"Boşuna direnme. Direndikçe daha çok acı çekeceksin." dedi Erwin.
Pieck herkesten nefret ediyordu. Paradis ten de, onu buraya gönderen nedenden de, Paradis in şeytanlarından da tüm hücreleriyle nefret ediyordu. En çok da serum denen bu şeytani icattan... Kulakları uğulduyor, yüz kasları ağrıyor, konuşmamak için direnen gırtlağı yanıyordu. Acıdan ölecek olsa da sorularının hiçbirine cevap vermeyecekti. Sonuçta ilk kez serumla işkenceye uğramıyordu.
"Soruyu değiştirelim o halde." dedi Erwin. Pieck in ölüp gitmesi bir işlerine yaramazdı. "Kaç kişisiniz?"
Daha fazla direnmeye gücü kalmayan Pieck bu soruya cevap vermekte bir sakınca görmedi. "Y-yedi." nihayet acı kaybolunca derin bir nefes aldı.
"Yedi?" Hange yüzünü buruşturdu. "Hepiniz Eren den nefret mi ediyorsunuz?"
"Evet."
"Peki neden?"
Pieck direnmeye devam etti.
"Neden cevap vermiyorsun? Zaten hepimizin cevabını bildiği bir soru sordu." Mike kollarını göğsünde kavuşturdu. Diğerleri gibi ayakta dikilmekten yorulduğu için Erwin nin kanapesine oturmuştu. Anlaşılan bu sorgu sabaha kadar sürecekti. "Zeke Jeager'ı öldürdüğü için değil mi?"
Pieck derin bir nefes almaya çalıştı ancak acı içindeyken bunun pek yararı dokunmuyordu.
"Ona serum verilmesine rağmen nasıl bu kadar uzun süre karşı koyabiliyor?" Levi kaşlarını çattı. O hissi biliyordu. Eğer karşı koymak bu kadar kolay olsaydı ne Foster ı, ne on dört kraliyet çalışanını öldürürdü. "Bunu cevapla."
Pieck in gözleri yaşardı. Dayanmak zorundaydı. Bundan daha zor anlar atlatmıştı. Hemen gardını indirmeye niyeti yoktu. Ancak her geçen gün direnci biraz daha kırılıyordu. "Size... hiç...bir şey... anlat...mayaca...ğım.."
Erwin iç çekti. "Biraz ara verelim." Mutfakta konuşulması gereken konular vardı. Levi ya sorusunu geri alması için baktı fakat siyah saçlı adamın buna niyeti yoktu. Diğerlerinin aksine bu lanet kadının acı çekmesi zerre umurunda değildi. Mikasa nın, Lucjan nın çektiği acının yanında bir hiç kalırdı. Hange omzuna dokununca pes etti.
"Serbestsin."
Mike Pieck in başında kalırken Hange, Levi ve Erwin mutfağa gittiler. Erwin ikisine dönüp "Ne düşünüyorsunuz?" dedi.
"Ona gerçek bir serum verilmediğini anladı mı yoksa?" dedi Hange endişeyle. "Bu yüzden mi sorulara cevap vermiyor?"
Erwin "Öyle olsa acı çekmezdi. Rol yapıyor gibi görünmüyor."
"Bekle biraz," Levi kaşlarını çattı. "Ona serum vermedik mi?"
"Elimizde herhangi bir serum örneği olmadığından Pieck e renklendirilmiş tuzlu su enjekte ettin." diye açıkladı Hange. "Beyin kompleks bir yapı. Gördüğün gibi serum aldığına inandığı için cevaplamayı uygun gördüğü sorulara yanıt veriyor. Aslında acı çekmesini gerektiren bir durum yok, beyni onu kandırıyor. Düşmanım da olsa o şeytani sıvıyı kimseye vermem..."
"Seytanın ta kendisi içeride oturuyor." dedi Levi kızgınca. "Lucjan a çektirdiği acıyı ne çabuk unuttun dört göz?"
"Ben hiçbir şeyi unutmam Levi. Bunu en iyi sen bilirsin...." dedi Hange ciddiyetle. "Ancak intikam almanın başka yolları da var. Kimse üzerinde güç sahibi olmak istemiyorum. Ayrıca buna mecburduk, tüm serumlar piyasadan toplatıldı. Bu yüzden Erwin e şekerli su verdim."
"Şuan bunu tartışacak zamanımız yok." Erwin araya girdi. "Seruma dirençli olmasının yalnızca iki sebebi olabilir. Ya o da Eren gibi ya da daha önceden bu işkence yöntemine hazırlıklıydı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACKERMANS 2
Hayran Kurgu"Ackermanlar'ı öldüremezsin... Onlar zaten ölü doğarlar." * Bir Attack on Titan Polisiye AU 'dur. ACKERMANS kitabının devam hikayesidir. Keyifli Okumalar...