22.BÖLÜM(ONU SEVİYOR MUSUN?)
Ji hoo'nun tamamı ile yabancı olduğu bir ortamdı burası,bir kere fazla samimiydi,çok cana yakındılar.Ji hoo alışık değildi alışık değildi bu ortamlara...Bir kere bile annesinin dolamadığı boynu kaynanası kucaklamıştı,hayatında ilk kez şaşkın bakışlarını gizleyememişti.Aysu çoktan kocasını satmış annesinin kucağına yatmıştı. Medyanın haberi olmamasına karşın herhalde bütün köyün haberi vardı,ev misafirlerle dolup taşmıştı aslında misafir değillerdi,sağolsun Aysu hepsiyle tek tek tanıştırdı,amcası..yengesi..halası..nenesi...Bütün sülalesi buradaydı.Ne kadar samimi bir ortamdı!Oset Jİ hoo gitmiş yerine kahkahalar gelmişti,daha fazla kendini tutamayarak bu sıcak sohbete dahil oluvermişti. ... Misafirler erkenden kalkmıştı,herkes odalarına çekilmişti malum yarın düğün var(!) ''Nerede yatacağız?'' ''İşte burada''Ji hoo girdikleri odayı gözden geçirmişti,ahşap evin duvarları,tahtadan yapılmış-ona göre tek kişilik-bir yatak vardı,dolap ve iki küçük masa,bir koltuk.Sade ve şıktı oda,tahmin ettiğinden daha doğaldı(!)hakikaten. ''Bu yatağa nasıl sığacağız?çift kişilik mi bu şimdi?''Aysu gülümsüyordu,tabi koca poposu alışmıştı geniş yataklara,nasıl sığsın? ''Ben koltukta yatarım sende sığarsın herhalde''diye sırıtıyordu Aysu. ''Beni rahat ettireceğini düşünüyordum''diye mızmızlanarak yatağına geçmişti bile Ji hoo.Ne bekliyordu,köy deyince aklında ne canlandırmıştı merak etti doğrusu,o bilmese de şu anda en iyi imkanlarda yatıyordu,bir kere her şey doğaldı bu yetmez miydi? ''Yanıma gel orada uyuyamazsın''rahatına düşkündü Ji hoo ama karısını da o rahatsız edici yerde yatıramazdı,kendinden birazcık taviz verebilirdi. ''İyim ben merak etme,ayrıca ben alışığım iyi geceler''diye kestirip attı prenses.Ji hoo biliyordu ne kadar inatçı olduğunu,yanına gelmeyeceğini.. ''Ayrıca sen misafirsin''diye gülüş sesini duymuştu prens.Bu deli kızı ikna etenin yolu da vardı elbet... ''Karnındaki de misafir asıl o rahat etmeli''diyerek yorganın kulağını açmıştı.Prensesin zayıf noktası buydu işte,bebeği. Kollarını sımsıkı dolamıştı prensese.Hiç şikayetçi değildi halinden tam tersi keşke Kore deki yatakları da böyle olsaydı,böylece prenses yatağın en köşesine geçip uyumazdı sinirlendiğinde.Ve böyle hep nefesini nefesinde hissederek sımsıkı sarılarak yatardı karısına.Hep böyle huzurlu uyurdu. ... Ji hoo kalktığında sofra çoktan kurulmuş,karısını başucunda kendisini uyandırırken bulmuştu.Aslında erken kalkardı Ji hoo ama dünkü tatlı uykudan uyanmak istememişti tabi birde saat farkı vardı. ''Anne ekmeği verir misin?''bunu söyleyen Aysu değildi,Ji hoo'ydu. Herkesin oda şaşırarak baktığını görünce''Yanlış bir şey mi dedim?''demişti.Sevgiden gözlerinin içi parlıyordu Aysu'nun,ne kadar mutlu olduğu belliydi.Gelmeden önce''Yok beni kimseyle tanıştırma,bir yere gitmem,samimi olmamı bekleme....''gibi bir çok ıvır zıvır saymıştı prens. Biliyordu prenses,onun için bambaşkaydı,samimiydi ant olsun ki o iyi Ji hoo'yu tamamı ile çıkartacaktı dışarı-zaten çıkartmıştı ya neyse- Ji hoo bu samimi ortama çoktan kaptırmıştı kendini.Aysu'nun annesi babası tüm çevresi oldukça samimi davranıyorlardı kendisine.