28.BÖLÜM(ÇÜNKÜ ALLAH GÖZ YAŞLARINI SAYAR!)
............bir kadını ağlatırken çok dikkat edin..!!!
....... çünkü Allah gözyaşlarını sayar.....!!!!
kadın;erkeğin kaburgasından yaratıldı,ayaklarından yaratılmadı..!!!
öyle olsaydı ezilirdi......!!! üstün olsun diye başından da yaratılmadı......!!
AMA GÖĞSÜNDEN YARATILDI......
Eşit olsun diye......
kolun biraz altında...
Korunsun diye...!!!
KALP HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!!!
(Can DÜNDAR) *** Şiirini mırıldanıyordu Aysu.Niye duymuyordu Ji hoo,bir ay çoktan bitmişti niye uyanmamıştı hala?Bebekleri 6 ayını çoktan bitirmişti halbuki... Sandalyeden kalkma vakti gelmişti ne hızlı geçmişti 5 dakika?''Lisedeyken 5 saat gibiydi halbuki!''diye düşünmeden edemedi.Camdan bakma zamanıydı yine .. ''Ji hoo kalbimiz bir atmıyor mu artık?Niye uyanmıyorsun?Özlemedin mi beni?''elini karnında ovuştururken görevli hemşire çoktan yoğum bakım odasından çıkartmıştı. Doktorun verdiği ilaçlarla ayakta duruyordu.Bebeğinin sağlığı için endişeleniyordu ama yapamıyordu işte,bir lokma dahi boğazından geçmiyordu,şuan ki gibi Ji hoo'nun eli bir kıpırdasa bütün marketi yiyebilirdi. Bir dakika! Eli kıpırdasa mı?Prenses camla bütünleşmişti,mayhoş gözleri büsbütün açılmış doğru mu değil mi diye bakıyordu.Evet evet eli kıpırdamıştı...Ufacık azıcık ama 57 günün sonunda bir kıpırdama vardı.Prensesin attığı çığlıklar ile bütün çevresi hemşirelerle dolmuştu.Kocasını gördüğü camı kapatmışlardı göremiyordu,ne oluyordu içeride?Kalbi bu defa umut ışınlamıştı tüm vücuduna ,bu defa iyileşecekti...kesinlikle iyileşecekti. (4 GÜN SONRA) Geniş yataklarda yatmaya alışmış olan prensin yanına ilişmişti prenses.Tek kişilik yatağa inat kocasının yanındaydı şimdi.Prensin elleri prensesin bedenini sarmasa da şu son iki aylık yaşamının en muhteşem anındaydı.Biliyordu,inanıyordu prenses,prensin kolları da onu saracaktı. ''İki ay!Koskoca iki ay!Sen bir uyan,kendine gel ben sana bunun hesabını soracağım,beni hamile halimle hastane köşelerinde süründürmek neymiş o zaman göreceksin seni pisiklere yem etmez miyim ben bak gör.''hızlı konuşmasına derin bir nefes alarak ara verdi prenses.Prensin bedeninde birleşmiş ellerini daha da sıkıca sardı kocasına, ''Ji hoo beni bırakmayacağını biliyorum...korkuyorum Ji hoo!Seni kaybetmekten korkuyorum.''fısıltıya düşmüştü ses tonu,bazen kendi bile şaşırıyordu kendine, iki yönlü düşünmüştü yine. Ji hoo yoğum bakım ünitesinden çıkmıştı,bu 3.günüydü,o gün ki elinin titremesi bilincinin yerine geldiğinin habercisiydi.Garanti olsun diye bir gün yine yoğum bakım odasında yatmıştı.Ara ara tepkiler verse de hala kendine gelmemişti.Gelecekti ama tıp dili bile bunu söylüyordu ki Aysu'nun kalbi daha fazlasını. ''Kimdi onlar Ji hoo,cevap versene aptal herif!Senin ne işin olur onlarla?Laz mısın sen?-belalı olurlar ya lazlar-derdin neydi?Ji hoo nasıl belalı işlere bulaştın bilmiyorum ama sakın öleyim deme...Ji hoo ölmek sana yakışmaz!İlla ölmek istiyorsan ben sana her gün zehir gibi bir hayat yaşatabilirim,yaşarken ölürsün...Seni Seviyorum...Lütfen beni bırakma''deminki saydığı karışık duyguların ardından yenilerini eklemişti prenses. .... ''Ağlama!''bir boğuk sesti bu!Prensesin değildi!Doğru mu duymuştu? kocasının göğsünden başını kaldırıp ağlamış gözlerle kocasına baktı. Ji hoo dört günün sonunda tamamı ile kendine gelmişti,gözlerini açınca kalbindeki kadın resminin yanında bulunmasına sevinecek kadar kendine gelmişti... Aysu'nun mutlu çığlığının ardından, ''Ağlat ağlat sonrada ağlama de niye ağlamayacakmışım?''pes doğrusu bu kadınlar yok mu bu ortamda bile tirip atıyorlar pes!Sitemli çocuk tavrıyla kocasının kocasının göğsüne tekrar yattı.İki ay;ömür,iki gün;saniye gibi geçmişti...Hayat yine adil değildi prensesin gözünde. ''Çünkü Allah göz yaşlarını sayar!''demişti Ji hoo. * * *yazarın böyle hızlı geçtiğine bakmayın bazen iki saat bile bazen ömre bedelken hele de sevdiğin canını beklemek inanın dostlarım o kadar kolay değil hem de hiç değil! Allah kimseye yaşatmasın( Amin.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYA AŞKI(TÜRK KIZI KORE PRENSESİ OLURSA?)
Non-FictionKore hayranlarına gelsin :) Türk Kore karışımı hikayemiz :)