45+1- Senin tüm dünya dediğin başkasının mahallesini doldurmaz sevdiğin zaman.

2.7K 100 104
                                    

Ben yazarken çok eğlendim ve eğleniyorum şahsen, umarım siz de eğlenirsiniz.

Bir de başta yapmam gereken bir uyarı var; bu kitabın hiçbir kişi, kurum ya da kuruluşla alakası yoktur. Gerçekle bağlantısı yoktur.

Işıkları ve sesi sevmezdim. Hem de hiç. Mesleğinin ne olduğunu sorarsanız bir gece kulübü sahibiyim.

İçinizden ne geçirdiğinizi biliyorum ama paranın nereden geleceği belli olmaz arkadaşlar. Tıpkı bugünkü gibi.

Eteğimi uçuşturan hafif bir meltem vardı bu akşam. Şöyle bir iç çekip yaralarımın üzerine cilayı sürdüm. Geçmişi, kaygılarımı unuttum çünkü güzel görünmek için buna ihtiyacım vardı.

Bugün önemli bir gündü çünkü söylenene göre ünlü bir futbolcu olan Barlas Aşkın Akyol bugün benim kulübüme gelecekti ve bundan dolayı ekstra bir yoğunluk bekleniyordu.

Bunda da bir çelişki vardı ki dedem fanatik bir şekilde desteklediği takımı tüm kuşaklara diretmiş ve hep dediği olmuştu ancak ben alakam olmayan bir şeyi kabullenmek istemedim. Bu bayağı olay oldu ancak kimse bana istemediğim bir şeyi yaptıramayacağından hiçbir itiraz işe yaramadı. Aslında benim nazımla bu denli oynanmasının sebebi annemin beni doğururken vefat etmesiydi. Babam, dedelerim, babaannem ve anneannem üzerime titremişti ve benim şu an bir memur olduğumu düşünüyorlardı. Tabi bu düşüncelerinde gram doğruluk payı yoktu.

Telefonum çaldığında futbolcunun menajeri beni arıyordu. Bu parti gibi bir şey olacağından her şeyi menajeri ayarlıyordu.

"Efdal Bey buyurun?"

"Canım biz geliyoruz, her şey hazır değil mi? Seni de orada konuğumuz olarak görmeyi çok istiyoruz." torpidodan haplarımı ararken konuşmaya devam ettim.

"Elbette, ben de geliyorum, biraz geç kalacağım kusura bakmayın. Ama çalışanların hepsine haber verdim."

"Tamamdır, çok teşekkürler."

"Rica ederim, ne demek."

Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes alıp gülümsedim. Biraz mutluluğa ihtiyacım vardı. Hapları içtikten sonra bir süre dinlendim.

Arabamı çalıştırıp trafiğin içine karıştım yoksa geç kalacaktım, yine telefonum çaldığında telefonu açtım. İlk açtığımda iş için sanıp açtım ama büyük bir yanlışlık yaptığımı sonradan fark ettim.

"Efendim Kenan?" erkek arkadaşım beni aramıştı, biraz kıskanç biriydi ve ben bundan çok sıkılmıştım. İlk baştan beri kendi yapmadığı edepsizlik kalmış gibi beni fırçalamaya çalışıyordu.

"Neredesin sen? Evde yoksun." sana ne? Manyak mısın nesin yürü git dememek için ölüp bitiyordum.

"Hani ben bir işletme sahibiyim ya, işte oraya gidiyorum."

"Ben sana kaç kere diyeceğim bu iş olursa bizim ilişkimiz yürümez-" işte bu kayışlarımı koparan son hamleydi.

"Tamam. Ayrılalım. Hiçbir şey benim hayatımdan büyük değil hadi güle güle." zaman kaybıyla yeterince kaybetmiştim. Aşk insana hız treni gibi hissettirmeliydi ama sürekli yukarı çıkan bir hız treni değil. Can sıkardı.

"Mercan-"

"Kes, senin o arkadaş grubunda benim arkamdan dediklerini bilmiyor muyum sanıyorsun ahlaksız."

Telefonu kapatıp sessize aldım ve yoluma devam ettim. Sakin bir şekilde şarkı açıp yoluma devam ettim. Artık kalp atışımı hızlandıran hiçbir şey istemiyordum. Evet, işte bu kadar basitti.

Aşk SahasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin