❄KANLI AY

57.6K 4.9K 2.5K
                                    

▏₰ Alysa

Apartmanın ana kapısının kilidini açmak için parmaklarımı düğmelerin üstünde gezdirdim birkaç defa. Düğmelerin sinir bozucu sesleri boş alanda yankılanırken düşünüyordum. Evim şehrin gürültüsünden uzak bir semtteydi. Aslına bakarsanız yaşadığım bölge daha çok zengin insanların alabileceği türden bir rezidans olduğundan çoğu insanın kaçarak -dinlenmek için- geldiği uzak kavramını gerçekten üzerinde taşıyan bir alandaydı. Öyle ki evimin manzarası sonunu göremediğim devasa bir ormana bakıyordu. Gece uyurken bazı zamanlar ormandan gelen vahşi hayvanların ulumalarını bile duyabiliyordum. Herhalde ormanda bir, iki çakal ve daha az tehlikeli olduğunu umduğum türler yaşıyordu. Apartmandaki birkaç ev sakininin avlanmak için bu ormana girdiğini biliyordum.

Tek başına araziye dikilmiş apartmanın buraya inşa edilmesinin bir başka sebebi de zaten o ormandı. Her biri özel bir şirketi yada fabrikayı yöneten bu kesimin hobi olarak hayvan avladıkları duyulmamış şey değildi. Nadiren de olsa ormandan omuzlarına astıkları tüfekle, ellerinde öldürdükleri hayvanın ganimetini tutarak çıkmalarına rastlamıştım. Pencereden bu manzarayı izlemek hoşlandığım bir durum değildi elbette. Hayvanlara yemek dışında zulmedilmesinden nefret ederdim. Çoğunun tek düşündüğü elde ettikleri hayvanı dondurduktan sonra bir köşeye koyup arkadaşlarına hava atmaktı.

Öldürmek bu kadar basit olmamalıydı. En azından benim için değildi.

Buradan nefret edeceğimi bile bile sevgili babam rızamı bile sormadan satın almıştı bu evi.

Yada benden ne kadar uzak olabilirlerse o kadar iyi olduklarını düşünmüşte olabilirlerdi bilemiyorum. Hem bu sayede bir taşla iki kuşta vurmuş oluyorlardı. Benden her şeyi çaldıkları gibi huzurumu da kaçırmışlardı.

Apartman otuz dairelikti. Her katta 2 konut bulunuyordu ve ben 14. katta oturuyordum.

Kilidin açıldığını duyuran ses düşüncelerimden başımı kaldırmamı sağladı. Kapıyı iterek içeri girdim. Apartmanın sağ köşesine katları tırmanan sarmal bir merdiven yapılmıştı. Eğer merdivenleri kullanmak istemiyorsanız asansörlerde bulunuyordu. Asansöre ulaşmak için uzun ve ferah koridoru aşmanız gerekiyordu. Yerler temizlenerek, cilalandıklarını gösterircesine parıldıyorlardı. Krem rengi duvarları aydınlatmak için tavana, aralarında bir metre olacak şekilde sırasıyla led florasan lambalardan takılmıştı. Lambalar çubuk şeklinde, genişlikleri ise otuz santim kadardı.

Kapıdan içeri girip birkaç adım attığımda tüm tüylerim diken diken olarak havalandı. Bomboş koridorda hızla gözlerimi gezdirerek beni rahatsız eden şeyi aradım ancak yılın bu aylarında olduğu gibi apartman sessizdi. Dediğim gibi daha çok dinlenmek yada bir kaçış yolu olarak gördükleri için evlerin sahipleri nadiren uğrarlardı. Buda demek oluyor ki apartmanda tam zamanlı kalan tek tük kişilerden biriydim.

İç çektim. Elimdeki poşeti sıkarak kendime kızdım. Dün ki olaylar yüzünden iyice paranoyaya bağlamıştım. En ufak sesle irkiliyor yada birinin beni izlediği hissiyatına kapılıyordum ancak ne kadar bakarsam bakayım hiçbir zaman o birini bulamıyordum. Her şeyin benim hayal gücüm olduğunu anlayınca da öfkelenmeden edemiyordum. Renginin ısrarlarına kulak asmayıp, asla o falcıya gitmemeliydim! söyledikleri beni rahatsız etmekle kalmamış, hayatımda sanki hiç sorun yokmuşçasına garip huylara da yönlendirmişti beni.

Koridoru geçtikten sonra yan yana dizilmiş asansörlerden birinin çağırma düğmesine basarak beklemeye başladım. Yandaki küçük kutunun üzerinde 10 sayısı yazıyordu. Ok işareti aşağıyı gösterirken kutudaki sayı gittikçe azalıyordu. Falcının ürkütücü palavralarından önce yalan söyleyemem bir an olsun onun doğru söylediğine inanmak istemiştim. Bu bana diğerleri gibi olmadığını kanıtlamaya çalıştığı için değil zira böyle bir niyeti olmadığını açıkça da söylemişti. Bunu nasıl açıklamam gerektiğini bilmiyorum sadece altıncı hissim ona güvenebileceğimi sezdirmişti bana ancak bu histe gelip geçici olmuştu.

KIŞ ÖPÜCÜĞÜ |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin