Selam!
Nasılsınız?
Uzuuun bir süre yoktuk ama geldik🥺
Özlediniz mi bizii🫶🏻İyi okumalar❤️🩹
[8 Eylül 2022]
Derin bir nefesle indim arabadan. Başsavcı da inerken geldiğimiz yeri inceledim. Ormanın içinde eski, rutubet kokusunu resimden bile hissedebileceğimiz tarzda bir depoya gelmiştik. Camları kırık, boyaları dökük bu yerin gizli bir tesis olması biraz garip gelse de normaldi de. Ulu orta bir yerde olacak değildi kocaman bir istihbarat tesisi olamazdı.
Başsavcı önden, ben arkadan içeri girdiğimizde kocaman bir alan çıktı. Görünen iki kapı varken biz soldakine ilerledik. Boş bir koridora çıktığımızda karşıdaki merdivenlerden yukarı çıktık. Merdivene geldiğimiz koridoru aynı şekilde yürüyüp aşağıda bulunan geniş alanın üst kısmına geldik. Sonrasında girmediğimiz diğer kapının üstü olacak odaya doğru yürüdük. İçeri girdiğimizde eski bir dolap göründü. Başsavcı kapaklarını açtığında içinden asansör kapısı gibi bir şey çıktı.
Kaşlarım havaya kalkarken kenarda duran küçük siyah düğmeye bastı ve kapı açıldı. İçeri girdiğimizde düşündüğümden daha da geniş bir alan karşıladı bizi. Üstünde aşağıyı gösteren bir ok bulunan tuşa bastı. Kapılar kapanırken aşağı inmeye başladık.
Birkaç saniye içinde asansör dururken kapılar açıldı. Gri tonlarının hâkim olduğu oldukça teknolojik bir ortam karşıladı beni. Bir çocuk kulağında kulaklıkla önündeki ekrana bakarken yanında da bir kız önündeki kağıtları inceliyordu.
Bizim adım seslerimizle kız bize dönerken Eda olduğunu fark ettim. İmajında değişiklik yapıp saçlarını kızıla boyamıştı. Ufak bir baş selamı verdiğimde gergin bir şekilde el salladı. Nedenini anlamasam da başsavcının boğazını temizlemesiyle ona döndüm.
Eliyle arkasında kalan siyah kapıyı gösterdi. “Ekibin lideri Bozkurt, odası da orada. Siz yalnız bir şekilde konuşun, sonrasında ekibin kalanıyla da tanışırsın.”
Sabahtan beri üstünde olan gerginlik daha da artarken kaşlarım çatıldı. Kimse bu durumdan memnun değil gibiydi. Yine de ufak bir baş sallamasıyla onaylayıp kapıya ilerledim. Kapıyı çaldığımda boğuk bir ses geldi. Her ne kadar tanıdık gelse de umursamadım. Daha önce de istihbaratla çalıştığım olmuştu, belki de karşılaşmıştık.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde masada oturan adamla göz göze geldik. İfadesiz bakışları benim üstümdeyken tanıdık siması yutkunmamı sağladı. Kapı kolundaki elim yavaşça kayıp düşerken kısa bir an elime baktı. Ardından ayağa kalkıp bana doğru geldi. Odanın içine olacak bir şekilde uzaklaşmak adına adım attım. Yutkunup sakince kapıyı kapattı.
Sessiz bir şekilde karşımda duran adama bakarken eliyle masanın önünde duran sandalyeleri gösterdi. “Oturalım.”
Onun da gerginliği bana yansırken sessizce gösterdiği sandalyeye oturdum. Karşıma geçip oturduğunda derin bir nefes aldım. “Sakladığın her şeyin sebebi,” etrafta dolandı bakışlarım ama sonrasında yine onda durdular “bu mu?”
Başını salladı ufak bir hareketle. “Aynen.”
Kabullenişle omuzlarım düşerken arkama yaslandım. “Peki… Şu an tartışmak için pek uygun bir ortam değil gibi?”
“Aynen.” Oturduğu yerden kalkıp masanın arkasındaki sandalyesine geçti. Sırtını yaslarken bir yandan da önündeki dosyayı bana doğru ittirdi. “Baştan alıyorum. Asil Mertoğlu, Bozkurt lakaplı istihbaratçıyım. Az sonra tanışacağın ekibin lideriyim. Ayrıca sadece bu ekibin lideri olmakla kalmayıp bu tarz kurulmuş gizli ekiplerin yöneticisiyim. Giren, çıkan, yapılan ya da yapılmayan her şey önce benden geçer ne olursa olsun.” Gözleriyle ittirdiği dosyayı işaret etti. “Dosyada sözleşmen bulunuyor. Şartları sesli bir şekilde de dile getirmek istiyorum ki uyuşmayan bir şey olursa gidebil.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pinhan (Ara Verildi)
AksiyonOynadığı bir oyun vardı ve ben bozmaya çalışmıştım ama olmamıştı. Asil Mertoğlu, fazla iyi bir oyuncuydu. Bense daha tanımadığım bir oyunda ona kaybetmeye mecburdum. Benim kazandığım bir bölüm yoktu bu oyunda. Oyun kurucusu her şeyi en ince ayrıntıs...