3. BÖLÜM ⭐Şah - Maç⭐

181 73 39
                                    

Media: Hwa Sa~ Maria

Bu bölüm yaklaşık olarak 1500 kelimeden oluşmaktadır.

Yazarken hırslandığım bir bölüm oldu.

Acayip hoşuma gitti, yazarken yaşadım gözümde canlandı.

Umarım sizin de gözünüzde canlanır ve beğenirsiniz.

Sude ve Mert'in arasındaki gerilim bu bölüm hat safhada olacak.

Okurken heyecanlanmanız dileğiyle.

İyi okumalar😘🏀

3.BÖLÜM

"Şah - Maç"

Şu ana kadar gördüklerim kadarıyla: Ego manyağı bizi çok fazla küçümsüyor ve cinsiyetçi bir pislik gibi davranmasına karşın takımını kızlardan oluşturması ne kadar dengesiz biri olduğunu gözler önüne seriyordu...

Ellerimi birbirine çarptım.

"Beyler, herkes yerlerine geçsin. Maçımız başlıyor, " hırsla dişlerimin arasından söylediğim cümleyle takımım yerlerini aldı. Hepsinin gözündeki rekabet ateşini hissediyordum, benim gözlerimse Mert'in gözleriyle birbirine savaş açmıştı. İkimizde de kazanma hırsı vardı. Psikolojik baskı uygulamak için dalga geçer gibi bakışlar atıyordu ama bu bakışlar beni sinir etmekten daha çok işe yarıyordu: Beni deli ediyordu, intikam hırsımı alevlendiriyordu ve o hâlâ ortaokulda yaptığı gibi benimle alay ediyordu.

Ona gününü göstermeliydim, göstermeliydik.

Düdüğün çalmasıyla oyuna başladık, Mert'i yenip onurunu ayaklar altına almak ve bir daha bana meydan okuyamayacak hale getirmek istiyordum.

"Sude pas at!" Serhat'ın sesiyle ona hızlıca pas attım artık kendimi tamamıyla maça vermem gerekiyordu.

Serhat benden aldığı pasla topu sürmeye başladı. Sonraki hamlesini anlayınca yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Hızlı hücum yapacaktı çünkü kızlar yapılı adamımız Serhat'tan korkuyordu. Geçirdiği tek bir omuz onları sakatlayabilirdi o yüzden saha hücum için çok uygundu.

Serhat, ellerini havaya kaldırmış pas bekleyen Emre'ye biraz daha topu sürerek ilerleyince istediği pası verdi. Artık top Emre'de idi ve hızla koşarak gelen uzun boylu sarışın bir kız elini kolunu bağladı. Emre, Serhat'ın aksine daha zayıf ve kısaydı. Kızlar onu sıkıştırmaya çalışınca hızla Emre'yi korumaya almak için koştum. O sırada kurtulmak için topu Eser'e fırlattı. Eser, ciddi misin adamım? Zıplayarak pası tutması gerekirken arkası ve önü boş olduğu için Mert kolayca yakaladı. Artık top Mert'te idi. Yüzündeki zafer kazanmış ifadeye, ağzımdan fısıltıyla çıkan küfürle karşılık verdim. Sonraki hamlesini anlamıştım, smaç basacaktı. Eğer onu durdurmak istiyorsam hızlı davranmam gerekiyordu. Koşarak yandan çarptım ve omuz girdim. Onun için hiçbir şey fark etmemişti. Güçlü omzum onun yapılı omuzlarına etki etmemişti, aksine koşarak smaç vurdu. Halbuki şu an yere devrilmesi gerekiyordu, bunun omuzları çelikten miydi?

Pota'ya çarpan top fileden içeri girdi. Kızlar çığlık atıyordu, bense sinirden dudağımın kenarını ısırıyordum birazdan kanatacaktım.

"Erdem, potayı koru. Nasıl boş bırakırsınız? Her şeyi benim mi yapmam gerekiyor!" diyerek bağırdım. Sinirden gözüm hiçbir şey görmüyordu, bu maçı kazanmalıydım. Tekrar düdüğün çalmasıyla başladık, bu sefer topu sürmeye karar verdim. Mert'in pas attığı ve basketbolla ilişkisi olmayan kızlardan biri topu elinde tutamayıp Serhat'a kaptırınca ellerimi havaya kaldırıp pas istedim. Serhat topu atmaya hazırlanırken beni tutmak için Mert önüme atladı. Lanet olsun, şu uzun boyunu gözlerimin önünden çek.

POTA 🏀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin