Bu bölüm yaklaşık olarak 2040 kelimeden oluşmaktadır.
Keyifli okumalar 😊
23.BÖLÜM
⭐En Büyük Aşklar... ⭐
Mert'e saplantılı kuzenim Tuğçe beni arayalı bir saat geçmişti. Şu an ikinci dersti ve yarın bir okulla yapacağımız maç için antrenman maçı yapacaktık.
Mert'in minnoş nişantaşı kızlarının olduğu süslü takımıyla hem de...
Çocuk kızları mıknatıs gibi kendine çekiyordu, kızlarda deyim yerindeyse Mert'e ahtapot gibi yapışıyordu. Bundan hoşnut olup olmadığıma sonra karar verecektim. Gerçi orası Mert Bey'i alakadar ederdi. Benim haddime değildi. Omuz silktim. Zilin çalmasıyla spor salonundaki herkes sıraya geçti. Açık alanda da oynayabilirdik ama güneş kavuruyordu. Elimizde de bir adet salya sümük Ego olduğu için gözlerinin sulanmaması adına kapalı salondaydık. Narin bir şeydi, sonra nazlanırdı falan... Kalsındı, çekemezdim.
"Sude, sağ baştan say! "hocadan beklediğim komut gelince saymaya başladım. Daha doğrusu ben başlattım, sınıf devamını getirdi. En sonunda sınıfın kısa erkeği Samet 34 deyince yoklama bitmişti. Sınıf tamdı. Şimdi karşımızda sıraya dizilmiş 11/B sınıfı vardı. En başta ve en uzun boyluları Mert salınıyordu. Ara ara öksürük sesi gelsede şu an iyi duruyordu. Hiç yoktan 1 diyebilmişti Gökhan hocaya. Ağzı açılıyordu yani paşamızın(!)
Sayma işi bitince antrenman yapacaklar formaları giymeye başladı. Mert kendi sınıfından iki, bizim sınıftan iki, bir de yedekteki sevgilisi Güzin Koleji'nde okuyan kuzenim Tuğçe ile birlikte mutlu bir aile gibi duruyordu.
Tuğçe beni arayıp konuştuktan sonra koşa koşa maça gelmişti. Okuldan sırf bu yüzden izin kağıdı çıkardığını bile söyleyenler vardı sınıfta.
Bizim okula göre Mert ve Tuğçe liseden sonra nişanlanır sonrada üniversite okurken evlendirdi. Böyle uçan kaçan hayalleri vardı onlarla ve onların bitmiş ilişkisiyle ilgili.
Elalemin dedikodu arayışından başka bir şey değildi bu düşünceler. Lise lise değil aşk yuvasıydı bizim okulun talebelerine göre. Talebe diyordum çünkü bunlara öğrenci demek kendime hakaret ediyormuşum gibi hissettiriyordu. Gözlerimin Tuğçe 'nin yeşilleriyle karşılaşmaması için ani bir dönüş yaptım ve başka yere çevirdim başımı. Burası da iyi değildi, Mert'in çakırları bana göz kırpıyordu. Bakışlarımı ondan çekmek istedim. Tuğçe bela okuyor gibi kısmıştı çünkü gözlerini. Somurttum. Zorlukla başka yöne döndüm bu sefer. Serhat sırıtarak bakıyordu. "Ne bakıyon?" bakışı attım ama nafileydi. Bir şeyleri çakmıştı sanırım. Kaş göz yapıp Ego'ya bakıyordu.
Vah ki ne vahtı... Bu saatten sonra manevi abimin gözü benim üzerimdeydi.
Hiçte şaşırmışa benzemiyordu bu dengesiz. Acaba çok önceden tahmin etmiş miydi böyle bir fiyaskonun gerçekleşeceğini?
Düşüncelerimi huzursuzca sonlandırıp pozisyon aldım. Maç başlayacaktı. Konum, pozisyon, a planı, b planı, alfabenin anasını ağlatmıştık. Tuğçe 'nin T' sine bile gelmiştik vallahi.
Üstüme stresten dar gelmeye başlayan formayı çekiştirdim. Maç başlamadan sırılsıklam olmuştum. Bu Ego yazıp yanına pembe kalp koyma düşüncesi beni çok yıpratmıştı.
Gıcıktı, salaktı, aptaldı, despot tavırları, psikopat bir aile hayatı ve sarı saçlarının yanında mavi gözleri ona da ekstradan gülünce yanağında oluşan beş santimetre derinliğinde bir çukuru vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POTA 🏀
Teen FictionSude ilkokuldan beri kiloları yüzünden dışlanan bir kızdı. Bunu kafaya taktığı söylenemezdi, hatta önceleri hoşuna giderdi. Ta ki ortaokulda birisi yüzünden rezil olana kadar. O günden sonra Sude değişti ve bu sadece fiziksel bir değişim olmadı. ...