği  orta kapının yakınında durdu ve heyecanını yenmek için derin nefesler aldı. Bir yandan da içinden Lavin Akademinin sınavına yeni ekledikleri prösodür olan şiiri okuyordu.  Bu şiir onu rahatlatıyordu. 

Aradan geçen yirmi dakika sonra Midra otobüsten indi. Lavin Akademinin büyük yeşil bahçesine ve görkemli beyaz binasına baktı boynunu sağa sola doğru çevirdi. Kendinden emin adımlarla merdivenlere yöneldi. Hızla merdivenleri çıktı ve sınav için sıraya girdi. Çantasından kimliğini ve belgesini çıkarıp beklemeye başladı ancak bir ses onun dikkatini dağıttı.

''Ateh Miron kimliğiniz lütfen.'' dedi resepsiyondaki kadın Ateh etrafına bakındı ve bakışları Midra'yı bulunca bir kaç saniye durdu. Midra hızla bakışlarını ondan kaçırdı ve ilerde duran resepsiyona yöneldi.

''Midra bekler misin hey Midra'' dedi Ateh. Midra onu duymazdan gelerek sıraya geçti.

''Midra.'' dedi Ateh. Midra'nın kolunu tuttu.

''Bırak kolumu ne istiyorsun!'' dedi Midra.

Ateh'in gözlerinden geçen suçluluk duygusu Midra'nın kalbini bile sızlatmadı.

KAN ÇANAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin