Lütfen oy vermeği ve yorum yaparak hikayeme destek olmayı unutmayın 🪬🫶🏻
Zil çaldı, sanırım Atlas anahtarını evde unutmuştu, bu karşılaşmaya hala hazır değildim keşke şu an ruhum astral seyahatte olsaydı da bu karşılaşmaya katlanmak zorunda kalmadaydım.
Esra lavaboya gittiği için kapıyı benim açmamı söylediler. Ger çek ten lanet olsundu.!
Bahçe kapısından içeri girdim zaten direkt oturma salonuna açılıyordu ve oradanda hole geçiyordunuz ama ayaklarım sürekli geri geri gidiyordu. Tam şu anda Betüş perinin çıkıp sonsuza kadar zamanı durdurmasını isterdim, her neyse bu olayı dramatize etmeyeceğim. Sadece hoşgeldiniz diyeceğim ve arkamı dönüp bahçeye çıkacağım evet evet yapabilirim, ben çok güçlüyüm. Birce'ye laf atmayacağım konusunda söz vermiyorum asla.
Dış kapının önüne geldiğimde titreyen ellerimi kapının koluna koydum, onları yan yana görecek olmak midemi bulandırıyordu ama nafileydi.
Kapıyı yavaşça açtım ardına kadar; en önde Atlas vardı arkasında ise Babası Kemal amca ile kol kola girmiş Birce vardı. Hiç değişmemişti onu görmemin üzerinden geçen 1 yılda, üzerinde yeşil parlak kumaşlı diz kapaklarına kadar gelen ortasından yanlamasına yırtmaçlı ince askılı bir elbise ve ona eşlik eden gold renkli bilekten bağlamalı bir topuklu ayakkabı vardı, kahverengi saçlarını bukleli bir şekilde topuz yapmıştı, iki büyük halka küpe ve sonsuzluk işaretli bir kolye takmıştı. Yüzünde ağır bir makyaj vardı, kıpkırmızı bir ruj sürmüştü çıkık elmacık kemiklerini daha da belirginleştirmişti ve büyük gözlerini koyu tonlarla daha da büyütmüştü. Güzeldi, gerçekten güzeldi yiğidi öldür hakkını yeme demişler ama keşke içide dışı kadar güzel olsaydı. Maalesef onun kalbi katran bağlamıştı.
Eğer beni arasaydı bu aldığım birliktelik haberinden sonra, bir şekilde yatışabilirdim. Atlas ona aşık olmuş olabilirdi, onun yüz vermemesine rağmen çok ısrar etmiş olabilirdi, sonra bu ısrarlara dayanamayıp Atlas'tan etkilenmiş olabilirdi. Hepsini kabul edebilirdim, çok üzülürdüm hatta kahrolurdum ama dayanabilirdim, kabullenebilirdim bana anlatsaydı güzel bir dille. Benimle konuşsaydı. Ama yapmadı. Beni resmen yok saydı ve ihanet etti.
Yarım ağız bir şekilde, Kemal amcaya, Ümran teyzeye ve ismi lazım olmayana "Hoş geldiniz." Dediğimde Birce, "hoşbulduk tatlım, kapının önünden çekilsende içeri girsek." Dedi ve babasının kolundan çıkıp Atlas'ın koluna girdi ve bir anda bana omuz atıp içeri girdi. Ağzım açık bir şekilde bakakaldım bu hareketine. Birce böyle birisi değildi, ya o çok değişmişti ya da ben onun bu halini göremeyecek kadar kör olmuştum.
Anne babası onun bu haline alışkın olsa gerek beni görmezden gelerek içeri girdiler ve bahçeye çıktılar.
Lavaboya elimi yüzümü yıkamaya girdim işim bittiğinde kapıyı açtığımda karşımda Birce vardı.Elini koluma koydu ve bir mengene gibi sıkarak beni bir odaya çekti. Kolumu ondan kurtardığımda karşıma geçti ve kollarını göğüsünün üzerinde birleştirip tek ayağıyla ritim tutmaya başladı. Neyin kafasını yaşıyordu, sanki suçlu olan benmişim gibi davranıyordu, aptal mıydı bu kız? Dayak mı yemek istiyordu yoksa sadece ölümüne mi susamıştı?
Dişlerimi sıktım, sinirden çenem ve gözlerim eş zamanlı seğriyordu "Ne yaptığını sanıyorsun, Birce." Dediğimde sinirlendiğimi belli eden sesimi duyduğunda derince yutkundu önceki kararlılığı bir balyoz darbesi almıştı ama çabuk toparladı ve kollarını çözüp sağ elinin işaret parmağını bana doğru sallayarak konuşmaya başladı "Atlas'tan uzak duracaksın! Seni onun bir metre yakınında bile görmeyeceğim yoksa her şeyi ona anlatırım. Duydun mu beni? Bunu yaparım, seni bitiririm Akşın. Bir daha onun adını bile ağzına almayacaksın! O benim." Dediğinde ona nasıl bir bakış attım bilmiyorum ama geri geri gitmeye başladı, sırtı duvara yaslandığında onu kendimle duvar arasında sıkıştırdım ve sert bir tokat attım suratına. Bu hareketimle şoka uğramıştı çünkü ben şiddetten nefret eden bir insandım, yastığın tozunu almak için bile vuramazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT | MAHALLE KURGUSU
General FictionHerkesin bir yarası ve yarasının bir adı vardır; Benim yaramın adı da Atlas Seğmen. Ona yaralandığımda henüz 17 yaşındaydım, o beni vurduğundaysa 24'e merdiven dayamıştım. Artık başkasının olacak bir adamı sevmemeliyim diye kendime söz vermiştim am...