29.BÖLÜM(SEN ÖLDÜRDÜN!)

145 8 4
                                    

29.BÖLÜM(SEN ÖLDÜRDÜN!)

Prensesin sevmediği şatoya geleli iki hafta olmuştu,nihayet o ucube hastaneden çıkmışlardı.Aysu'ya göre artık hastaneden bin katlı iydi şatoları.Prensin ise yaraları iyileşmiş-çok şükür-şaka yapacak kadar kendine gelmişti.Prenses düzenli beslenmeye başlamış 6buçuk ayına gelmişti(şimdi diyeceksiniz ne arara o kadar büyünü unutmayın ki medyaya her zaman gerçek denilmez güvenlikleri için Türkiye de daha küçük dediler)Hep kocasını beklemişti prenses,düzenli yemek yemek için,uyumak için,gezmek için ve bebeklerinin cinsiyetini öğrenmek için! ''Ji hoo biraz daha toparlasın'' diyordu iç sesi. Kralla kraliçe Allah versin ortalıkta yoktular zaten''Neredeydiler''bile demiyordu prenses.''Cehennemin dibinde''kötü olan sesi meleklerine ters cevabı vermişti bile. Bir insanın evladın dan daha iyi,daha önemli ne olabilir ki?Devlet elbette mühimdi ama evlat?''Gerekir ise prensesliğimden,canımdan bile vazgeçerim evladım için!''prensesin düşüncesi buydu.Türklerin en büyük serveti evlatlarıydı,prensesinde. Ya büyükanne?İlk bir ay kendisiyle beraber hastanedeydi,nereye gitmişti ki?İşle uğraşmazdı,seyahata da gitmezdi.Demek ki ortada daha mühim bir şey vardı.Yoksa büyükanne torununu asla bırakmazdı adı gibi emindi prenses. ... ''Dışarı çıkalım mı?''anlaşılan prens sıkılmışa benziyordu. ''Dışarı?''tek kaş hareketiyle beraber ne kadar uzağa gitmek istediğini ölçüyordu prenses. ''Amazon ormanlarına olabilir''espiri kabiliyeti de yerine gelmişti anlaşılan. ''Bahçeye nere olur?''iki elini yana açmış dudaklarını bükmüştü Ji hoo. ... Her zaman ki ağacının altına gelmişti Aysu,gül bahçesinin oradaydılar,omuz omuza verip ağacın gölgesinde oturmuşlardı.Aysu bütün iyi haberlerine kötü haberlerine bu ağacın gölgesinde almıştı...ve haber oku kötü günündeydi! Hayat anlaşılan acının büyüğünü yaşatmadan bırakmayacaktı Aysu'nun peşini. ... Bize yaklaşan büyükannenin hizmetkarına benziyordu,evet oydu.Neydi bu telaşı?Yaklaştıkça kararsız yüzü,korkmuş ifadesi artıyordu. ''Ne var Jeak''demişti prens. ''Efendim...büyükanne''derin bir nefes aldı''Büyükanne yoğum bakımda'' ** Koskoca İki ay! vay be iki ay bitti ama yine kaç iki ay var Allah bilir!''diye düşünüyordu prenses.7Demek büyükanne bu yüzden hastaneye gelmemişti,kendini suçlu hissediyordu Aysu.Niye hiç ilgilenmemişti ki büyükannesiyle?Anlamalıydı bir sıkıntı olduğunu böylemi öğrenmişti annesinden,büyüklere ilgiye ne olmuştu? Yine bir hastane köşesi...yine umutlu bir bekleyiş! ''Daha sana çok ihtiyacım var büyükanne ne olur tek etme beni,küçük torununu seveceğiz birlikte daha''Kendini çok suçlu hissediyordu Aysu.Niye hiç ilgilenmemişti?Bir aydır yoğum bakımdaydı da niye kimse haber vermemişti?Bu hayatta keşkeler olmasa hiç olmaz mı yani? Hayat ne kadar garip,iki gün önce Ji hoo'nun başında beklerken büyükanne teselli ediyordu şimdi ise Ji hoo. ''Biliyor musun Ji hoo,küçükken hep zengin olanın hayalini kurardım,çok paramın olmasını,para mutluluktu o zaman.Söylesene Ji hoo ne değişti? Para niye mutluluk vermiyor?Büyükanne niye uyanmıyor?Niye ha niye!!! ... İsyan hiçbir zaman sana yaramadı Aysu.Yazarın olarak sana tavsiye ediyorum sakın bundan sonra iyan etme!