Öylesine bir bölüm :)
👑
"Neden bir şey yemiyorsun Hazel? Günlerdir durgunsun, sürekli de düşünceli. Okul meselesini çok kafana takıyorsun bence, biraz şu son lise zamanlarının tadını çıkarsana." Günlerdir tek düşünebildiğim şey Lily'nin yaşadıklarıydı, unutmak mümkün değildi.
Yemekhanede oturuyorduk ve geldiğimden beridir yaptığım tek şey çatalın ucuyla bezelyeleri didiklemekti. "Senin tuzun kuru Annabel, benim çalışmaktan başka seçeneğim yok anlamıyor musun?"
"Tuzum kuru mu? Ailem zengin ama benden beklentileri oldukça yüksek Hazel." Dediğinde kırıldığını hissettim. "Madem bu kadar kafana takıyorsun neden bunu lisenin başında yapmadın? Son sınavlar kalmışken pişmanlığının bir faydası olmayacaktır."
"Çok güzel moral veriyorsun Annabel, teşekkür ederim." Diyerek ellerimle tabldotu kavrayıp ayağa kalktım. Arkamdan topuklu ayakkabısının seslerini duydum. "Sana ne olduğunu anlayamıyorum gerçekten. Hiçbir şey ortada yokken yanımdan ayrılıyorsun, yaptıklarımın bedelini mi ödetiyorsun yoksa?"
"Seni affettim dedikten sonra intikam almaya kalkışmam güzelim. Sadece bir konu canımı sıkıyor fakat irdeleme sana anlatamam." Dedikten sonra elini tuttum. "Beni biraz idare et düzelene kadar, olur mu?" Başını sallarken elinin üzerini öpüp sınıfımıza gittik. Alışık olmadığım bir manzarayla karşılaşıyordum bu hafta, sınıfta herkes harıl harıl ders çalışıyordu. Artık sona geldiğimizin herkes farkındaydı, götümüz tutuşmuştu.
👑
"Bu sınav sonucum da bok gibi Ann, ne yapacağım ben?" Baş belası sınavların birinden çıkıp diğerine girerken onların mı bize girdiğini yoksa bizim mi onlara girdiğimizi bir türlü anlayamamıştım.
"Benimki de seninkinden farksız, inan ben de bilmiyorum ne bok yiyeceğimizi. Gidip bir şeyler yiyelim mi çok acıktım." Başımı sallayıp onunla birlikte kantine inerken koridorda Paul ile denk geldik. Gözlerinin içi kıpkırmızıydı muhtemelen dünden kalmaydı. İçkinin dışında madde kullandığını da biliyordum. Annabel onun kaçamaklarından bahsetmişti.
"Yine kafayı bulmuş bu."
"Kimden bahsediyorsun?" Diye sordu elindeki telefonun ekranına bakan Annabel.
"Paul'dan, her an üzerime atlayacakmış gibi bakıyor." Prenses kafasını kaldırıp eski sevgilisine baktığı gibi hemen önüne döndü.
"Her zamanki hali işte kendi elleriyle kendisini öldürtecek eni sonu." Diyerek umursamazca omuzlarını silkti. Kantine inip istediklerimizin siparişini verirken ödemesini Ann yapmıştı ve ben çok utanmıştım. Harçlığımın az olması ve ailemin işlerinin yolunda olmadığının farkına varmış olmalıydı. Sipariş ettiklerimizi yiyip karnımızı doyurduktan sonra sevgilimin dudaklarını öptüm.
Geri çekilirken "Bu öpücük ne içindi?" Diye sordu gülerek.
"Ismarladığın yiyecekler için güzelim."
"Hmm beni böyle öpeceksen sana hep yemek ısmarlarım bebeğim." Dedikten sonra yanağımı öpüp birlikte kantinden çıktık.
