❄️KAYBOLAN MÜHÜR

26K 2.9K 1K
                                    


Üniversite işlerini hallettiğim için bölüm biraz geç geldi kusura bakmayın neler olduğunu unutanlar hatırlamak amaçlı bir önceki bölümü okuyup sonra bu bölümü okusalar daha iyi olur.

Oy sınırı: 2200

▏₰ Alysa

Gideon'un göğsüne sığınmış bir şekilde gökyüzündeki yıldızları izlerken onun sıcaklığıyla sarmalanmanın, onun kokusuyla içimin dolmasının ve varlığını o yokken bile yanımda hissetmenin benim için nasıl bir lütuf olduğunu anlatamıyordum. Sevgisiz büyütüldüğüm için bazen bu adamın aşkı yüzünden, bu adama olan aşkım yüzünden tökezliyordum. Hiç sevgi görmemiş bir çocuğa öyle bir aşk bahşetmişti ki... yanlış ilaçla tedavi edilmeye çalışıldığı için olduğundan daha beter hale gelen bir hastadan farksızdı durumum. Bu aşkın beni iyileştirmesini beklediğim için ondan vazgeçememiş ancak vazgeçemediğim için de harap olmuştum.

Benim yara aldığım kadar yara almıştı.

Bazen düşünüyordum da acaba hangisi daha çok acı vericiydi?

Doğduğun günden beri sevgisiz büyütülmek mi yoksa on yaşına kadar sana verilen sevginin bir anda senden çalınması mı? Sevginin yerinin nefretle doldurulması mı?

Aldığım nefesteki en ufak değişimden ruh halimi çıkaran adamın titreyen göz bebeklerimi görmesine mani olmak için gözlerimi yumdum. Belki teselli sayılmazdı ama en azından benim ailem beni öldürmeye çalışmamış ya da gözlerimin önünde intihar etmeye kalkışmamıştı.

Acımız denk olmasa da sevgimiz denkti.

Severek iyileştirecektik birbirimizi.

"Ne düşünüyorsun?"

Gözlerimi açmadan "Senin de hayallerin var mıydı Gideon?" diye sordum. Saatlerdir belimi saran kolu tüm ağırlığımı taşıyordu. Şimdiye dek kolunun uyuşması lazımdı buna rağmen herhangi bir rahatsızlık belirtisi göstermemişti. Karnımda duran eli sorumla birlikte harekete geçerek kıyafetimin üzerinden göbek deliğimin etrafında daireler çizmeye başladı. 

Benim aksime gözleri gökyüzündeydi.

Bu gece bütün yıldızlar bizim için semada belirmişti sanki.

"Var olduklarını bile unuttum." Kirpiklerimi araladım. Elalarımda bir kırılma meydana gelse de göğsüme oturan ağırlığı ona sezdirmedim. Birkaç kere üst üste yutkunduktan sonra "Biliyor musun bende hiç hayal kurmadım." dedim. Çünkü hayal kurmak için bir sebebim yoktu şimdiyse sen geldin. Peşine bir sürü hayal takarak hem de. Garip olansa... o hayallerin hepsinin bana ait olmasıydı.

Hepsi seninle alakalı şeylerdi.

"Savaştan sonra... birlikte hayal kuralım mı?" Duyduğum kelimeler ağzından zoraki dökülse de gözlerim sonuna kadar açıldı. Gideon içinde yaşadığı hisleri kelimelere aktarmakta acemiydi. Nedense söylerse biri ondan bu mutluluğu alacakmış gibi davranıyordu o yüzden içinde yaşamayı tercih ediyordu. İşittiklerimin heyecanıyla yattığım göğsünden hızla kalkıp üstüne çıktım. Karnına oturarak ellerimi göğsüne yaslayıp yüzüne eğildim.

"Söz verdin bak!" Bozuk kalbimin ritimleri hızlanarak göğsüme vururken Gideon ilk bir şaşkınlık yaşamış sonra gülmeye başlamıştı. Güldüğü için gümüşleri kısılmıştı... ahh ne harika bir manzaraydı bu böyle? Kara kurt bana gülmeye devam ederken hafif bir meltem eserek saçlarımı dalgalandırmaya başladı. Bunu gördüğünde güldüğünde beliren beyaz dişleri minik bir tebessümün arkasına saklanmıştı.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin