Bu bölüm yaklaşık olarak 2100 kelimeden oluşmaktadır.
25. BÖLÜM
" İtiraf Sayfası - Kül"
Yıllardır içimi yiyip bitiren ve soğuk yemeyi tercih ettiğim intikamın zamanı sonunda gelmişti.
"Anlat Mert. Bana utanması gereken biz değiliz demiştin. Utanması gereken kim? "
Mert söze girerken lanet olsun ki evren her zamanki gibi yine bizi rahat bırakmadı.
Okulun ses sisteminden gelen duyuruyla üçümüzde yerimizde duraksadık.
"Sevgili öğrenciler, herkes okul bahçesinde sıraya girsin. Önemli bir duyuru yapacağız. "
Seslice bir nefes verdim, yine ertelenmişti yüzleşmemiz. Mertte sıkkınca göz devirip kapıya doğru yöneldi. Bense parmağımı kaldırıp Çağrı'ya döndüm." Bu konuşma er ya da geç olacak. Sakın rahatlamayın beyler," dedim ve çift kanatlı kapıyı Mert'in açmasıyla salondan çıktım. Sınıfa gidip çantamı aldım ve bahçeye doğru adımladım.
Bir yönden iyi olmuştu konuşmanın ertelenmesi, kafam şu an dağınıktı. Serkay olayını daha az önce yaşamışken şimdi birde bu ikiliyle uğraşamazdım. Serkay demişken...ona ayriyeten mahcup olmuştum. Umarım aramız eskisi gibi olurdu, sırf bu yüzden aramıza mesafe girerse ya da bana soğursa kaldıramazdım. Üstelik...yarın önemli bir turnuva vardı. Kafaya takmamız çok kötü olurdu.
Bahçeye çıktığımda tüm sınıf çoktan sıraya girmişti. Normalde pek sık konuşma yapmazdı müdürümüz, özellikle sıcak güneşin kavurduğu öğle saatlerinde öğrencilerine vicdansızlık yapmazdı. Severdi bizi, umarım uzun tutmazdı konuşmasını. Arka taraflara doğru yöneldim. Serkay ve takım oradaydı, tereddütle yanlarına yaklaştım. Bana kızmış ya da darılmışlar mıydı? Serkay'ın kalbini çok mu kırmıştım? İçten içe bana kin beslemek istiyor olabilir miydi?
Paranoya yapıyorsun, sakin ol artık. Serkay anlayışlı bir çocuk, sana kızmadığını da söyledi.
Ayrıca Mert'i seviyorsun diye seni suçlayamaz, gönül bu. Ota da konar, bo-
Ay tamam sus! Bu ne ahlaksız bir içses ya? İçim çürümüş benim, şu dediklerine bak. Tövbe tövbe!
"Sude, yarın öğlen turnuva var ya...Zehra tezahürata gelir mi sence? "göz devirdim. Serhat'ın kafaya güneş geçmişti galiba.
" Benim dertlerime bak bir de senin derdine bak Sero. Çok sağol yani, çok teşekkür ederim şu an(!) "somurttum. Müdür bu sırada kürsüye çıktı. Garip bir tipti, göbekli, düğmesi göbeği yüzünden patlamış bir gömleği ve ağarmış saçları vardı. Genellikle neşeli bir amcamızdı.
" Sevgili öğrenciler, yarın karneler alındıktan sonra okulumuzun basketbol maçı olduğu için dersler işlenmeyecek ve turnuvanın gerçekleşeceği okulun spor salonuna maçı izlemek üzere geziye gidilecektir," büyük bir alkış sesi yükseldi. Alkışlanırdı tabii, bizim alın terimiz sayesinde geziye gidip ders işlemeyeceklerdi. Fırsatçı lavuklar...
" İsteyenler katılabilir tabii, zorlama yok. Bu arada, maçı izlemeye önemli iş adamları ve basketbol konusunda deneyimli birçok destekçi katılacak. Size önerim, onların ilgisini çekmeniz yönünde. Bakarsınız milli takımda oynamaya başlamışsınız. Fena mı olur hem? Bizde övünürüz, gururla asarız isminizi okula. Kuzey Lisesinden bilmem ne...diye," göz kırptı. "Anladınız siz. Kazanmakta önemli ama kazanamasanız da birilerinin gözüne girin, "
tavuklara yem fırlatır gibi elini salladı. Mikrofona eğildi." Hadi size iyi tatiller, iyice dinlenin basketçiler. Okulumuzun gururu olacaksınız,"bir kez daha sırıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POTA 🏀
Teen FictionSude ilkokuldan beri kiloları yüzünden dışlanan bir kızdı. Bunu kafaya taktığı söylenemezdi, hatta önceleri hoşuna giderdi. Ta ki ortaokulda birisi yüzünden rezil olana kadar. O günden sonra Sude değişti ve bu sadece fiziksel bir değişim olmadı. ...