Deli gibi çalan kapı sesiyle yatağımdan kalkıp açmaya gittim. Karşımda oturduğum evin sahibi vardı, evet yine kiranın gecikmesi hakkında boş konuşmalar yapacaktı.
-Kira-
-Para elime geçtiği gibi ödeyeceğim. ~Petra
-Hep aynı şey.
-Hadi ama, sanki var da ben vermiyorum. ~Petra
Evet hepsini içkiye döküyorum.
-Son iki gün Petra, yoksa siktirip gidebilirsin.
-Halledicem halledicem. ~Petra
Kapıyı kapattıktan sonra mutfağa gidip kahve hazırlarken düşünmeye başladım, nasıl halledecektim? Tek çözüm para istemekti. Sonra geri öderdim. Ev telefonuna gidip numarayı tuşladıktan sonra aramaya başladım, çok geçmeden telefon açılmıştı.
-Alo, nasılsın anne? ~Petra
-Günlerdir aramıyorsun. ~July
-Haklısın, üzgünüm. Bir tutam borca batmış olabilirim. ~Petra
-Peki, ama bu son. ~July
Geçende öyle demişti.
-Anlaştık. ~Petra
Kapattıktan sonra gidip olan kahvemi alıp balkona geçtim. Yudumlarken yoldan geçen insanları izliyordum. Bugün çalışmayacağımdan neler yaparak vakit geçireceğimi düşünüyordum. Hayır hayır, bir dakika! Hastalanan iş arkadaşım yerine bugün onun röportajına ben gidecektim, tamamen aklımdan çıkmıştı. Hızla yerimden kalkıp odama gittim ve üzerime mini bir şort ve askılı bluz giydim. Saçımı ve makyajımı da yapıp ayakkabıyla çantayı seçtim. Hazır olduğumda kahvemin dibini içip evden çıktım. Yolda büyük adımlarla yürürken cep telefonum çalmaya başladı.
-Efendim? ~Petra
-Neredesin sen? ~Leo
-Biraz geç kalmış olabilirim, ama yakınlardayım giderken benide alsanız? ~Petra
-Nerede olduğunu söyle. ~Leo
Tarif ettikten bir süre sonra araba gelmişti. Röportaj yapacağımız stüdyoya doğru gidiyorduk.
-Biz kimle röportaj yapacağız? ~Petra
-Sen ciddi olamazsın. ~Leo
-Gayet ciddiyim. ~Petra
-Tokio Hotel, bunu bilmen gerekirdi. ~Leo
-Dün akşam yarı uyuklarken haber vermeselerdi bilirdim. ~Petra
Yanımda oturan arkadaş elindeki kağıtları verdiğinde soruları okuyarak az çok ezberlemeye çalıştım. Geldiğimizde arabadan indik ve içeri geçtim. Güzel bir odaya girdiğimizde Leo kulağıma eğildi.
-Lütfen her şeyi batırma, şirket olarak zaten zor durumdayız, seni kovarlar. ~Leo
-Ayıp ediyorsun. ~Petra
-Umarım. ~Leo
Aradan biraz zaman geçtiğinde yanımıza Tokio Hotel grubu geldi. Koltuklara geçtik, ben ortada, onlar ise ikişer ikişer yanıma oturmuştu. Yüzümüze tutulan kamerayla uyarı geldiğinde açılışı yaptım.
-Merhaba! Bugün Tokio Hotel ile karşınızdayız! Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? ~Petra
Mikrofonu sırayla sağdan sola tuttum.
-Ben Georg Listing. ~Georg
-Ben Bill Kaulitz. ~Bill
-Ben Gustav Schäfer. ~Gustav
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆𝑝𝑖𝑘𝑒𝑟 - 𝑇𝑜𝑚 𝐾𝑎𝑢𝑙𝑖𝑡𝑧
FanfictionBelki o gün buluşmasaydı gözlerimiz ikimizde yaşamazdık hiç birini. Ya da sırf bir kaç güzel an için değer miydi kötü geçen günlerimiz?