👑
Sınavlar tamamen biterken biz de bitmiştik. Açıklanan notlarımdan sadece beş tanesi iyi gelmişti geriye kalan dört dersim ortalamanın altındaydı. Annemin ve babamın bana karşı olan beklentileri yüksek olmasa da bir umutları vardı sonuçta. Bu saatten sonra çok çalışsam da fayda etmeyecek gibiydi.
"Mezuniyet balosu için elbise seçtiniz mi?" Annabel'in evinin yakınlarında parkta piknik yapıyorduk Lily de bize katılmıştı. Öğrendiğim gerçekten sonra ona karşı biraz daha iyimser davranıyordum.
"Özel dikim elbisemin ölçülerini çoktan verdim ben, dikim aşamasında şu anda. Mezuniyete kadar da hazır olur." Annabel o balonun en güzeli olmak için aylar öncesinde hazırlıklarını yapmaya başlamıştı.
"Peki sen Hazel, ne giyeceğine karar verdin mi?"
"Öylesine bir balo için elbise satın almadım ne giyeceğime de karar vermedim. Bir elbise giyer, kepimi atar evime dönerim sonra." Umursamaz ses tonumla birbirlerine baktılar.
"Bu kız seninle sevgili olduğundan beri ruhu emilmiş gibi Ann. Sen bu kıza ne yaptın?"
Lily'nin söylediklerine sinirlendi Ann. "Aksine o benimle hayatının daha da güzelleştiğini söyledi. Aklında hala Hazel var biliyorum Lily ve artık sevgilime yavşamaktan vazgeç."
"Aman iyi be bir şey demedik," Biriyle gülerek mesajlaşmaya devam etti. Gözlerimle Annabel'e Lily'i gösterdim.
"Sen kiminle mesajlaşıyorsun?" Diye sordu merakla Ann.
Lily gülmeye devam ederek "Tolga'yla bel altı meseleleri konuşuyoruz. Keşke şu an evde olsaydım, yazdıklarıyla orgazm olabilirdim." Deyip kahkaha attı.
"O çocukla konuşmaman için seni tembihlemiştim neden hala konuşuyorsun?"
"Aslında Annabel tip olarak birbirimize benzemenin avantajını kullanıyorum şu anda. Tolga sırf yüzümüz birbirine benzediği için benimle konuşuyor yoksa karakter olarak aşırı zıttız. Onunla buluştuğumuzda beni farklı alemlere götürüyor ve sanırım ilk defa bir erkeği öperken zevk aldım. Beni güzel de mekanlara götürüyor kısacası onunla takılmak hoşuma gidiyor ve bunu senin bozmana da izin verecek değilim." Annabel ağzını açıp ona karışılık vereceği sıra elimle durdurdum.
"Ne yapmak istiyorsa yapsın sevgilim. Mutlu mu? Gördüğünü üzere çok mutlu. Neyin iyi neyin kötü olduğunun da farkında, uzatmayalım konuyu."
"Onu yarı yolda bıraktığı zaman ağlayarak kollarıma geleceği günü sabırsızlıkla bekliyorum."
Dudağımı büktüm. "Umarım öyle bir şey gerçekleşmez, Lily mutlu olmayı hak ediyor." Tolga'yı her ne kadar sevmesem de Lily'i mutlu ediyorsa ağzımı açıp bir şey diyemezdim. Ben nasıl Annabel'le mutlu olup kimseyi dinlemiyorsam Lily'nin de aynısını yapmasını isterdim.
👑
Sizce kimi shipliyorsunuz?
-Tolga ve Lily'i mi?
-Hazel ve Lily'i mi?
-Hazel ve Annabel'i mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prenses Annabel (gxg +18)
Storie d'amore"Sana tapıyorum Annabel. O dolgun göğüslerine yüzümü daldırmayı, vajinanın tadına, dudaklarındaki içkinin vermiş olduğu tesir için ölürüm. Şimdi söyle bana Prenses, beni gerçekten seviyor musun? Yoksa sana güzel muamele çektiğim için mi benimle takı...