25. Bölüm ~ Buluşma ~

245 30 6
                                    

"Istemiyorum."

Pieck önüne koyulan tabağı bir kez daha geri çevirdi. Mikasa Pieck i ölümle tehdit ettikten sonra Erwin Smith in isteği üzerine Jean de kadını kendi evine getirmişti. Bir şekilde Pieck sürekli onun başına kalıyordu. Neden kadına yardım ettiğini kendisi de bilmiyordu. Sanırım sadece Mikasa nın yine öfkesine yenik düşüp başını belaya sokmasından korkuyordu.

"Günlerdir bir şey yediğin yok." Jean tabağı önüne geri itti. "Umurumda değilsin fakat dirinin ölünden daha işe yarayacağı ortada."

Pieck kaşlarını büzdü. "Bildiğim her şeyi anlattım zaten. Neden hala beni bırakmıyorsunuz?"

"Bırakalım da Eren e başka tuzak kur, değil mi? " Jean karşındaki koltuğa oturdu. Omzundaki havluyla ıslak saçlarını kurularken kadına ters ters baktı. "Bizi o kadar aptal mı sanıyorsun?"

"Artık ne Eren, ne Zeke umurumda degil." dedi Pieck. "Ister inan, ister inanma. Zeke nin onu öldürmek istediğinden haberim yoktu. Sadece serumla ilgili çalışmaları icin Eren i yanına almak istediğini sanıyordum."

"Peki ya Mikasa?" dedi Jean. "Kaptan Levi? Diğer herkes? Zeke nin onları öldürmek istediğini bal gibi biliyordun."

"Onlar katil." Pieck omuz silkti. "Ölüp ölmemeleri umurumda değil ama yine de istedigimiz tek şey her suçlu gibi onların da adil şekilde yargılanmalarıydı. Eğer o dedektif ve siz katil dostlarınızı kurtarmak için bu kadar çaba harcamasaydınız kimsenin canı yanmazdı."

Jean sinirli sinirli iç çekti. "Yine boş konuşmaya başladın-"

"Gerçekten boş konuştuğumu mu düşünüyorsun?" dedi Pieck ciddiyetle. Birden ayağa kalktı, bunu yaparken masaya çarptığı için irkildi. Jean nin itiraz dolu bakışlarını umursamadan yanına oturdu. "Gözlerimin içine bak ve elleri kanlı katil Ackermanların dışarıda serbestçe dolaşmayı hak ettiklerini söyle. Onları tanımasaydın hala masum olduklarını mı düşünürdün?"

"Elbette ben-" Jean durdu. Niye evet diyemiyordu ki? Pieck in kapkara gözlerine bakarken kendini cok savunmasız hissetti. Sanki ruhunun derinlerinde yatan gerceği biliyormus gibi bakıyordu. Ne kadar olan biteni görmezden gelmeye çalışsa da Jean asla diğerleri gibi Mikasa nın bir katil oluşunu tam olarak kabullenememişti. Bundan daha önce ne Sasha ya, ne Connie ye bahsedebilmişti.

Pieck in elini itti. Havluyu kenara atıp kadının bileğini tuttu. "Elbette Mikasa bir melek değil. Kimse değil." tepkisi karşısında şaşıran bu kez Pieck ti. Tutuşundan kurtulmak istese de Jean bırakmadı. "Ama onu tanıyorum, neler yaşadığını biliyorum. Bu hayatı o istemedi. O yüzden beni yalanlarınla bir kez daha zehirleyemeyeceksin. Eren den Zeke yi öldürdüğü için nefret ediyordun ancak katil olmadığı ortaya çıktı. Şimdi seni salmam için ne bahane bulacaksın merak ediyorum."

Pieck bir şey söylemedi. Sadece ters ters yüzüne bakıyordu.

"Ne oldu? Dilini mi yuttun?" dedi Jean alayla.

"Demek senin tipin bu." dedi Pieck aniden. Onu şaşırtacak bir tavırla gülmeye başladı. "Ne kadar hanım evladı olsan da belalı tiplerden hoşlanıyorsun, değil mi?"

Jean kaşlarını çattı. "Ne saçmalıyorsun sen- kime hanım evladı diyorsun?"

"Soygundan sonra kazandığın paranın neredeyse tamamını annenin refahı için harcamışsın. Ne soygun, ne intikam almak umurunda değil. Çünkü bunlar senin olayın değil." dedi Pieck. "Bahse girerim o soyguna sadece Mikasa nın ilgisini çekmek için katıldın. Değil mi? Hayatını ne kadar düzgün yaşasan da ilgini çekmek için ya başını belaya sokmak ya birini öldürmek gerekiyor... Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? Yakında bana aşık olacaksın."

ACKERMANS 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin