-Telefonun çalıyor. ~Leo
Başımı kaldırıp telefonu aldım, arayan Tom'du. Açtığımda kulağıma götürdüm.
-Alo. ~Petra
-Günaydın. İnternette dolanan fotoğrafları gördün mü? ~Tom
-Günaydın, maalesef. ~Petra
-Çok üzgünüm. ~Tom
-Senin sorunun değil Tom. ~Petra
-Ama seni oraya ben götürdüm. ~Tom
-İyi de bilemezdin ki. Ayrıca onca kişiyle fotoğrafın varken benimle sadece yemek yerken çekilmiş resimlerin ne kadar rahatsız etti? ~Petra
Ses gelmedi, bir şey demesini bekliyordum.
-Sorun yoksa tamam, iyi günler. ~Tom
-Sana da. ~Petra
Kapattım.
-Ne oluyor? ~Leo
-Bir şey olmuyor. ~Petra
Bilgisayardaki internet sitesini kapatıp oturduğum sandalyeden kalktım, günün geri kalanı normal, her zamanki iş günlerim gibiydi. Akşamı da öyle, her tarafımda olan ağrıdan ölürken evimin olduğu kata geldim. Gözüme bir şey çarptı, kapının üstündeki zarf. Anahtarla açıp içeri girdim, bir yandan yazısız beyaz renk olan zarfı inceliyordum. Kapıyı kapatıp eşyalarımı mutfaktaki masaya bıraktıktan sonra içini açtım, bir not ve bilet vardı, Tokio Hotel konser bileti. "Gelmen hepimizi mutlu eder:) -Tom Kaulitz" Tarihe baktım, sadece 1 hafta vardı, izin günüme denk geldiğinden rahat olurdu. Gidecek miyim ki? Tabii ki gideceksin Petra! Bilet ve notu mutfakta bırakıp lavaboya gittim. Duşumu alıp üzerime rahat bir şeyler giyindim. Dolapta bulduğum içecek bir şeyleri de alıp televizyonun karşısına geçtim.
Bir süre sonra artık uyku tamamen bastırmıştı. Koltuktan kalktım, televizyonu kapatıp odama ilerledim. Yatağa oturduğumde elim telefona gitti, acaba babam şuan nasıldı? Babam aranıyor...
-Alo? ~Alger
-Alo, baba, nasılsın? ~Petra
-İyiyim kuşum, sen? ~Alger
Sesindeki mutluluk kulaklarımı dolduruyordu.
-Bende, iyi olmana sevindim. ~Petra
-Nasıl gidiyor? ~Alger
-Her şey normal. ~Petra
-Şu Tom da öyle mi? ~Alger
-Ya, baba! Sende mi? ~Petra
Gülmesini duyuyordum.
-Tamam tamam. Annen istiyor ona veriyorum. ~Alger
Bir kaç ses, telefofonu annem almıştı.
-Nasılsın bebeğim? ~July
-İyiyim, sen? ~Petra
-Bende öyle. ~July
-Babamın durumu nasıl gidiyor? ~Petra
-Bazı günler kötüleşiyor ama merak edilecek bir şey yok, gittikçe daha iyi oluyor. ~July
-Umarım daha da iyi olacak. ~Petra
Bu şekilde ilerleyen konuşmamız son bulduğunda telefonu yatağımın yanındaki komidine bıraktım. Ardından yatıp güzel uykunun kollarına kendimi bıraktım.
1 hafta çabucak ve olaysız geçmişti. Bu günler içinde Tom beni ara ara arıyor nasıl olduğumu vesayri soruyordu. Doğruyu söylemem gerekirse.. zamansız aramaları hoşuma gidiyordu. Aynı anda bunu fark eden Leo ikimizinde birbirine aşık olduğunu söyleyip duruyordu. Bence böyle bir şey yok, ikimizde arkadaş gözüyle bakıyoruz. Yakın arkadaş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆𝑝𝑖𝑘𝑒𝑟 - 𝑇𝑜𝑚 𝐾𝑎𝑢𝑙𝑖𝑡𝑧
FanfictionBelki o gün buluşmasaydı gözlerimiz ikimizde yaşamazdık hiç birini. Ya da sırf bir kaç güzel an için değer miydi kötü geçen günlerimiz?