1. Bölüm ~ Baş Belası ~

613 44 59
                                    

Sıcak...

Levi silahını göğsüne bastırdı. Yanağından, çenesinden ve vücudunun çeşitli bölgelerinden ter damlıyordu. Dışarı çıkmak için yanlış bir gün seçtiğini çok geç fark etmişti. Orman bile güneş ışınlarının yaydığı yakıcı sıcaklığın bunaltıcı etkisini azaltmıyordu. Yaprakları hışırdatan rüzgar ferahlatmıyor, aksine, yüzüne kurutma makinesi tutmaktan bir farkı yoktu. Elinin tersiyle alnındaki teri sildi.

Öğle saati, kırk derece sıcakta, ormanın tam ortasında plastik silahla Levi Ackerman ne mi yapıyordu?

"YAKALADIM!"

Nereden fırladığı belli olmayan ufak bir oğlan, elindeki plastik su tabancasını Levi ın sırtına boca etti. Tehlikeyi sezmesine rağmen serinlemek için karşı çıkmadı. Ne yazık ki su tahmin ettiği kadar soğuk degildi, hava yüzünden o da ılımıştı. Gömleğini sırıl sıklam yapmaktan başka bir işe yaramadı. Levi iç çekerek arkasını döndü.

4,5 yaşında, siyah saçlı, parlak yeşil gözlü, daha yeni yeni koşmayı öğrenmiş Lucjan Jeager ıslak Levi ya kahkaha attı.

"Ben kazandım, ben kazandım!"

"Evet, sen kazandın. Artık eve geri dönebiliriz öyleyse." dedi Levi, oyunun sonlanmasına sevindi. Istediği tek şey duş almak ve temiz kıyafetler giymekti. Bir buçuk saattir ormanda Lucjan ı bulmak için lanet bir sıçan gibi sürünüyordu.

"Olmaz, daha Hange yok." ufak oğlan itiraz etti.

"Merak etme, ona bir şey olmaz," Lucjan nın kısa bacakları onları yavaşlatacağından Levi oğlanı kucağına aldı. Yaralı dizlerinden birkac kere ağaç köklerine takılıp yere düştügünü not etti. "Acıyor mu?"

"Hayır. Ben zayıf değilim." Lucjan kaşlarını çattı. Kulağa feci şekilde Eren gibi geliyordu. Levi iç çekti, babasına olan benzerliği ürkütücüydü. Aslında yeşil gözleri dışında ilk bakışta ufak Mikasa yı andırıyordu. Kaşlarını çatana kadar. Levi birden kendini çok yaşlı hissetti. O kadar zaman olmuş muydu?

"Zayıf olmanın nesi kötü?"

"Zayıflar hep ağlar, onlar ezik. Ben ezik değilim. Çok güçlüyüm." dedi Lucjan. "Tıpkı babam gibi!"

"Babanın güçlü oldugunu mu düşünüyorsun?" Levi tek kaşını kaldırdı.

"Evet, annem hep öyle söylüyor." dedi Lucjan gururlu bir ses tonuyla. "Annem de güçlü. Ikisi de kötü adamları yakalıyorlar. Ben de onlar gibi olmak istiyorum!"

Ackerman-Jeager kanı taşıyan bir çocuğun öğretmen olmak istiyorum demesini zaten bekleyemiyordu Levi.
"Ya.. Kötü adamları mı yakalayacaksın?"

Lucjan başını olumlu anlamda salladı. "Sen ne iş yapıyorsun Levi amca?"

"Ben..." öyle sorunca cevap vermek kolay değildi. O kötü adam dediklerindendim, diyemezdi. "Bir işim yok."

Lucjan kaşlarını büzdü. Bu cevaptan pek tatmin olmadığı açıktı. "Hicbir şey yapmıyor musun? Çok sıkıcısın."

"Senin gibi 4 yasındaki veletlere bakmak bir iş sayılmıyorsa evet, ben çok sıkıcıyım."

Nihayet kulübeye döndüklerinde Lucjan ı kucağından indirdi. Bahçe hortumuyla yüzünü ve ellerini yıkamasına yardım etti. Ama Lucjan nın suyla daha farklı planları vardı. Levi ellerini yıkarken aniden hortumu yüzüne fışkırttı.

Şu velet...

Mikasa ve Eren hala bir bakıcı bulamadıkları için ara sıra Lucjan ı kulübeye bırakıyorlardı. İkisi de PPD de polisti, işleri yüzünden hafta içleri Lucjan ile ilgilenecek fırsatı bulamıyorlardı. Bu Levi ya göre geçerli bir bahane değildi. Yeğenini seviyordu. Ama uzaktan. Eğer bakamayacaklarsa çocuğu niye yapıyorlardı? Sakin bir hayat sürmek için inzivaya çekilmişti. Jeagerların veledine bebek bakıcılığı yapmak için değil... Ilk başlarda bebek bakmak o kadar elzem değildi. Hafta da en fazla iki kez geliyordu ancak şu sıralar neredeyse her gün Lucjan onların yanındaydı ve Levi artık katlanamıyordu. Eğer çocuk gürültüsü isteseydi Hangeyle kendilerine bir tane yapardı. Belki iki. Ya da üç- pekala, konu şuan bu değil.

ACKERMANS 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin