*TAMAMLANDI*
"Sen gerçek bile değilsin!" Ağlarken bağırdı Sunoo.
"... Sen de değilsin."
Biri çalışkan ve diğeri sorumluluklardan kaçmak isteyen iki çocuğun, dilekleri yerine getirebileceğini söyleyen sihirli bir çeşmede buluştuğu bir hikaye...
Her...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~Sıradan bir gün. Sunoo uyandı, kafede çalışmak için hazırlandı. Kafeye vardığında orada çalışan arkadaşını gördü: Heeseung.
"Merhaba hyung!" Genç olan selam verdi. Sunoo, gülümseyen Heeseung'a el salladı. Genç olan tezgaha doğru ilerledi ve daha fazla insanın gelmesi için beklemeye başladı.
"Nasılsın,yorgun görünüyorsun?" Heeseung başını salladı." Çünkü öyleyim." Sunoo içini çekti. "Dün gece uyuyamadım." somurttu. Heeseung, gözlerindeki acımayla baktı ona. Sunoo için gerçekten üzülüyordu çünkü bu yaşta bu kadar sorumluluk alması ve çok fazla stres taşıması gerekiyordu. Bu yüzden sadece başını salladı.
"Merhaba Sunoo ve Heeseung!" işveren, Sohee, onları selamladı. "Merhaba!" dedi Heeseung ve Sunoo aynı anda. "Burada sıkıcı bir güne daha hazır mısınız?"kıkırdadı. Başını salladı Sunoo "Maalesef öyleyim."
Heeseung dudaklarını büzdü." Evet, aynısı." Sohee iki çocuğa güldü. "Hadi çocuklar! Siz ikiniz güçlüsünüz!"onlara gülümsedi.
Sunoo kıkırdadı. "Biz güçlüyüz... Kulağa komik geldi." Heeseung bu kadar uzun bir süre sonra genç olanın güldüğünü görünce gülümsedi. Sohee de gülümsedi.
Kafenin zili çaldı,birinin içeri girdiğini belirtti. Hızla başlarını oraya çevirdiler ama Sunoo, yüzüne yapıştırılmış bir gülümsemeyle gözlerini devirdi. "Siz ikiniz burda ne arıyorsunuz?" Sevimli çocuk en yakın arkadaşlarının yanına koştu. "Seninle biraz zaman geçirmek için burdayıızzz!" Jake, genç olana sarıldı,neredeyse onu boğuyordu." Hey! Dikkatli ol! Onu öldürüyorsun!" Jungwon, ona gözlerini deviren Jake'i itti.
Jungwon, büyük olana sarıldı ve o gülerken onu etrafında döndürdü. "Başım dönüyor-"Sunoo, Jungwon'ın sırtına hafifçe vurdu, hâlâ gülüyordu. Genç olan durdu ve onu tekrar yere bıraktı. "Benim hyungum nasıl?"
Sunoo ona baktı, ne diyeceğini bilmiyordu.'Ben iyiyim!' Hayır. Bu koca bir yalan olur. Bakışlarını yere çevirdi,oraya baktı ve içini çekti. En iyi iki arkadaş kaşlarını çattı."Sunoo, bize anlatabileceğini biliyorsun." dedi Jake usulca ve sırtını sıvazlarken Jungwon hüzünlü bir gülümsemeyle başını salladı.
"Ne olursa olsun, senin için buradayız!"
"Yani, bi bak bize, sabah altıda kalkıp seni görmeye geliyoruz!"
Üçlünün en küçüğü, Sunoo'ya tekrar sarılarak onu gülümsetti. Onlar gibi dostları olduğu için Tanrı'ya şükrettiğini söyleyebilirdi.
Oğlan, bir masaya gitti ve arkadaşları onu takip etti. "Peki, söyle bize. Yeni bir şeyler var mı?" Jake, en iyi arkadaşının söyleyeceği her şeyi dinlemeye hazırdı. Sunoo başını salladı. Hayatı sıkıcı ve korkunçtu. Yaklaşık birkaç yıldır hiçbir şey değişmiyordu.
"Hayır, pek bir şey yok." Jungwon ve Jake birbirlerine baktılar. Sunoo başını salladı. Neden birbirlerine bakıyorlardı?
"Bu iyi... Öyleyse,söylemek istediklerimize gelelim." Sunoo kaşlarını çattı. Ne söylemek istediler?
