Lütfen oy vermeyi ve hikayeme destek olmak için yorum yapmayı unutmayın aşklarım sizi seviyorum 💖🪬
1 hafta sonra
"Akşın! Kime diyorum, uyan artık." Diye 1 saattir bağıran annemin canına tak etmiş olsa gerek şu an merdivenlerden çıkan ayaklarının gürültüsü geliyordu yarı açık bilinçli uykumun arasında.
Büyük bir gümbürtüyle kapım açıldı ve bir anda irkilerek uyandım bir gözüm açık bir şekilde iki elimi kaldırıp anneme doğru "tamam tamam uyandım kadın. Ne bu acelen sabahın köründe." Diye sordum ama sabahın körü olmadığına adımın Akşın olduğu kadar eminim.
Annem sinirden kıpkırmızı kesildi ve "sabahın körü mü? Sabahın körü ha." Diyip kalçama bir şaplak attı ve sizi temin ederim eli çok ağırdır. "Ahh! Anne napıyorsun ya şeytan mı taşlıyorsun? Beş parmağının izi çıktı resmen ya." Diyerek ağlamaklı sesle kalçamı ovdum.
"Saat öğlen 1 oldu Akşın kalk artık, odan leş gibi olmuş şu kahve bardaklarına bak, şu gardırobunun haline bak. Çarşafların kaç günlük oldu? Çık artık şu mağarandan. Bir bak eve insanlar var mı, kimlerle birlikte yaşıyorsun allahını peygamberini seversen yavrum." Diyerek elleriyle odamın halini gösterip kollarını iki yanına indirdi üzgün bir suratla.
Annemi üzmekten nefret ediyorum ama elimden gerçekten bir şey gelmiyordu. 1 hafta olmuştu o gideli ve ben onun fotoğraflarına bakmayalı evet bunu gerçekten yapmıştım dün geceye kadar. Dün gece sabaha kadar ağlayarak Atlas'ın instagram hesabında gezinmiştim. Aslında 1 haftadır odamdan çıkmamamın sebebi kendimi işe vermiş olmamdı. Atlas'ı ve ismi lazım olmayanı düşünmemek için kitabın çevirisine vermiştim kendimi ve aslında bakarsanız bayağı bir yol katetmiştim. Atlas'ı düşünmemek pek mümkün değildi ama çünkü bilin bakalım kitabın konusu neydi? Evet tahminleri alalım ve hayır yanılmadınız 'Kadının aşık olduğu adam gittiği savaşın ardından döndüğünde kucağında bir çocuk ve yanında bir eşle geliyordu.' Lanet olsun evren bunu bana yapmak zorunda mıydın gerçekten?
Her neyse adamı Atlas, eşini Birce ve platonik takılan hanımefendiyide ben olarak hayal ettiğimi söyleyecek olursam eğer, evet çocuklarını düşünüp düşünüp kendime acı çektirdiğimi kabul etmek zorundayım.
İçime çektiğim nefesi sesli bir şekilde koyverdim ve annemin hüzünlü gözlerine bakarak "Anne, kitap için çalıştığımı biliyorsun. Bir çeviriye başladığımda hep böyleyim, seni rahatsız eden nedir tam olarak?" Dedim sakince.
Annemde "biliyorum kızım ama bu şekilde olmaz. Kalk artık, kimse sadece gün boyu çalışmıyor. Sosyal hayatın getirilerinide yerine getirmelisin. Hem bugün Atlas abin ve Birce kız geliyormuş, Simge teyzen yardıma çağırdı akşam yemeği hazırlamak için. Bizde davetliyiz yemeğe." Dediğinde annemin ne zaman kalbime doğrultmuş olduğu silahı ateşlediğini vurulduğumu hissedene kadar farkedemedim. İşte o noktada uykum tamamen açılmıştı.
Gözlerimi kaçırdım ve annemin az önceki sosyal hayat nutukunu çekmesine rağmen şansımı denemek açısından karnımı tutarak "anne, ben gelmesem olmaz mı? Kendimi pek iyi hissetmiyorum, regl oluyorum." Dedim aslında yalan sayılmazdı lekelenme vardı ama şu an iyi olduğum için annem inanmayacaktı. "Yemezler canım, tekrar şiddet görmek istemiyorsan hemen odanı toplayıp duş alıyorsun ve en güzel kıyafetlerini giyiyorsun." Dedi annem muzip bir sesle, neden olduğunu anlamadım ama vardı bir bit yeniği.
İşe kirli bardak ve tabakları aşağı indirip makineye koymakla başladım, ardından tekrar odama çıktım. Perde ve camları açıp içeri biraz ışık ve hava girmesini sağladıktan sonra çarşaflarımı değiştirdim.
Not aldığım ve sonra buruşturup masamın üzerine bıraktığım kağıtları çöpe atıp addından masamı toplayım toz aldıktan sonra odamı süpürüp sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT | MAHALLE KURGUSU
General FictionHerkesin bir yarası ve yarasının bir adı vardır; Benim yaramın adı da Atlas Seğmen. Ona yaralandığımda henüz 17 yaşındaydım, o beni vurduğundaysa 24'e merdiven dayamıştım. Artık başkasının olacak bir adamı sevmemeliyim diye kendime söz vermiştim am...