bar

337 24 9
                                    

Çalan telefonun lanet sesi uykumu böldü. Bir günde kendi başıma kalkayım ya! Yarı uyuklar halde telefonu elime alıp kim olduğuna bakmadan açtım.

-Ne var?~Petra

-Röportaj diğerlerine göre daha fazla izleniyor Petra! ~Leo

-Biliyor musun, sikimde değil. Bunun için sabahın köründe arayamazsın!~Petra

-Müdür sana maaşında zam yapacağını, ayrıca bundan sonraki çoğu işe senin gideceğini söyledi. ~Leo

-İşte bu süper. ~Petra

-Güzel, o zaman hemen buraya gelmen lazım. ~Leo

-Geliyorum. ~Petra

Telefonu kapatıp lavaboya gittim. Biraz bakım ve makyajdan sonra üzerimi giyinip saçlarımı düzleştirdim. Her şeyimi aldığımda hazırdım. Evden çıktım, iş yeriyle arası yürüme mesafesinde olduğu için şanslıydım. Yolda bir pastaneye uğrayıp simit aldım, giderken yiyordum. vardıktan bir süre sonra röportaj için farklı mekanlara gittik, hepsi güzel geçmişti. Ama fark ettim ki ne öncekiler ne de şimdikiler Tokio Hotel gibi geçmiyordu. Onların değişik bir elektriği vardı, insanı kendine çeken. Bilemiyorum, garip geliyor.
Her neyse sonunda küçük ama çok sevdiğim evime geldim. Tüm gün yorucu geçtiğinden üzerimde büyük halsizlik vardı. Kendimi direk banyoya atıp soğuk bir duş aldım, iyi gelmişti. Çıktığımda üzerimi giyinip balkona gittim, yaktığım sigarayı içerek yolu izliyordum. Gecenin karanlığında birkaç sokak lambasıyla aydınlanan, yaşadığım yerde çok insan olmamasından kaynaklı hep tenha olan bu sokak nedensizce hoşuma gidiyordu. Yoldan geçen insanların kendi aralarındaki gülüşmeleri, çiftlerin sevgi dolu sözleri, ailelerin mutluluğu, kaykay veya paten süren gençlerin havası, arabada olanların çalan müzikle kendilerinden geçmeleri... hiçbir zaman yerlerinde olamayacağım insanları izlemek güzel geliyordu. Ne yürürken bu kadar sevineceğim birisi, ne evi yakında olan bir ailem, ne de içinde müziklerle kopacağım bir arabam vardı. Aslında sadece mutlu olmam için bir sebep olsaydı bana yeterliydi.

Gündüzleri sıcak olsada geceleri soğuyan hava titrememe sebep olduğunda içeri girip balkon kapısını kapattım. Saat geç oluyordu, uykumda gelmişti. Gidip yatağıma yattım, zaten kafamı yastığa koyduğum gibi uyuyakalmıştım.

Güzel bir sabah! Çünkü kendim uyanmıştım, kimse beni boktan sebeplerden aramadı veya kapımı çalmadı. Bu benim için iyiydi, uyandırılmaktan nefret ederim. Mutfakta bir şeyler atıştırmaya başladım, o sırada geçen günden kalma gazeteyi okumaya devam ediyordum. Ama karşıma çıkan bi yazı pekte hoş gelmemişti. "Ünlü Tokio Hotel gitaristi Tom Kaulitz bu gece de kızlarla!" Ne biçim bi haber bu. Fotoğrafta Tom ve yanında 3 kız vardı.

-Kimin sikinde bunun sikiştiği karılar! ~Petra

O an aklıma gelen şeyle balkona çıkıp gazeteleri koyduğum poşeti aldım. Soğuk zemine oturup içindekileri yere döktükten sonra teker teker hepsinin sayfalarına hızlı bir şekilde bakınmaya başladım. Ve evet Tom'un olduğu bir sürü fotoğraf vardı, yarısı Tokio Hotel ise diğer yarısı gece bulunduğu kızların arasında çekilmiş olanlarıydı. Tabii ki o kadar ünlüyken, peşinde kızlar varken bu şekilde olması normal sayılırdı. İYİDE BU BENİM NEDEN SİNİRİMİ BOZUYORDU?!

