kisa oldu özür dilerim..
atmam icin birazcik zorbalik gordum
saka maka yorumlariniz cok mutlu edici TESEKKUR EDERİİİMMMTekrardan açıldı gözlerim, tavana bakıyordum. Düşündüm hafızamda yarım yamalak kalan anları. O neydi ya? Kabus muydu yoksa? Yanımda oturan adam aniden kalkıp bir şey saplamıştı boynuma, ne olduğunu bilmiyorum. Sonra uyuştuğunu hatırlıyorum bedenimin; kabus için fazla gerçekciydi ve hâlâ hissediyorum o uyuşukluğu, her yerim ağrıyor.
-Uyandın mı?
Başımı sola çevirdim yavaşça, ha?
-Tom...? ~Petra
Sesim bile zor çıkıyor.
-Evet Petra? ~Tom
-Ne oldu? ~Petra
-Ağır dozda ilaç. ~Tom
Onun ben de farkındayım..
-Neden? ~Petra
Cevap vermedi.
-Konuşsana. ~Petra
-Dinlen, salondayım. ~Tom
Yine kaçıyor, yine kaçıyor; buraya kadar geldi ve yine benden kaçıyor.
Odadan çıktığında baktım arkasından. Yatakta oturur pozisyona geldim, komidinin üzerinde duran suyu içtim. Yavaşça kalkıp yürümeye başladım, daha doğrusu çalıştım. HAREKET ETMEK NEDEN BU KADAR ZOR YA?!
Koridorda ilerledikten sonra salonun kapı eşiğinde durdum, durdum ve gördüğüm şeyle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.-Tom.. o ne? ~Petra
Yeri silmeyi bırakıp bana döndü, ardından devam etti. Yanına yaklaşıp daha yakından baktım. Kan, eminim, kokusundan belli oluyor zaten ev ceset gibi kokuyor. Hassiktir!
Sendeledim bir an, kaşlarım çatıldı.-Kimin kanı bu? ~Petra
Konuşmuyor, şaka gibi.
-Soru soruyorum. ~Petra
Zar zor çıkartıyordum sesimi, yüzüme bile bakmıyor.
-Cevap verir misin! ~Petra
Evimde birinin kanı var, kimin olduğunu bilmiyorum. Tom'un mu, başkasının mı? Bir şeyler yaşanıyor, bunlara alet oluyorum ama hiçbir şey hakkında bir fikrim dahi yok. Sinirlendiriyor.
Yer temizlendiğinde kalktı, viladayla beraber tuvalete ilerliyordu. Peşinden gittim, içeri girdiğinde tam konuşacağım sıra kapı kapandı suratıma. Bir de üzerine kilitleme sesi.-Tom çık şuradan! ~Petra
Kapıya vurdum.
-Çıksana! ~Petra
Daha sert vurdum, devam ettim.
-Çık dışarı! ~Petra
Açmamakta emindi, durdum ben de. Sakinleşmek için derin nefesler alırken başka bir ses sakinleştirdi beni, rahatlatmadı.
-Tom, ağlıyor musun? ~Petra
Sinire dair hiçbir şey kalmamıştı, hıçkırık sesleri duyuyorum. Off, hiçbir şeyi anlayamıyorum.
Alnımı yasladım kapıya, daha çok dinledim ağlama sesini. Sadece aylar önce, sevgili olduğumuz o gece gördüm gözünden bir damla aktığını. Bu işkence gibi! Berbat hissediyorum, içerde o haldeyken elimden bir şey gelemiyor mu cidden? İşkence gibi.-Hatırlıyor musun, benimle sarıldığında tüm kötü şeylerin yok olduğunu söylemiştin. Lütfen, aç kapıyı, söz veriyorum sesimi dahi çıkartmayacağım. Sadece sarılalım? ~Petra
Dolan gözlerimle bekliyordum. Kilidi açma sesi geldi, sonrasında da kapıyı. Şimdi karşımda duruyor. Belime sarılıp omzuma gömdü kafasını, bir elim sırtındayken diğer elimle saçlarını okşuyordum. Dakikalarca durdu öyle, göz yaşları tişörtümü ıslatıyordu. Başını kaldırmadan konuştu.
-Özür dilerim Petra. ~Tom
Ne için? Birkaç saniye bekledim.
-Eğer bendense özür dilemen bir şey varmış gibi hissetmiyorum. ~Petra
-Var. ~Tom
-Ama sana hiçbir şey için kızgın veya kırgın değilim. ~Petra
-Kızdın, kırıldın da. ~Tom
-Hayır Tom. ~Petra
-İsteyerek yapmadım. ~Tom
Durdu dediğim an tekrardan başlıyor, ağlıyor. Neyi Tom, neyi?
-Gel su iç, istersen. ~Petra
Geriye çekilip gözlerini sildi.
-Olur. ~Tom
Harap olmuş, canım yanıyor.
Beraber mutfağa geldik, bardağa su doldururken tezgahın üstündeki kek tepsisine baktığını gördüm.-Al istediğin kadar, balkona geçebiliriz. ~Petra
Bardağı uzattığımda içerken bir yandan çıkardığı tabağa kek koyuyordu. Buzdolabından iki bira çıkardım, oda iki çatal almıştı. Balkona çıkıp sandalyelere oturduk. Dışarıya bakıyordu kekten yudumlar alırken, bir anda bana döndü. Konuşmadan öylece izliyordu. Gözlerimin içine bakıyor, beni inceliyordu. Aniden gülümsemeye başladı. Mutlu etmişti tabii ama ben de gülümseyerek sorgulayan bakışlar attım.
-Düşünüyordum; sen, ben, balkon ve tatlı. Tekrar olur mu diye, olurmuş demek ki. Şu lezzeti arıyorum yediğim her şeyde. Yok, hiçbiri senin yaptıklarının tadını veremiyor. Nasıl özlemişim... ~Tom
Daha da yayıldı gülümsemem.
-Yaptıklarımı mı? ~Petra
Gözlerini kaçırdı.
-Seni, tabii onlar da var. ~Tom
-Ben de seni özledim. ~Petra
Gülerken bir anda bir şey gelmişti aklına belli ki, morali bozulmuştu. Ben de durup ona bakmaya başladım. Parmaklarını kütletiyordu.
-Geçen sene bazı kötü adamlara bulaşmıştım, sonra bir şekilde sıyrıldım. O gün tekrardan kesişti yollarımız, biliyordum bir şeyler yapacaklarını. Küçük bir tehtidle başlamışlardı ama gelecekti gerisi. Korktum, çok korktum. Sana zarar gelmesinden, bir şey olmasından, bu işlerde harcanmandan.. Korktuğum da oldu. ~Tom
-Tam anlamadım? ~Petra
-Ben kimseyi öldürmek ya da tehlikeli işlerle uğraşmak istemiyorum. ~Tom
-Salondaki kan- ~Petra
-Sen vardın Petra. Güçlüler işte, nasıl karşı koyayım ki senden bahsederlerken? ~Tom
Yani, benim yüzümden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆𝑝𝑖𝑘𝑒𝑟 - 𝑇𝑜𝑚 𝐾𝑎𝑢𝑙𝑖𝑡𝑧
FanfictionBelki o gün buluşmasaydı gözlerimiz ikimizde yaşamazdık hiç birini. Ya da sırf bir kaç güzel an için değer miydi kötü geçen günlerimiz?