Lütfen yıldıza basmayı ve satır aralarında yorum yapmayı unutmayın 🪬💞
Saatin bir hayli geç olmasıyla mahalle pikniğimiz artık dağılmaya başlamıştı. Bizde toparlanıyorduk, tüm eşyaları arabaya taşıdıktan sonra kalan bir şey var mı diye masaya döndüğümde Birce'nin Atlas'ı öptüğünü gördüm hemde herkesin içinde. Etrafımıza baktığımda kimsenin farketmediğini görünce ne zaman içime çektiğimi bilmediğim derin nefesi koyverdim ama bu sorada kalbime kıymıklar batmıştı. Çok müşkül durumdaydım, canım çok yanıyordu yine de içim kan ağlasada dışarıya gülümsemeyi öğrenmiştim.
Eğer o mutluysa onun mutluluğuyla bende mutlu olmalıydım. Aslında gerçekten mutlu olabilirdim eğer Birce'nin yanında içten gülümsediğini, aşkla baktığını, sürekli iltifat ettiğini görebildeydim. Evet aşk bunlardan ibaret değil, sevgisini gösteremiyor olabilir falan diye düşünecek olursak ben bunlara kesinlikle inanmıyorum, birbirini seven herhangi iki insan gerçekten birbirlerine aşıksa bakışları, hal ve hareketleri, söylemleriyle ister istemez bellli eder. Diğer türlüsü ya mantık birlikteliğidir ya da sadece hoşlantı. Aptal değilim Atlas'ın Birce'ye aşık olmadığının farkındayım, geriye bu iki ihtimal kalıyor bu ihtimalleri düşününce her ne kadar 1 saniyeliğine rahatlasamda günün sonunda beraber oldukları, Birce'nin rahatça sevdiğim adamı öpüp koklayıp, elini tutup, sarıldığı aklıma gelince delirecekmiş gibi hissediyorum.
Benim sevgim o'na ait diye o'nunda bana ait olacağını sanmam ne acı.
Daha fazla düşünmeden etrafı kontrol ettim ve onlara bakmayı sürdürmeden çantamı omzuma asıp, herkesle vedalaştıktan sonra direkt arabaya geçtim.
Sırtımı koltuğa yaslamamla gözlerimin kapanması bir olmuştu. Bugün benim için hem mental hemde fiziksel olarak çok yorucu olmuştu, hangi bir şeyle mücadele etmem gerektiğini kesinlikle bilmiyordum. Yetişkin olunca herkes sizden hayatınızdaki sorunları çözüp halletmenizi bekliyor ama nasıl yapacağımızı kesinlikle öğretmiyorlar.Bizimkilerde arabaya bindiğinde abim sürücü koltuğuna geçti ve kontağı çalıştırıp piknik alanından çıkmaya başladık. Dikiz aynasından göz göze geldiğimizde onun gözlerinde ateş çıkaran bir bakış varken benim yüzümde ki muzip sırıtmayı görünce daha çok sinirlenip gaza abanmasıyla annemden azar işitmesi bir olduğunda onun bu haline kısık sesli bir kahkaha attığımda sana eve gidince sorarım bakışı atıp yola devam etti.
İnci abla ile olan piknik alanındaki yakınlaşması aklıma gelince öğürme isteği gelse de birlikteliklerine çok sevinmiştim, eve gidince kesinlikle daha detaylı konuşmamız gerekiyordu abimle. Umarım o zamana kadar siniri geçerdi.
Arabanın durduğunu hissedip gözümü araladığımda mahalleye çoktan girdiğimizi ve evimizin araç yolunda olduğumuzu gördüğümde toparlanıp kapıyı açtığımda aynı anda bedenime vuran soğuk hava dalgasıyla titredim. Ankara'ya Sonbaharın geldiği akşam soğuklarından belli oluyordu ama sorun değildi severdik. Arabanın bagajından bir kaç eşya aldıktan sonra anahtarla kapıda cebelleşen babamı görünce kıkırdadım, onu kolundan sağa çekip anahtarı elinden aldım. Bir pilot hastalığımıydı bilmiyorum ama gözleri bozulmuştu bu yüzden karanlıkta hiç göremiyordu buna rağmen neden kapıyı açmaya çalışıyordu anlam veremedim. Kapıyı açmamla yere koyduğum ıvır zıvırları alıp mutfağa bıraktıktan sonra hemen odama çıktım.
Odamın camı açık kaldığı için içerideki ısı bir hayli düşmüştü bu yüzden hemen pencereleri kapatıp keten görünümlü olan perdemi çektim. Üzerimdeki kıyafetlerimi bir hışımla çıkarıp kirli sepetine attıktan sonra bornozumu giydim ardından makyajımı silip takılarımı çıkarıp yerlerine koydum. Dolabımdan gerekli iç çamaşırı ve yatak pijamalarımı aldıktan sonrada sıcak bir duşa attım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT | MAHALLE KURGUSU
General FictionHerkesin bir yarası ve yarasının bir adı vardır; Benim yaramın adı da Atlas Seğmen. Ona yaralandığımda henüz 17 yaşındaydım, o beni vurduğundaysa 24'e merdiven dayamıştım. Artık başkasının olacak bir adamı sevmemeliyim diye kendime söz vermiştim am...