Yavaş yavaş uyanmaya çalışsam da saçlarımda dolanan eller gözlerimi aralamamı zorlaştırıyordu. Gözlerimi yavaş yavaş aralarken yanı başımda oturan annemi görmemle dudaklarımda oluşan tebessüme dur diyememiştim.
"Günaydın anneciğim"
"Günaydın"
Komodinin üzerinde bulunan su dolu leğen ve bezi görmemle anneme döndüm.
"Ne zamandır buradasın?"
"Abin çıkarken haber verdi" İç çekip devam etti. "Gerçi onu da biraz haşlamış olabilirim"
"Neden ki?"
"Daha öncesinde söylemeliydi. Annenim ben senin "
"Doğru" İlk defa annemin başımda beklediği gerçeği iliklerime kadar işlerken mutlu olmadan edemiyordum.
"Nasıl hissediyorsun şu an çiçeğim? Hastaneye gitmek ister misin?"
"Başımın ağrısı geçti. Daha iyi hissediyorum şu an"
"O zaman kalk bakalım kahvaltı yapıp ilaç içmemiz gerekiyor daha"
Kafamı onaylar anlamda salladığımda ayağa kalktı.
"Ben aşağıya iniyorum çiçeğim sen de işlerini halledip gelirsin"
"Tamam gelirim" Anne dememek için zor tutuyordum kendimi. En azından tam olarak herkese alışana kadar beklersem her şey daha kolay olur gibiydi.
Bütün işlerimi halledip yemeğe inmek için odamın kapısını araladım. Uzun koridorda merdivenlere doğru ilerlerken duyduğum ses ile adımlarım yavaşladı. Çağların odasının önünde durduğumda elimde olmadan içeriyi dinledim.
"Kes şunu yeter artık"
Ya kendi kendine konuşuyordu ya da telefonda konuşurdu. Temennim telefonda konuşmasıydı.
"Okulda rahat bırakmıyorsun zaten bir de buradan mı rahatsız etmeye başladın?"
"Ya defol git ya"
Kısa bir sessizlik oluştuğunda telefonu kapattığını anlamıştım. Sorun şuydu ki kim benim kardeşimi neden rahat bırakmıyordu?
Kapının aniden açılmasıyla far görmüş tavşan gibi çağların suratına bakakalmıştım.
"Sen beni mi dinliyorsun?"
"Yoo aşağıya iniyorum"
"Neyse. nasıl oldun sen iyi misin?"
"Kuzey herkese mi söyledi ya?"
"Dün akşam hepimizi toplayıp bir konuşma yaptı"
Anlaşılan herkese her şeyi anlatmıştı. Bu iyi bir şeydi sanırım?
"Bak çiçek, Biz birlikte büyümedik o yüzden nasıl seninle kardeş olabileceğimi bilmiyorum."
Haklıydı.
"...ama sana karşı bütün ön yargılarımı. tabularımı yıktım."
"Yani demek istediğim bu saatten sonra birbirimize alışmaya çalışalım."
"Belki gerçekten de bir gün ikiz gibi olabiliriz"
Çağlardan böyle bir tavır beklemediğim bir gerçekti.
"Bana acıdığın için mi?"
"Dün kuzey her şeyi anlattı size sen de bana acıdığın için bana karşı tüm tabularını yıktın. Yanlış mıyım çağlar?"
"Yanlışsın çiçek" Derin bir nefes aldığında konuşmaya devam etti.
"Ben sen evden gittiğin ilk saniye sana olan tüm tabularımı yıktım zaten"
Gözlerim istemsiz dolarken sadece onun gözlerine bakıyordum.
"Peki o zaman çağlar. Umarım bir gün ikiz olabiliriz"
Konuşmamız bittiğinde birlikte aşağıya inmeye başlamıştık. Ama benim üzerimde herkesin her şeyi öğrenmesinin verdiği büyük bir gerginlik vardı. Ne zaman gerilsem yaptığım gibi yine ellerimle oynarken çağların ellerimden tutmasıyla ona döndüm.
"Endişelenme. Hiçbir şey senin hatan değildi. Onlar senin ailen orada oturan herkes sadece senin iyiliğini düşünüyor olacak"
Kafamı salladığımda refleks olarak elimi tutan elini sıkmıştım. Yaptığım şeyin farkına varıp seri bir şekilde elimi çektiğimde kısaca bir teşekkür ettim.
Yemek odasına girdiğimde kuzey ve kaan abim hariç herkes buradaydı.
"Günaydın"
Herkesin bize dönüp cevap vermesiyle yerime oturmuştum.
"Nasıl oldun çiçeğim daha iyi misin?"
"İyiyim Selim bey teşekkür ederim" Her selim bey dediğimde yüzünün düşmesi aşırı canımı sıkmaya başlamıştı artık.
"Okulların açılmasına az kaldı eski okuluna devam mı etmek istersin yoksa çağlar ve emirin gittiği okula mı gitmek istersin?"
"Benim için fark etmez selim bey çağlar ve emir rahatsız hissetmezse okulumu değiştirebilirim."
"Benim için sorun yok"
"Benim için de hiçbir sorun yok" Emirin konuşmasıyla ona döndüğümde şişmiş yüzüyle karşılaştım. Benim ona bakmamla yüzünü benden kaçırması bir olmuştu. Ne olmuştu şimdi bu çocuğa? Yemekten sonra onunla konuşmam gerektiğini kafamın bir kenarına yazarken yemeğime geri döndüm.
"Al çiçeğim" Babamın bana uzattığı ekmekle bütün hayallerim yıkılırken kalbini kırmamak için ellerinden alıp tabağımın kenarına koydum.
Babam yemediğim için gözüme gözüme bakarken bir ısırıktan hiçbir şey olmaz diye düşünerek çilek reçelli ekmeğin yağlı ucundan bir ısırık aldım. Daha fazla yersem onlara hayatının şokunu yaşatabilirdim.
"Beğenmedin mi?"
"Yok güzel olmuş aslında ama. Selim bey benim çileğe alerjim var"
"Ne" Annemin küçük bir bağırtıyla elimdeki ekmeği çekip alması bir olmuştu.
"Anneciğim niye yiyorsun o zaman? Desene alerjim var diye"
"Babam ilk kez benim için ekmek hazırlamıştı yemek istedim o yüzden"
"Yahu ben sana hep yapa-BABA MI DEDİN SEN"
"DUYDUN MU NESLİ İLK BANA DEDİ"
"BABA DEDİ BANA BABA"
"Öf bir sus ya"
"KAYBETTİN İDDİAYI İLK BANA BABA DEDİ"
"Siz iddiaya mı girdiniz?"
"İlk bana dedin vallahi"
Başlamışken her şeyi bir anda halletmek en iyisiydi.
"Anne, babamla iddiaya mı girdiniz?"
"Ya kendi tuttur-ANNE Mİ DEDİ O"
"ANNE DEDİ VALLAHİ"
"BANA DA DEDİ ZATEN BENİM NEYİM EKSİK BU HERİFTEN BEN DOĞURDUM SİZİ"
"Tek yaptın sanki"
"Ben doğurdum"
"Tamam sen yaptın karıcığım tamam"
"Anneyim ben "
Bir anda kahkaha atmamla sofradaki herkes de gülmeye başlamıştı. Annem ve babam üç yaşında gibi davranmaktan büyük zevk alıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek
General FictionAcaba diye sordum kendime. Acaba aile sevgisi kalbimdeki boşluğu doldursa ne olurdu? Bu kurguda eşcinsel karakter bulunmaktadır. Lütfen rahatsız oluyorsanız okumayın.