Media; Sude.
Bu bölüm yaklaşık olarak 2700 kelimeden oluşmaktadır.
Bölüm şarkıları: Let me go ,Ego, Someone Like you, Love me like you do.
1.Kitap FİNAL
27.BÖLÜM
"Potada Aşk Var "
İçim hiç olmadığı kadar rahatsızdı. Zihnim,ruhum ve kalbim kafamdaki suskunluğa ihtiyaç duyarken ben oldukça karmaşık sorulara cevap arıyordum. Zihnim ve mantığım nefretini koru derken kalbim...birkaç yıl önce olsa nefreti sakın derdi. Oysa şimdi Mert karşımda dudağı patlamış, kaşının üstü kabuk bağlamış bir halde dikilirken ben; mantığıma çok zor söz geçiriyordum.
Maçı kazanmanın heyecanıyla boynuma atlayan Serkay'a karşılık verdim. Mert' in gözleri masum bakışlarını korurken ben kaşlarımı çatıyordum. Bu durumdan ne kadar az hoşnut olsamda Ego, bu mesafeyi hak ediyordu. Yükselen anons sesiyle gülümsemeye çalıştım. Maçı kazanmıştık ve okul müdürümüz şu an elindeki kupa ve madalyalarla yanımıza geliyordu. Babamın gelip gururla bana bakmasına tebessümle karşılık verdim. O sırada flaş patladı. Anın ölümsüzleşmesiyle tüm takım kupayı kaldırıp bağırdık.
"Oley, oley oley... Şampiyon Sude!"
Takım tarafından havaya kaldırılırken ağzımdan ufak bir çığlık çıksada kısa sürdü. Mert ve gururlu bakışlarla bizi izliyordu. Bense hâlâ onu gördüğüme memnun olmaya çalışıyordum. Aslında çok istesem de ,memnuniyet duyduğumu söyleyemezdim.
Ne de olsa eski sevgilisi tarafından ağır ithamlara maruz kalan ve şu an gerçekten ondan hoşlanan bendim. Beni iftiraya uğramamdan öte rahatsız eden olay şuydu ki artık Mert'i sevdiğimi herkes bilse Tuğçe'nin haklı olduğunu ve tüm o sinirli tavırlarımı Mert'i elde etmek için yaptığımı düşüneceklerdi. Üstelik kimin ne dediğini önemsemesem bile Mert' in benden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordum. Belki de hoşlanmıyordu ve gerçekler ortaya çıksa ikinci kez reddedilip yediğim ara bozucu damgasıyla da tüm gururum yerle bir olurdu.
Yani genel olarak hayatım ne kadar başarılı ve sportif geçsede sosyal hayatımı bok götürüyordu.
Takım tarafından yere indirildiğimde birlikte birkaç fotoğraf daha çekilip ayrıldık. Salon boşalmaya başladığında babam da gitmişti çünkü böylesine zorlu bir maçtan sonra kafa dağıtmamız gerektiğini düşünüyordu . Haklıydı ,kafamı dağıtmam gerekiyordu.
Herkes salondan çıktıktan sonra Nihal'le lavaboya girmiştik. Mert'i o hengamede yakalayamamıştım ama bakıştığımızı hatırlıyordum. Bir anda ortadan kaybolmuştu ve ben onu aramak için uğraşmamıştım.
"Pota'nın kraliçesi, parfümün yanında mı?"
Nihal' in sorusuyla başımı aynadan sağa çevirdim. Saçımı toplamakla uğraşıyordum . Takım okul bahçesinde bizi bekliyordu. Bir pastaneye tatlı yemeye gidecektik. Ağzımızın şenlenmesine ihtiyacımız vardı. Üstelik Serhat Zehra'yı da çağırmıştı. Duygularını çikolatalı ve çilekli pasta eşliğinde itiraf edecekti. Pastanın içine yüzük sıkıştırıp sevgilisini boğan angutlar misali...
Topuzumu lastikle sabitleyip Nihal'i cevapladım.
"Çantamda olacaktı," Etrafa göz atıp somurttu.Bıkkın bir nefes bıraktı.
"Ayy, çantalar salonda kalmış ya..."göz devirdim. Soğuk suyla yüzümü yıkayıp Nihal' in omzuna dokundum.
"Bekle ,ben gidip getiririm. Yedekteyken Eser'le ne konuştunuz onun muhabbetini de gelince yapacağız ama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POTA 🏀
Teen FictionSude ilkokuldan beri kiloları yüzünden dışlanan bir kızdı. Bunu kafaya taktığı söylenemezdi, hatta önceleri hoşuna giderdi. Ta ki ortaokulda birisi yüzünden rezil olana kadar. O günden sonra Sude değişti ve bu sadece fiziksel bir değişim olmadı. ...