"...karanlık ormanın içerisinde koşan omegayı gökyüzünden izledi yıldız. Alfasına ulaşmak adına uzun yollar boyunca durmadan koşacağını biliyordu. Bir kez daha koruyucudan yardım istedi 'Küçüğümü koru.. sana verdiğim sevgiyi onunla paylaş..' koruyucu aldığı emirle ormanda başıboş gezen omeganın peşine takıldı.."
Kapıyı hafifçe araladı, içeriye göz atarken yatağın üzerine istiflenmiş kıyafet dağına baktı. Max ona birkaç kıyafetten bahsetmişti tamamen dolabının burada olduğundan bahsetmemişti. İçeriye sessizce girdi, kapıyı kapattı. Kyungsoo kıyafet yığınının içinde irkildi onun bu hareketini gören Jongin de olduğu yerde durdu. Kısa bir sessizlik sonrasında Kyungsoo mırıldandı "Jongin benden nefret ediyor değil mi Max? Ben.. ben hep ona dert oluyorum. Eğer buraya gelmeseydim kolları yaralanmayacaktı, kendisini bu kadar tutmak zorunda kalmayacak, feromon zehirlenmesi yaşamayacaktı. Tanrım.." elleri hareket etti, yanındaki kıyafetleri önüne çekiyordu "Eğer hiç doğmamış olsaydım babam da ölmeyecekti, böyle lanet bir bedene sahip olmasaydım ne annem acı çekerdi ne de abilerim. Ölsem daha iyi olmaz mı?" Jongin daha fazla dinleme dayanamadı kıyafet yığınının içinden onun omzunu kavradı. Kyungsoo kendisini tutan alfayı görünce afalladı. Elleriyle yüzünü kapatırken özürler diliyordu. Jongin aniden bağırdı "Neden özür diliyorsun!" Kyungsoo yaşlı gözleri ardından ona bakıyordu. Jongin'in gözlerindeki acıyı görebiliyordu, omzunu tutan alfa omzunda duran elini çekti kendi yüzünü kapatıp Kyungsoo'nun üzerinde dizleri üzerinde duruyordu.
Boğuk bir şekilde konuşmaya başladı "Her şeyi berbat eden benken, sen neden özür diliyorsun Kyungsoo.. bırak da onu yapmama izin ver.." omuzları titriyordu. Yüzü büyük elleri ardındaydı fakat gözünden firar eden gözyaşları Kyungsoo'nun ellerine damlıyordu "Ben, ben bir canavarım.. içimdeki canavara yenildim, eğer orada Hansoo ya da Hyuk olmasaydı sana.. tanrım. Özür dilerim, senin hiçbir suçun yok Kyungsoo burada ölmesi gereken de benim!" Yüzündeki ellerden biri Jongin'in göğsüne indi nefes almak çok zormuş gibi üzerindeki gömleği sıkıca tutuyordu. "Max'e seni almasını söylerken benden uzak durman senin için daha iyi olur diye düşündüm, çok kısa sürede defalarca kez feromon patlaması yaşadın, şövalyelerden birkaçı seninle dalga geçti ve asla görmek istemediğim şekilde bir alfa sana zarar vermişti! Seni korumam için bana gönderildin ama ben-" sözleri Kyungsoo'nun yumuşak dudaklarıyla duruldu. Dudaklarındaki hafif baskıya inanamaz gözlerle baktı. Jongin kendine gelince ondan uzaklaşmak için geri çekildi fakat Kyungsoo yüzünü avuçları içine sıkıştırdı, yüzünün her noktasına öpücükler verdi. Jongin gözyaşlarıyla kafasını çevirse de omeganın öpücüklerinden kaçamadı, bir süre sonra bir eli omeganın küçük eli tarafından esir alındı. Avuçları birleşip parmakları kenetlenirken Jongin Kyungsoo'nun karşısında oturdu. Alınları birbirine değerken Kyungsoo gözlerini kapadı "Jongin seni bu denli endişelendirdiğim için özür dilerim, ben senin içindeki korkuları dinlemek istiyorum aynı şekilde sen de benimkileri dinle istiyorum, olur mu?" Kyungsoo tuttuğu elin sert sırtını dudaklarına bastırdı.
"Max bana sen odaya kapandığında çok güzel bir şey söyledi 'Bizler her ne kadar bir hayvan kökeninden gelsek de diğerlerinden farklı olarak insanız da. Konuşarak tartışarak çözmek yerine sorunlarımızdan kaçmak sadece bizi o hayvanlar gibi yapar.' Tanışmamız ve buraya gelmem çok ani oldu, ne ben senin hakkında çok şey biliyorum ne de sen benim hakkımda." Ela gözler bal rengi gözlerle buluştu, sıcacık gülümserken alnını sürttü omega "Bu gece, her şeyi anlatalım birbirimize. Kırgınlığımız, öfkemiz kalmasın. Senden bir şeyler sakladığım için özür dilerim. Max'i ilk gördüğüm gün baskın omega olduğumu söyleseydim eğer böylesine bir şey yaşanmayacaktı.." Jongin kafasını iki yana sallasa da Kyungsoo güldü "Omega olduğumu bile saklamam gereken yerde neden böyle bir şey söylemeliyim diye düşünüyorsun ama söylemediğim için bunlar yaşandı." her ikisi de bir şey demeden bir süre oturdular. Güneş iyice batmıştı, dışarıda şakıyan kuşların yerini ara ara öten baykuşlar almıştı. Jongin garip hissetse de yavaşça sırtını yatak başlığına dayadı, rahat bir şekilde oturmaya çalıştı. Boğazını hafif temizledi "Şey konuşacağız dedik ama aç değil misin?" Kyungsoo ona bakarken hafifçe kıkırdadı, Jongin'in kıyafetlerini düzenli bir şekilde katlarken Jongin onu izliyordu "Benim.. kıyafetlerim işine yaradı mı?" sorarken biraz utanmıştı fakat merak ediyordu, Max'in söylediği gibi gerçekten de onun kokusu Kyungsoo'yu rahatlatmış mıydı? Geçen hafta çok iyi düşünemez haldeyken bile Kyungsoo'nun onun baskın kokusundan çekinip korktuğunu net hatırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Syndari
ФэнтезиHa Kyungsoo ergenlik dönemine girdiğinden beri devamlı aynı rüyaları görüp duruyordu, ölümün pençesinden çaresizce kaçarken sık ağaçlı ormanda kendisini izleyen kırmızı gözlü canavarlar onu ne zaman düşecek diye kana susamış bir şekilde, her gece iz...