İçindeki anne sevgisini bu kadına vermek istemişti Ji hoo sadece.Böyle tatlı bir kız yetiştirdiği için... .... Fazlasıyla güzel olmuştu Aysu.En yakın arkadaşları bile tanıyamayacağı aşikardı,yaşı ilerledikçe-kaç yaşına geldiyse-fiziği oturmuş,güzelliği katlanmıştı.Ji hoo takım elbisesi yerine prensesin isteği üzerine klasik Türk erkek giyimini almıştı bedeni...Kot pantolon,sade tişört ve ceket,her tarz yakışıyordu bu adama. Aysu için asıl heyecan şimdi başlamıştı,geldiklerini bilmeyen arkadaşı ne tepki verecekti? Düğün alanına geçerken Ji hoo'nun koluna girmişti''Sakın beni bırakma''demişti Aysu. Ji hoo gülümseyerek ''Sakın beni bırakma''onun da istediği buydu,beraber olacaklardı her şeye karşı,Ji hoo'nun sözü üzerine Aysu daha da rahatlamıştı. Herkesin büyüleyici bakışları arasında ilerlemişlerdi masaya,burası prensin tahmin ettiğinden daha güzeldi,kır düğünü gerçekten en iyisiydi.O muazzam salonlardan burası bin kat daha güzeldi. Aysu herkesin şaşkın ve meraklı bakışlarının yanı sıra gelin ve damadın da kendilerine baktığını fark etti,hatta kendilerine doğru geldiğini... Kalbindeki oka sessiz ol emri verdi,gözlerine 'Ağlama!'tehdidiyle uyardı,dudaklarına gülümsemeyi yerleştirdi. Mihriba ''Aysu..sen..hoş geldin''dedi yapmacık bir gülümsemeyle,kızarmıştı.Ne oldu utandın mı? Dememek için kendini zor tutu Aysu. ''En yakın arkadaşımın düğünü olurda ben gelmem mi?Üstelik düğününe çağırmışken'' Mihriba kendini yerin dibine girmiş gibi hissediyordu,bir alçak gibi!Sonunda sert bakışlı damadın sözleri üzerine hepten boynunu bükmüştü. ''Gerçekten sen mi çağırdın Mihriba?,bunu yapmış olamazsın!''Yağız'ın sinirlendiği belliydi,kafasını Aysu'ya çevirerek, ''Özür dilerim Aysu,haberim yoktu'' Ağlama Aysu!Sesin titrerse seni gebertirim!komutuyla tekrar gülüşünün sahte olmamasını umut ederek ''Özür dileyecek bir şey yok,rahat olun''diyebilmişti.Farkında olmadan sıkıca Ji hoo'nun kolunu tutmuştu,Ji hoo ağlayacağını anlamıştı fazlasıyla,gayet sevimsiz bir şekilde çifte bakıyordu aynı zamanda. ''Aaa sizi tanıştırmadım dimi?Bu eşim Ji hoo''Prense dönerek, ''Bunlarda en yakın arkadaşlarım,Mihriba ve Yağız''biliyordu arkadaşını..Ne arkadaş ama!diye tısladı içinden kendine uzatılmış ele-Yağız-,cevap vermeden Aysu ile düğün alanının dışına çıkmışlardı. ... Mihriba ağlıyordu,en güzel günü kabus olmuştu.Nerden bile bilirdi ki Aysu'nun geleceğini?Onu kırdığı için çok pişmandı ama bunu keyfinden yapmamıştı. Mihriba'nın gözünde Aysu bu hayatta her istediği konuma sahipti,herkesin parmakla gösterdiği kızdı o.Şimdide sevdiği adamın kalbine...Bunu Aysu bilmese de kıskançlık her şeyi yaptırıyordu.Bu defada ''Ben kazandım''demek istiyordu,baştan sevmeyip de sonradan Aysu'yu seven kocasına inat. ... Aysu yüzü ile elini kapatmış,Ji hoo'nun omzuna başını koymuş ağlıyordu,kalbi çok acıyordu.Yağız için değil!onu gördüğünde zerre kadar kalbi tınlamamıştı bile,üzüldüğü tek nokta kardeşi dediği insanın ona böyle davranmasıydı.Niye böyle yapmıştı ki?Niye canını yakmıştı? Prens,prensisin kollarından tutup geri çekildi,kalbi ilk defa korku doluydu.Altı yaşında korku filmi izlemiş bir çocuk gibiydi,tereddütle sordu..emin olmalıydı. ''Onu seviyor musun?' ' -SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYA AŞKI(TÜRK KIZI KORE PRENSESİ OLURSA?)
Non-FictionKore hayranlarına gelsin :) Türk Kore karışımı hikayemiz :)