Gazeteleri yerde bırakıp derin nefes aldım. Kalktım, evden çıkıp işe gittim. Yine her zamanki gün rutini ve gün çabucak bitmişti. Akşam eve gitmek yerine yakınlardaki bir bara gittim. Bugün maaşım yatmıştı, şimdi de yeme vakti. Açıkçası fazla durmayacaktım. Barmenlerin birisinden ağır olmayacak bir şeyler istedim, önlerindeki masanın sandalyesinde oturuyordum. Ben içkimi içerken yanıma oturan bol giyinimli, kapşonu yüzünü kapatan çocukta bir şeyler istedi. Ardından kafasını çevirmeden bana doğru yaklaştı. Duyduğum ses sahibini tanımama sebep olmuştu.

-Merhaba ~Tom

Kafamı döndürdüğümde aynı şekilde o da bana baktı, yine en son gördüğümdeki kadar derin bakan gözleriyle.

-Merhaba. ~Petra

-Görüşmek üzere demiştik ama bu kadar erken beklemiyordum. ~Tom

-Bunu söyleyen sen değil ikizindi. ~Petra

-Ne fark eder ki? ~Tom

-Çok şey fark eder, aynı kişi değilsiniz. ~Petra

-Her neyse. ~Tom

Bir kaç dakika sessizlik sürdü, ben önüme bakarken arada yan gözle baktığım Tom beni izliyordu. Artık sıkıldığımdan eve gitmek için ayağa kalktım.

-Nereye? ~Tom

-Seni ilgilendirir mi ki? ~Petra

-Haklısın, sadece merak ettim. ~Tom

-Nereye gittiğimi merak etmeyi bırak ve beğendiğin sürtüklerle takılmaya git. ~Petra

Yüzünde sürekli olan ciddi ifade gitmişti, bana ne diyor bu dermiş gibi bakıyordu.

-Ne? ~Tom

Gözlerimi kaçırdım. Cidden ne? Niye böyle bi cümle kurdum şimdi, sanki sevgilisine trip atan kızlar gibi. Tamamen istem dışı ağzımdan çıkan sözlerdi.

-İyi geceler. ~Petra

-İyi geceler. ~Tom

Dışarı çıkıp yürümeye başladım. Yaklaşık yarım saate eve varabilirdim ama kısa sürede gelen bacak ağrımla daha ilerleyemeyeceğimi anladım. Kaldırım kenarına oturdum, belki yoldan taksi geçer diye bekliyordum. Ve evet, sonunda bir tane geliyordu. Kalkıp kalçamdaki tozları silkelerken diğer elimi dursun diye salladım. Durduğunda ise arka kapıyı açıp bindim.

-Nereye?

Adresi tarif etmemle 5 dakikada eve geldim. Direk lavaboya gittim ve üstümdeki her şeyi çıkartıp duşakabine girdim, ılık suyun altında aldığım duş iyi gelmişti. Üzerimi giyinip mutfağa gittim, dolaptan çıkardığım geçen günden kalma biraz yemeği ısıttım. Yerken balkonda, yerde duran gazete yığını gözüme çarptı, yine bozulmuştu sinirlerim. İyi de zaten tüm dişilere düşkün olan bu çocuğu başka kızlarla görmek neden beni sinirlendiriyordu? Sebebini bulursam her şey daha iyi olabilir.

-Off! ~Petra

Elimi masaya vurarak yerimden kalktım. Balkona gelip yere eğildim, gazeteleri poşete geri topladım. Hepsini koyduğumda geri kalkıp poşeti yerine bıraktım. Masaya geri oturup yemeğimi yemeye devam ettim. Bittiğindeyse bulaşıkları tezgaha koyup televizyon izlemeye gittim. Saat baya geç olmuştu, uykulu gözlerle dizi izliyordum. Artık dayanamayacağımı anladığımda odama gittim. Rahat yatağıma kendimi attığımda uykuya dalmam hiç zor olmamıştı.

𝑆𝑝𝑖𝑘𝑒𝑟 - 𝑇𝑜𝑚 𝐾𝑎𝑢𝑙𝑖𝑡𝑧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin