Bam bam bam.
"Hey! Daha ne kadar su akıtmaya devam edeceksin. Çık artık şu banyodan!"
On dakika sonra kapı açıldı. Yoğun bir buhar eşliğinde siyah saçlı kadın bornozuyla dışarı çıktı ve kollarını goğsünde kavuşturan çatık kaşlı Jean e selam verdi. Ayağını sinirli sinirli yere vuruyordu.
"Peki, peki... Çıktım işte. Ne çok söylendin."
"Bu ayki su faturasını sana ödettireceğim." dedi Jean sinirle.
Sanki Pieck ile aralarında tutsak gardiyan değil de bulaşıkları toplamayı unutan sinir bozucu ev arkadaşı iliskisi vardı. Yemeği Jean yapıyordu, mutfağın bütün masrafları o karşılıyordu ve Pieck evin tüm imkanlarından bedava yararlanıyordu. Evet kararlıydı, kesinlikle su faturasını ona ödetecekti.
"Öyleyse beni neden serbest bırakmıyorsun?" Pieck omuz silkti. Saç havlusundan dışarı fırlayan ıslak siyah saçlarıyla medusaya benziyordu. "İkimizi de bu işkenceden kurtarmış olursun."
"Işkence? Sen buna işkence mi diyorsun?" dedi Jean huysuzca. "Seni bir tuvalete kucağımda götürmediğim kaldı."
Erwinle konuşmayı, Pieck i başka yere göndermeyi teklif etmiş olsa da sarışın adam işlerini bahane edip onunla görüşmeyi erteleyip duruyordu.
"O biraz abartı olur." dedi Pieck. Hamurdanıp duran Jean i mutfaga kadar takip etti. "Bugün yemekte ne var?"
"Hiçbir şey çünkü sana hiçbir yemiyorsun."
"Neden?" Pieck hayal kırıklığına ugradı. "Aç kalıp ölürsem dedektifle başın belaya girmez mi?"
"Daha önce de söyledim, bulaşıklarını yıkamazsan hiçbir şey yiyemezsin." Jean kendine kola almak için buzdolabını açarken ekledi. "Ayrıca kimsenin seni umursadığı falan yok, başıma kalmış bir fazlalıktan başka bir şey değilsin."
Pieck in yüzündeki alaycı gülümseme bir parça soldu. Onu evden atsın diye Jean nin sınırlarını zorluyordu. Kadının odasına getir götür yapmaktan sıkıldığı için artık onu kilitlemiyordu. Ana kapı ve Jean nin odası dışında her yere girip çıkma özgürlüğü vardı. Zaten cok büyük dairede yaşamıyordu.
Ama o uyurken uykusunda anahtarlarını kapıp evden kaçmadığını anlayamıyordu. Jean Pieck in yerinde olsaydı odasına kilitlenmeyi bıraktığı an dışarı kaçmak için çoktan her türlü yola başvurmuştu. Öyleyse bu tuhaf kadının niyeti neydi? Evine çökmek istemesi için hiçbir sebep bulamıyordu. Maddi sıkıntısı olduğunu da sanmıyordu, kadın doktordu sonuçta.
"Komik arkadaşın Connie gelmeyecek mi? Sen sıkıcı olmaya başladın."
Jean gözlerini devirdi. "Sadece bir kez görüştünüz. Ne ara komik olduğunu keşfettin ki?"
"Senin kadar surat asmıyor sonuçta." Pieck de dolaptab çıkardığı bardağa su koyup içti.
"Bugün gelemez. Işleri var." Jean somurttu.
"Ah, seni şu yeni ortağıyla beraber ekiyor yani."
"Herif ortalar da olsaydı belki alınırdım." kolanın kapağını açıp dudaklarına götürürken mırıldandı Jean.
Pieck şaşırdı. "O da ne demek?"
"Adama üç gündür ulaşamıyormuş. Telefonlarını da açmıyor. Komik Connie çok zeki olduğundan hisse sattığı adamın adresini almak aklına gelmediği için her yerde yeni ortağını arıyor." dedi Jean huysuzca.
Pieck cevap vermedi. Rahatsız olmuşa benziyordu. Kapı çalınca ikisinin de dikkati dağıldı. "Belki de bulmuştur." dedi Pieck in Connie nin geldiğini umuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACKERMANS 2
Fanfiction"Ackermanlar'ı öldüremezsin... Onlar zaten ölü doğarlar." * Bir Attack on Titan Polisiye AU 'dur. ACKERMANS kitabının devam hikayesidir. Keyifli Okumalar...