Hayatım boyunca günün en sevdiğim vakti yatağıma girip hayaller kurduğum zamanlar olmuştur. Gözlerimi kapatır binbir türlü aleme dalarım. Okuduğum kitapların sonunu kendi hayal gücüme göre değiştirir, kendi kafamda senaryolar kurarım.
Kulağa güzel bir psikoloğa görünmem gerekiyormuş gibi gelse de eğer hayatınızda özgürce yapabildiğiniz tek şey sessizce hayal kurmaksa bütün gün elinizde olmadan gece yarısını beklerken buluyorsunuz kendinizi.
Bugün yine böyle bir akşamdı. Evin kaosundan sıyrılmak için kulaklıklarımı takmıştım. Usulca yatağıma girdiğimde içimdeki huzursuzlukla baş edemiyordum. Beni asla yalnız bırakmayan bu huzursuzluğun sebebini bilmek ama çözememek de işin cabasıydı.
Annem ve babam içeride hararetli hararetli kavga ederken kulaklığın sesini arttırdım. Hiçbir zaman normal bir ailem olmasa da bu son zamanlarda daha fazla gözüme batmaya başlamıştı. Annemin paranoid kişilik bozukluğu babamın ise onu her anlamda tahrik eden iğrenç bir kişiliği vardı. İkisinin birleşimi de haliyle hem çocukluğumu hem de bugünümü mahvetmeye yetmişti.
Kavganın sesi yükselince kulaklığımı çıkartıp komodinin üzerine bıraktım. Annemin sinirini benden çıkarmasını çekemeyecek kadar halsiz olduğum için ayak uçlarımda sessizce kapıya yaklaştım ve dinlemeye başladım.
"Lan siz şaka mı yapıyorsunuz?! Ulan ben bu kız yüzünden katlanmıyor muyum sana kaç senedir."
İşittiğim cümlelerle kaşlarım istemsiz olarak çatılırken daha dikkatli bir biçimde dinlemeye başlamıştım.
"Ne demek benim öz kızım değil lan? Nerede oğlum o zaman benim kızım?"
Babamın sözleri kulağımda çınlarken ayaklarım refleks olarak arkaya gitti. Olduğum yere çöktüm. Bunca yılın acısının bir hiç uğruna olduğunu iliklerime kadar hissederken elimle ağzımı kapatıp dinlemeye devam ettim.
"Ya sen neye katlandın?! Eve bir kuruş para getirmekten aciz her gün başka kadınlarla içerek mi katlandın?! Bu güne kadar ben katlandım asıl size. Ama bitti buraya kadar yarın o hastaneye gidiyoruz ve ben kendi kızımı alıyorum!" Çığlık atarcasına arka arkaya kelimelerini sıralayan annemle beynimin uyuştuğunu hissettim.
O gece hayatımda bir şeylerin değişeceğini bilerek yumdum gözümü. İçimdeki umut kırıntıları elimde olmadan çoğalmaya başladı. Bir yandan 17 yıl boyunca yaşadığım hayata yüzümü buruştururken, diğer yandan acaba diye sordum kendime. Acaba aile sevgisi kalbimdeki boşluğu doldursa ne olurdu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek
General FictionAcaba diye sordum kendime. Acaba aile sevgisi kalbimdeki boşluğu doldursa ne olurdu? Bu kurguda eşcinsel karakter bulunmaktadır. Lütfen rahatsız oluyorsanız okumayın.