20.BÖLÜM(BENİ SANA GÖTÜR)
Kadın doğum uzmanı mı?Niye gelmişlerdi ki şimdi buraya?Aysu o kısacık anda düşünüyordu,Ji hoo'nun çok şüpheci olduğu kesindi ama anlamazdı hamile olduğunu ,yok yok anlamamıştır değil mi?Prensesin beyninde şimşekler çakmıştı adeta!Göz yaşları arabada durmasına karşın hepten akmaya başlamıştı şimdi.Çıkmayan sesini zorlayarak Ji hoo'yu kolundan çekti yalvarırcasına. ''Sana yemin ederim ki hiç kimsenin haberi olmadan doğuracağım,ölümüm pahasına da olsa giderim buralardan ne istersen yaparım yeter ki bebeğime dokunma,yalvarırım sana!'' Ji hoo'nun mimikleri donmuştu adeta.Prenses mimiklerini buzdolabına koymuştu.Ne dediğini zannediyor?Öldürmek mi? ''Gerçekten kendi çocuğumu aldıracağımı mı düşünüyor?''diyordu iç sesi Ji hoo'nun.Dış sesi ise,pardon dış sesi diye bir şey yoktu,çıkmıyordu sesi.Hiçbir şey demeden prensesi odaya götürdü. ''Dostum hoş geldin''diye karşılamıştı biri,doktor heralde buydu.Kendine engel olamıyordu prenses.Nasıl aşık olmuştu bu adama?Ne kadar çabuk unutmuştu,o kendinden başka kimseyi sevmediğini,ağlıyordu prenses..bir yandan da dinliyordu. ''Hoş bulduk Jek,sana anlattığım gibi bize yardımcı olursan sevinirim''Pörtlemiş gözlerle Ji hoo'ya bakıyordum.Niye dinlememişti ki arabada konuştuklarını,lanet olasıca davetiye bütün aklımı başımdan aldı,dinleseydim belki kaçabilirdi. ''Prenses şuraya uzanın lütfen''yalvarırcasına baksam da Ji hoo Kararlıydı,elimi tutup ''uzan'' demişti sadece. Allah'ım bu nasıl bir sınav?son kez elimi karnıma götürdüm,istemeyerekte olsa uzanmıştım.Başımı pencere tarafına çevirdim,ellerimi pis ellerinden de kurtarsam tam olacaktı.Şu anda beynim kalbime 'nefret' okları yolluyordu.
Bu adam ne yapıyor böyle?bayıltmadan mı kesecek?canımın yanması umurumda bile değil ama gözlerim katlanamaz bu katliama. O da ne öyle?bu bir ultrasyon aletiydi.Okuduğu sağlık meslek lisesine milyonlarca kez küfürler savuruyordu prenses.Böyle bir şey mi vardı? Kürtaj öncesi kontrol... Belki insafa gelirdi dayanamazdı değil mi? Soğuk cihaz prensesin karnında gezerken çiftin gözleri ekrandaydı,mini minnacık bir canavar görüyordular...buna hangi cani kıyabilirdi ki?Prens nasıl hamile olduğunu anladıysa,prenseste bir o kadar anlayamamıştı prensin nasıl anladığını. ''12 haftalık,şimdilik gayet sağlıklı görünüyor'' ve de sizde sağlığının içine...derken prenses,Ji hoo; ''Cinsiyeti belli mi?''ah şapşal oğlan bana sorsana,4 aylık öncesi belli olmaz. ''Hayır en eken 4 aylıkken belli oluyor Ji hoo.''gülümseyerek genç baba adayı arkadaşına bakıyordu Ji hoo.'' ''Ben sizi yalnız bırakayım dostum,sonra görüşürüz.'' ''Aa Jek bir saniye,bu haliyle çağa binebilir mi?'' ''Şimdilik bir sıkıntı görünmüyor yani sakıncası yok,yalnız bebeği garantiye almak için dönüş zamanını iyi ayarlayın.'' ''Ne zamana kadar kalabiliriz?'' ''4 aylık en iyisi yukarıya geçmesin.'' Başım evet hayır oynar gibi bir doktora bir Ji hoo'ya çeviriyordum.Neyden bahsediyordular bunlar?Kontrol..uçak??Ne yani almayacaklar mı bebeği mi?Doktor ç62tan dışarı çıkmıştı,Ji hoo şaşkın karısına baktı, ''Geçekten onu aldıracağımı mı düşündün?Unutuyorsun galiba benimde çocuğum o,babasıyım nasıl kıyarım?''Aptal Aysu tam bir trajedi yazmıştı kafası. ''Uçak''dedi şaşkınca. ''Türkiye'ye gidiyoruz,davetiye yollamışlar madem gitmemek ayıp olur.'' ''İstemiyorum.'' ''Utanması gereken sen değilsin Aysu.'' Kollarını sımsıkı prense dolamıştı Aysu.Boğabilirdi onu,oda boğulabilirdi aynı zamanda mutluluktan gözleri gülümseyerek ağlıyordu artık ''Seni seviyorum''demişti kısık sesiyle Aysu.Kollarını ayıran prens,prensesin yanaklarını avuçlayıp; ''Beni sana götür prenses''demişti. -SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYA AŞKI(TÜRK KIZI KORE PRENSESİ OLURSA?)
SaggisticaKore hayranlarına gelsin :) Türk Kore karışımı hikayemiz :)