Çok kötü şeyler olacak yoksa çok...bunu gibi mesela, ''Hayır hayır olamaz!'' ''Yalan söylüyorsunuz ,inanmıyorum!Büyükanne...büyükanne''Prensesin çığlıkları tüm koridoru inletiyordu. Beyaz bez parçası önünden geçerken yıkılmıştı sanki. ''Bu nasıl bir hayat Allah'ım!yetmedi mi benim sınavım,bitmedi mi?Niye ben ne günah işledim ne suçum,ne kusurum oldu?Niye beni hiç güldürmedin...'' Ji hoo yerde feryat eden karısını göğsüne sıkıca bastırdı. ''Sakın!sakın bu senin suçun değil''prensesin yüzünü avuçlayarak''Sakın Aysu günaha girme isyan etme,ölüm bizim için''diyebildi Ji hoo kendini bile zor teselli ediyorken. ... Defalarca isyanı için prenses tövbe ederken,büyükanne kilisenin son yolculuğundaydı şimdi. ''Ölümü iyi oldu,bundan sonra kendini idare demezdi zaten''hışımla prenses arkasını dönerken kraliçeyle karşılaştı.Bu sözü o mu demişti?Bu nasıl pişkinlikti böyle?İki ay ortalıklarda olmayıp kendi oğluna bile kaynanası koşmuşken şimdide dediği lafa bakın hanımefendinin,artık bu kadarı fazlaydı tak etmişti prensese. ''Sen öldürdün''kraliçeye dönmüş sert sert bakıyordu ağlarken. ''Ne? Ne diyorsun sen'' ''Onu sen öldürdün.Hiçbir zaman sevmedin büyükanneyi,hep hor gördün hep aşağıladın.Sen zevkini ve sefanı sürerken o baktı oğluna!Hiç merak ettin mi acaba oğlum nasıldı diye?Hiç aradın mı!Sen hain planlar içindeyken hep o tuttu elimden,bir gün siz yüzüme gülmezken o ilgilendi benimle,senin o suratsız haline hep o idare etti şimdide iyi ki öldü diyorsun bu kadar zor muydu ona bakmak ha!Sen iğrenç bir yaratıksın kraliçe!Nefret ediyorum senden.''herkes cenazeyi unutup ikiliyi izliyordu çoğu su prensesi onaylamışa benziyordu,nefret okları bu defa kraliçeye yönelmişti. *** Hışımla kolunu sıkıca saran prensle beraber kilisenin bahçesine çıktılar. ''Sen ne yaptığını zannediyorsun,Aysu kendine gel o benim annem iyide olsa kötüde olsa annem.''' ''Büyükanne de benim annemdi,siz oda iyi davrandınız mı?Yeter artık doldum Ji hoo Anlıyor musun doldum!''çıtını bile çıkarmadı Ji hoo,ne diyebilirdi ki... ... Ant olsun ki bu rezilliğini sana önetmezsem prenses bozuntusu bana da kraliçe demesinler!Sen kim oluyorsun da herkesin içinde beni azarlamaya kalkışıyorsun seni nasıl bir bela bekliyor gör bak yavaş yavaş tadını çıkara çıkara ödeteceğim sana gör bak!Göreceksin! Nasıl olsa tüm deliller benden yana Ji hoo'nun zarfı bile! -SON-

DÜNYA AŞKI(TÜRK KIZI KORE PRENSESİ OLURSA?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin