"Mr. Whisker ı gördün mü Levi?"
"Yine ormanda böcek falan kovalıyordur- hey, nereye gidiyorsun dört göz?" Hange nin ormana doğru yürüdüğünü fark edince kaşlarını çattı Levi.
"Mr. Whisker ı bulacağım. Dünden beri eve dönmedi." dedi Hange endişeyle. "Mama kabı da doluydu. Başına bir şey gelmiş olmasın?"
"Daha önce de haftalarca dönmediği oldu. Endişelenme, kedi işte. Yakında döner."
Hange iç çekti. "Sanırım haklısın." Bahçe masasında oturan Levi ın yanına gitti. Masanın üzeri silah parçaları ve temizlik bezleriyle doluydu. Birden yüzü ciddileşti. "Ne yapıyorsun?"
"Temizlik."
"Orasını ben de görebiliyorum." dedi Hange huysuzca. Parçalardan birini eline aldı, havaya kaldırdı. "Neden silahlarını temizliyorsun?"
"Kullanılmadıkları için kir tutmuşlar." Levi omuz silkti. Sebebi ortaydı ancak Hange nin bunu bilmesine gerek yoktu. Ayrıca onları Hange nin gözü önünde temizlemezse ortada bir tehlike olduğunu anlardı. "Bir sakıncası mı var?"
"Hayır ama kullanmak zorunda olmadığına göre temizlemek zorunda da değilsin, değil mi?" dedi Hange, parçayı masaya geri bıraktı. Levi ın dikkatle kullandıgı kirli bezi elinden aldı. Levi ona ters ters bakınca bacaklarının üzerine oturdu.
"Ne yapıyorsun dört göz?" dedi Levi. Anlaşılan Hange silahlarıyla oynadığını görmekten hoşlanmamıştı. Dikkatini dağıtmaya çalışıyordu.
"Temizleyecek bir şeyler arıyorsan benden başlayabilirsin." Hange göz kırptı. "Bütün sabah ormanda koştum. Terli, kirli ve çamurluyum. Kulağa nasıl geliyor?"
"Iğrenç."
Hange gözlerini devirdi. Çocuksu bir tavırla iyice kucağına yerleşip kollarını boynuna doladı, gözlerinin içine baktığında Levi kendi yüzünün yansımasını gördü. Rahatsızca bakışlarını başka tarafa çevirdi. Cünkü bu Hange nin arkasından cevirdiği dolapları aklına getiriyor ve gögusüne ezici bir hissin yerleşmesine sebep oluyordu. Bakışlarını kaçırmak fazla şüpheli gözükeceğinden bakışlarını kadının dudaklarına çevirmeye tercih etti.
"Seni günlerdir neyin rahatsız ettiğini biliyorum Levi."
Levi dondu kaldı. Sahiden biliyor muydu? Nasıl? Yeterince dikkatli davrandığını sanıyordu. Hepsi Eren nin suçu... Eğer mutfaktaki cesedin kanını kendi temizleseydi... "Neymiş o?"
"Eren nin Lucjanla bizde yemek yedigi gün aranızda geçen konuşma yüzünden." Hange biraz daha ciddileşti. Levi ın ensesindeki saçlarla dalgın dalgın oynuyordu. "Sana yeniden yalan söylememden korkuyorsun... Kavga etmek istemediğin için hissettiğin duyguları içine atmaktan günlerdir mutsuzsun. Değil mi?"
Levi iç çekti, demek bilmiyor. Hange rahatlamasını yanlış sebebe yordu. Başta evet, aynen Hange nin anlattığı gibi hissetmişti fakat Levi için sandıgı kadar önemli bir konu değildi. En azından şuan için değil. Şimdi kadın biraz daha üzgün görünüyordu. Levi iki eliyle kadının çenesini avuçladı. "Yanlış düşünmüşsün. Mutsuz değilim. Sen yanımdayken neden mutsuz olayım?"
"Böyle söyleme, sen de insansın..." Hange kaşlarını büzdü. "Senin de duyguların var. Üzgünsen, mutsuzsan, korkuyorsan anlarım... Kimse anlamasa da ben anlarım. Benim de korktuğum şeyler var mesela."
Levi "Neyden korkuyorsun?"
Hange bu kez ona bakmadı, bunun yerine boynuna sıkıca sarıldı. Kolları sıcacıktı, Levi ya güven veriyordu ama bir o kadar da tedirgin etti. Bir an için Hange den yayılan korkuyu iliklerine kadar hissetti. "Hange ne old-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACKERMANS 2
أدب الهواة"Ackermanlar'ı öldüremezsin... Onlar zaten ölü doğarlar." * Bir Attack on Titan Polisiye AU 'dur. ACKERMANS kitabının devam hikayesidir. Keyifli Okumalar...