❄️MEZAR SOYGUNU -PART 2-

39.5K 3.6K 1.4K
                                    

Multimedia - (Reila'nın söylediği ninni) Bu şarkıyı her dinleyişimde ağlayasım geliyor :(

Bu arada annemi soranlar için teşekkür ederim :) bugün röntgene gitti ama kemik hala kaynamamış on gün daha istirahat da anlayacağınız.

▏₰ Yazar

Zaman sarkaç misali bir ileri, bir geri gidiyordu. 

Tik! Tak! Tik! Tak!

Saat yönünün aksine doğru kaymaya başlayan akrep ve yelkovan geçmişe uzanıyordu.

Kalbi göğsünün içinde pır pır ediyordu genç kızın. Yüreğinin sarsıntısını koşuyor olmasına değil de, tekrar onu görecek olmasına yoruyordu. Beklediğini bildiği mağaraya gitmek için karanlığın çökmesini beklemişti. Herkes uyumaya çekildiğinde o gizlice mutfağa girmiş ve içeriden yiyecek bir şeyler araklamıştı. Yaptığının yanlış olduğunu bilmesine rağmen kendine bir türlü hakim olamamıştı. 

Kış vaktiydi. Yoğun yağan kar sayesinde avların çoğu soğuktan donmamak için saklanıyor, nadiren dışarı çıkıyorlardı. Bir kısmı da mevsim boyunca uyuyacaktı. Aç olduğundan emindi. Kollarının arasına sıkıştırdığı bir parça ekmeği ve meyveleri iyice göğsüne bastırarak düşmelerini engelledi. Nöbetçileri atlatmak sandığından daha kolay olmuştu. Neredeyse bir aydır kaçış yolları denediğinden gözlerinden kaçan yerleri bulmakta ustalaşmıştı.

Gökyüzünden tane tane dökülen karı izledi. 

Bu gece her zamankinden daha çetin bir soğuk vardı. Öyle ki tenini ısırıp duran kuru hava sayesinde yanakları ve burnu kızarmıştı. Çıplak kalmış ağaçların dallarında biriken kar yığını yanlarından koşarak geçmesinden olsa gerek sallanıp yere dökülüyorlardı. Ayaklarının ezdiği zeminden çıkan katır kutur sesleri hoş bir tebessümle karşıladı. Nedense ona giden yolu bile seviyordu. 

Acele etmesi gerekti.

Tapınaktakiler yokluğunu fark ederse azar işitmekle kalmaz nereye gittiğini sorarlardı. Verecek bir cevabı olsa bile susacağını biliyordu. Kaldığı yeri açık ederse onu burada barındırmaz, öldürmeye kalkışırlardı. Sessiz kalması daha ağır ceza demekti. İçinden bir ses onu eve hapis edeceklerini, nereye gittiğini bulmak içinse çevreyi araştıracaklarını söylüyordu ve o hiç yanılmazdı. Eğer mağarayı bulacak olurlarsa neler olacağını düşünmek bile istemiyordu. Olasılıklar yalnızca tahminlerinden ibaretti. Çok daha beterinin yaşanacağını sezse de beyni o kadarını düşünmesine izin vermiyordu. En yakın arkadaşı bildiği Beyaz cadıya ufacık bir şey çıtlatmaya yeltendiğinde nasıl olumsuz konuştuğunu, vazgeçmesi gerektiğini, yaptığı şeyin delilik olduğunu söylediğini hatırladığında gülümsemesi de silinmişti.

Sırrını koruyacağını bildiğinden ifşa olmayacaklardı. Lakin kırılmadan edememişti işte.

Yanlış bir şey mi yapıyordu? yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu. O halde neden öyle sert bir tepki vermişti? Kalbi acıyla sıkıştı. Nedenini görmezden gelse de aslında arkadaşının endişesini anlıyordu. Herkes gibi o da sevdiği adamın kötü biri olduğunu kabul ediyordu. İlelebet görüşlerini değiştirmeyeceklerdi, zira bir kere yazgı ırkı yıkımın habercisi olarak damgalamıştı.

Hakkında ne bildiklerini sanıyorlardı? söylenen palavralar bir ihtimal doğru çıktı diyelim. Her birimi yıkımdı? Her birimi lanetliydi? Hayır. O değildi. Kim kötülerse kötülesin inanmayacaktı.

Üzerindeki beyaz kürke daha da sıkı sarılarak uğursuz muhakemeleri bir kenara attı. Kalın ipekten dikilmiş elbisesine takılmamak için dikkat etmesi gerekiyordu. Baştan aşağıya beyazlar içerisindeydi. Tapınakta farklı renkler kullanmalarına izin vermiyorlardı. Önemli değildi, beyazı severdi. Gözlerinin önüne gelen adamla iç çekti. Artık başka renkleri de seviyordu.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin