Herkes doyduğunda sofrayı topluyordum.
-Ben çıkıyorum. ~Tom
-Gidiyor musun? ~Petra
-Evet. ~Tom
Tepkisizce konuşuyordu hâlâ.
-Tom.. özür dilerim. ~Petra
-Ne için? ~Tom
Gözlerinin içine baktım. Her ne kadar soğuk ve kırgın da olsa yaklaşıp yanağıma küçük bir öpücük bıraktı, ardından kapıya ilerledi.
-Görüşürüz. ~Tom
-Görüşürüz. ~Petra
Ayakkabılarını giyip merdivenlerden inişini izledim. Ardından içeri gidip bulaşıkları makineye dizdim, annemlerle konuşmaya devam ettim.
Akşama kadar vakit öyle geçti işten bir kaç günlüğüne izin almayı denemiştim, neyse ki kabul ettiler. Esnemeye başladıklarında kalkıp odama gittim, sonuçta çekyatta yatıracak halim yoktu. Yatağım iki kişilik olduğundan alırdı onları. Çarşafları değiştirmem gerekiyordu, pek temiz gözükmüyorlar.. Kirliye atıp yenilerini serdikten sonra salona geri geldim.-Odamda yatabilirsiniz. ~Petra
-Yok sen yat rahat rahat. ~July
-Hayır ya. Uykunuz da geldi zaten yatabilirsiniz. ~Petra
İkna etmeyi başardığımda pijamalarını alıp odama gittiler, bense koltuklardan birini açıp örtü ve yastık koydum. Balkonda biraz dışarsını izlemekle ilgilendikten sonra yattım, baya gelmişti uykum. Tom'u düşünürken zor oluyordu ama uyumam, acaba çok mu kırılmıştı.. İyi de ben nasıl anlatsam bilmiyorum ki, kimseyle konuşmadığım bir konu. İlk defa birisini karşıma alıp söylemek garip geliyor.
Zor da olsa uyuyabilmiştim.Sonunda güne alınabilmiş bir uykuyla başlamak, bende uzun zamandır bunu istiyordum. Gerinerek kalktım koltuktan, biraz öylece karşımdaki duvara baktım. Kendime geldiğimde lavaboya ilerleyecektim, ayağımı sehapaya çarpmasaydım
-Ah! ~Petra
Bir de serçe parmağım! O sızlarken gözüme sehpanın üzerindeki kağıt takıldı, daha önce orada değildi. Uzanıp alime aldıktan sonra içindeki yazıyı okudum. "Babanın çıkan acil işi yüzünden gitmemiz gerekti üzgünüz. Seni seviyoruz!" Uyandırsaydınız bari.. Aylardır görmüyorken sonunda gelmişlerdi ve şimdi hemen gittiler mi yani? Ne sikten bir iş. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım, mutfakta su içtim. Yine Tom geldi aklıma, uyanmış mıydı acaba? Bilmiyorum, umarım evdedir. Malzemeleri çıkartıp kurabiye hamuru hazırlamaya başladım, fırına attıktan sonra odama gidip bir pantolon ve tshirt geçirdim üzerime. Saçlarımı tarayıp toka taktığımda geri mutfağa gittim, pişmişlerdi. Tezgahın üstüne çıkarttım, biraz soğumasını bekleyip aldığı kadar saklama kabına doldurdum. Çantama koyduktan sonra evden çıkıp yürümeye başladım. Tek bir sorun var, Tom'un evine hiç gitmedim. Telefonu çıkartıp Bill'i aradım.
-Alo? ~Bill
-Selam, nasılsın? ~Petra
-İyiyim sen? ~Bill
-Bende, şeyi soracaktım. Sizin ev neredeydi? ~Bill
-....... Sokağı, no:119 ~Bill
-Teşekkürler, hoşçakal. ~Petra
-Sende. ~Bill
Kapatıp cebime attım, tarif ettiği yere gidiyordum. Uzak olmadığından yaklaşık 5 dakikada evin önündeydim. Dışını incelerken zile bastım, kapının açılmasını bekliyordum. Sesi duyduğumda merdivenlerden çıktım, kapı da duran Tom'la bakıştık. Yeni uyanmış gibi bir hali vardı. Bir süre boş bakan gözleri sonrasında gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆𝑝𝑖𝑘𝑒𝑟 - 𝑇𝑜𝑚 𝐾𝑎𝑢𝑙𝑖𝑡𝑧
FanfictionBelki o gün buluşmasaydı gözlerimiz ikimizde yaşamazdık hiç birini. Ya da sırf bir kaç güzel an için değer miydi kötü geçen günlerimiz?