Biraz daha oyalandık, beraber vakit geçirip ayrı kaldığımız anları doldurmaya çalıştık, imkansız. Hava kararmaya yakınken arabadaydık ve eve gidiyorduk.
-Kaçta gelirsin? ~Petra
-Bilmem, geç olmaz merak etme uyumadan önce gelirim. ~Tom
-Sen gelmeden uyumam ki zaten. ~Petra
Hafifçe güldü, moralini yerine getirmeye çalışıyor gibi. Elimden bir şey geliyor olsa...
Arabayı evin önüne geldiğinde durdurdu, bir kolunu omzuma atarak beni kendine çektikten sonra yanağıma birkaç öpücük bıraktı. Ben de öyle.-Görüşürüz. ~Tom
-Görüşürüz. ~Petra
Arabadan inip kapıyı kapattım, el salladıktan sonra yürüyerek apartmana girdim, ardından gelen araba sesi. Daireme geldikten sonra banyoda sıcak bir duşun ardından rahat bir şeyler giyindim üzerime, battaniye alıp televizyonun karşısındaki koltuğa yerleştim. Ağrıyan gözlerimle olan uykuma rağmen televizyon izleyerek (calo taktigi) zaman geçirmeye çalışıyordum. Başarıyordum da, 2 saat boyunca öylece önüme gelen garip bir programı izlemiştim. Sıkılınca ve temiz hava ihtiyacı duyduğumdan ayağa kalktım, ani olduğundan gözlerimin önü kararmıştı. Sonunda geçtiğinde yavaş adımlarla geldim balkona. Büyük bir halsizlik vardı üzerimde, ayrıca üşüme, iyice sarındım battaniyeye. Gecenin karanlığında ışıklı şehiri izlerken oturmuş yaktığım sigarayı içiyordum.
Bekledim, bekledim, bekledim... Bekledim ve bekledim. Sebepsizce Tom'u istiyordum sadece yanımda, kötü hissediyordum kendimi ve bir tek o iyi gelir gibi. Sonunda çalan o zil sesi, koşarak gittim kapıyı açmaya.-Hoş geldin. ~Petra
-Hoş buldum. ~Tom
Bir adım atıp belimi sardı, omzumda olan başını okşadım. Bir sürenin geri çekilip kapıyı kapattı, yüzümü bulduğunda gözleri değişmişti bakışları.
-Ne oldu sana? ~Tom
-Ne olmuş? ~Petra
-Rengin solmuş, hasta mısın? ~Tom
Elini alnıma götürdü.
-Bilmiyorum. ~Petra
-Yanıyorsun Petra, neden haber vermedin? ~Tom
-Bir şeyim yok ki. ~Petra
Elimden tutup mutfağa ilerledi.
-Yalan söyleme... ~Tom
-Bana yalancı mı diyorsun? ~Petra
Dolaptan ilaç arıyordu.
-Sesinden bile belli kötü olduğun, buna rağmen bir şeyin olmadığını söylüyorsan evet. ~Tom
Bulduktan sonra bir bardak alıp su doldurmaya başladı.
-Hayır, sadece boş şeylere telaşlanmanı istemiyorumdur belki. ~Petra
Bir anda bana baktı.
-Sen kendine boş mu diyorsun? ~Tom
-Diyorum. ~Petra
Elindekilerle bana yaklaşırken arkamın dönük oldugu tezgaha yaslandım.
-Diyemezsin. ~Tom
-Dedim bile. ~Petra
-Sevgilim hakkında doğru konuşman gerek. ~Tom
-Beni kendimden mi savunuyorsun? ~Petra
-Aynen öyle yapıyorum. ~Tom
-A- ~Petra
Gerisini söyleyemedim çünkü Tom elindeki hapı ağzıma bıraktı ve suyu uzattı.
-İç şunu hadi. ~Tom
Yutkunurken acıyan boğazımla yüzümü ekşittim, bardağı tezgaha bıraktım.
-Ne oldu? ~Tom
-Boğazım acıyor. ~Petra
-Hastaneye gidelim mi? ~Tom
-Hayır ya, gerek yok, yarına geçer zaten. ~Petra
-Emin misin? ~Tom
-Evet. ~Petra
Aniden öksürdüm, tamamen istem dışı. Süper! Şimdi daha endişeli görünüyor.
-Petra, gerçekten iyi olup olmadığını söyle. Eğer çok hastaysan hastaneye gideceğiz, istemiyorsan zorlamayacağım. ~Tom
-Sadece boğazım ağrıyor ve biraz üşüyorum, gerçekten önemli bir şey yok. Uyusam geçer. ~Petra
-Pekala öyle diyorsan, bakalım başka ne iyi gelir... ~Tom
Dolaba ilerlerken tekrar gülümsedim arkasından, tatlıydı.
-Yemek yedin mi? ~Tom
-Hayır, aç değilim. ~Petra
-Olmaz ama öyle. ~Tom
Elimden tutup çekerek odama getirdi, yorganı açtıktan sonra oturtturdu.
-Şimdi yat, dinlen geleceğim hemen. ~Tom
-Nereye? ~Petra
-Çorba yapacağım. ~Tom
Güldüm.
-Becerebilecek misin? ~Petra
-Tabii ki, sen ne sanıyorsun beni? ~Tom
-Yorgunsan uğraşma... ~Petra
İşaret parmağını dudağıma getirdi.
-Şşşh, yediğin en iyi çorba olacak. ~Tom
Alnımdan öpüp odadan çıktı, gerek yattım yatağa.
-Bak bakalım tadına. ~Tom
Gözlerimi Tom'dan çekip kucağımda duran tepsideki çorbaya yönelttim. Görüntüsü hoş, ayrıca Tom o kadar beceriksiz değil. Bir kaşık alıp yedikten sonra başımı hafifçe aşağı yukarı oynattım, evet, güzeldi.
-Güzel olmuş, aynı hazır gibi. ~Petra
Gözlerini kaçırdı, kıkırdamaya başladım.
-Tom? ~Petra
-Ama ben yapmış sayılırım! ~Tom
-Tamam tamam. ~Petra
Yanıma oturdu, sırtını benim gibi yatak başlığına dayamıştı. Biraz daha yedikten sonra yanımdaki komidine bıraktım tepsiyi.
-Bitirmeyecek misin? ~Tom
-Hiç iştahım yok, gerçekten. ~Petra
-Tamam o zaman, doyduysan o ilacı iç. ~Tom
Başımı sallayıp ağzıma attım, suyla beraber yuttuktan sonra Tom'un kolunun altına girdim. Elini alnıma götürmüştü.
-Azalıyor ateşin. ~Tom
-Uykum var. ~Petra
-Uyu bebeğim. ~Tom
Yavaş yavaş kapattım gözlerimi, saçlarımla oynuyordu, buseler bıraktı... Dalıyordum uykuya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑆𝑝𝑖𝑘𝑒𝑟 - 𝑇𝑜𝑚 𝐾𝑎𝑢𝑙𝑖𝑡𝑧
FanfictionBelki o gün buluşmasaydı gözlerimiz ikimizde yaşamazdık hiç birini. Ya da sırf bir kaç güzel an için değer miydi kötü geçen günlerimiz?