Lütfen oy vermeyi unutmayın uğur böceklerim 🪬
"Sokakta gördüğün her hayvanı elleyip sevmek zorunda mısın gerçekten Akşın? Ne idüğü belli değil allah bilir hangi fareyi yedi, hangi çöpü karıştırdı bırak şu pireli nankörleri." Diyerek koluma çimdik atan Firdevs'e dişlerimi gıcırdatarak ona onu öldürecekmiş gibi baktım ve mesajımı gayet net olarak algılamış olacak ki "ne bok yiyorsan ye kızım ben dondurmamla meşgul olacağım." dedi ve bulunduğumuz parktaki çardağa giderek beni elimin altında mırlayan mahallemizin kedilerinden biri olan dumanla baş başa bıraktı. Dumanın ismini annesi tarafından doğurulup sahipsiz bırakıldıktan sonra bir çöp kenarının yanında bulduğum gün ben koymuştum. Acemi cadı sevgim ve duman'a olan aşkımdan ötürü koydum ismini, yoksa rengiyle bir alakası yok kendisi aksine sarı bir tekir kedi.
Ah! Siktir "duman! Göbeğini sevdirmek istemiyorduysan hırlayabilirdin tırmık atman çok uygunsuz ve ayıptı bu gün cezalısın yaş mama yok." Diyerek işaret parmağımla onu azarladım diğer türlü başıma çıkabiliyor. Annem zaten huzursuz üzerimde kedi tüyü taşıdığım için, birde cırmıkları görürse canıma okur.
Hatasını anlamış olmalı ki bacaklarıma sürtünmeye başladı, gülerek mamasını kabına koydum ve Firdevsin yanına çardağa doğru yürümeye başladım."Sonunda gerçek ve has dostunun ben olduğumu anladın, az önceki halin için özür dilemeye geldin biliyorum." Dedi ve kahkaha atmaya başladı onun bu haline bende güldüm ve kafamı iki yana sallamaya başladım.
Firdevs ve ben 23 yıllık dostuz, aynı mahallede yaşayan iki aile dostunun kızları olarak dünyaya geldik ben 21 aralık, o ise 20 aralık 1999 doğumluyuz. O evin 3. Ve en küçük kızı, ben ise evimizin"abimden" sonra ki 2. Ve son çocuğuyum. Ankara cebeci begonya sokakta geçirdim hayatımın hemen hemen bütün bölümünü, yazın yazlığa gittiğimiz zamanları saymazsak Firdevs ile aynı annenin karnından çıkmış gibi her allahın günü beraberdik tabii üniversiteye kadar bu böyleydi sonra o mimar olmak için İstanbul'a gitti ve beni makus talihim ve Ankara'm ile yalnız bıraktı.
O İstanbul'dayken bende Ankara'da İngiliz dili ve edebiyatı bölümünü okudum ve şu an bir yayın evinde orta halli çevirmenlik yapıyorum, Firdevs ise aile şirketlerinde işe başladı.
Firdevsin babası Ankara'nın en çok tanınan inşaat mühendisi ve kendisinin dedesinin dedesinin bilmem kaç kuşak önceden kurduğu bir inşaat firmaları var, Mesut amca Firdevs dahil İnci abla ve Süheyla ablayı da şirkette çalışmak için ikna etti. İnci abla şirketin avukatı, Süheyla abla babası gibi inşaat mühendisi Firdevsi zaten anlatmaya gerek yok."Koskoca kız oldun hala şebeklik peşindesin Firdo, kediyle de kendini kıyaslamazsın be" dedim ve kafasına hafifçe vurdum. Gözlerini büyütüp doldurdu ve "inanamıyorum Akşın! Bana sakın o pire torbasının senin için benden daha değerli olduğunu söyleme, şimdi tam şu anda burda çığlık atarım ve o çığlık tablosundaki gibi görüneceğime seni garanti ederim." Dedi ellerini havaya kaldırarak.
"Böyle bir şey söylemeyeceğim, seçim yapamayacağımı bilmelisin." Dedim ve güldüm bu onu daha çok sinirlendirdi tam ağzını açıp çığlık atacaktı ki kulaklarımı kapattım ama beklenen çığlık gelmedi çünkü Firdevsin sevgilisi Furkan, beni sevgilisinin çığlığından kurtardı ona ne kadar gıcık olsamda bir teşekkürü borç bildim."Sevgilim seni çok özledim" dedi ve Firdevse kocaman sarılıp yanağına kocaman bir öpücük bıraktı. Ondan her ne kadar hiç hazzetmesem de arkadaşımı çocukluktan beri çok sevdiğini bildiğim için tolerans gösteriyorum diyebilirim.
"Sanada merhaba turşu surat." Diye selam verdi bana, böyle seslenmesinin sebebi onu görünce yüzümün otomatik olarak buruşması olabilir.
"Ama sana güle güle pilav boy, sizi böyle mıç mıç görünce gastritim azıyor." Diyerek oturduğum banktan kalktım Furkan ona bu şekilde seslenmeme sinir oluyor hatta yüzü kıpkırmızı oluyor, hikayesi de şöyle, bu Furkan daha biz küçükken buraya taşınmışlardı ailesi Türkiye'nin sayılı zengin ailelerindendi ama iflas etmişlerdi buna rağmen bizim mahalleye taşınmışlardı. Buna rağmen dememin sebebi bizim mahalleninde üst düzey olmasından dolayı. Neyse bu çocuk geldi sarışın mavi gözlü tipik zengin bebesiydi, tabii herkes büyüyünce ne canlar yakacağından, iflas etmeseydiler play boylardan olacağından bahseder dururlardı, sarışın erkeği annesi sevsin ama Furkan benim tipim olmasada gerçekten dışarıda ilgi çeken bir yakışıklılığa sahip. Gel zaman git zaman bu mahalleye yeni alışırken nohutlu tavuklu pilavı ilk defa denemiş, tadını çok sevincede 2-3 tabak yemişte yemiş. Sonrada bizimle beraber yakartop oynamaya başlayınca olanlar oluyor ve mahallenin gözde güzellerinden Tuğçe'nin üzerine midesindeki tüm pilavı kusuveriyor. Bende o zaman bu zamandır pilav boy diyorum, her söylediğimde anısını yad ediyor herhalde. Her şey karşılıklı tabii ki bulaşmazsa bulaşmam kafasındayım hep.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT | MAHALLE KURGUSU
General FictionHerkesin bir yarası ve yarasının bir adı vardır; Benim yaramın adı da Atlas Seğmen. Ona yaralandığımda henüz 17 yaşındaydım, o beni vurduğundaysa 24'e merdiven dayamıştım. Artık başkasının olacak bir adamı sevmemeliyim diye kendime söz vermiştim am...