6

138 9 4
                                    

Hyunjin'in bakış açısı

Ne kadar süre baygın olduğumu bilmiyordum. Yavaş yavaş gözlerimi açarken eğik olan başımı kaldırdığımda bi sandalyede bağlı bir şekilde olduğumu farkettim. Salonun ortasında öylece duruyordu Felix, yani karşımda. "Sevgilim? Acaba bana ne yaptığını anlatabilir misin?"

"Ne olduğunu çok iyi biliyorsun Hyunjin." Felix derin bir ses tonuyla söylerlen aynı zamanda karşısında bağlı olan oğlana doğru eğilmişti. "Sevgilim eğer ne olduğunu sakin bir şekilde konuşursak çözebiliriz. Mesela önce beni çözerek başlayabiliriz, değil mi."

"Sus! Ne yaptığını gördüm. Beni sevmiyorsun Hyunjin. Kullanıyorsun, hislerimle oynuyorsun!"

"Neyi kasdediyorsun, sakin ol ve bağırmadan konuş lütfen."

"MİNHO'YU DİYORUM."

"Ne Minho'su sevgilim, gerçekten anlamıyorum."

"Sizi gördüm Hyunjin. Sarmaş dolaştınız."

"Sen bizi mi gördün. Sen ne zaman geldin ki?"

"Nasıl bu kadar sakinsin inanamıyorum gerçekten."

"Sen herşeyi yanlış anlamışsın sevglilim." Hyunjin hafif bi şekilde kıkırdamıştı.

"Neyi yanlış anlamışım."

"Bak bugün Minho'nun son günüydü ve bu yüzden eşyalarını taşımam için benden yardım istedi. Biz eşyaları taşırken onun ayağı takıldı ve üstüme düştü. Bende düşmesin diye onu tuttum o kadar."

"Kusura bakma, hikayeni yazarken bazı bölümleri unutuyorsun."

"Ne hikayesi, bas baya olanı açıkladım işte."

"Minho sana sarılıyordu ve birbirinize bakıyordunuz. Hadi buna da birşeyler uydur."

"Minho'da o an bilemeyip bana tutunmaya çalıştı, sarılmasının nedeni buydu. Aynı zamanda ikimiz de olayın şokuyla birbirimize bakmıştık, bütün olay bundan ibaret."

"Çok komiksin."

"Sevgilim, artık çözer misin şu ipleri?"

"Ama daha yeni başlamıştık sevgilim, çok eğleniyorum."

"Neye yeni başladın, gerçekten yanlış anlamışsın sevgilim."

"Ben herşeyi gördüm. Olacakları sende görürsün."

"Sadece arkadaşım Felix, niye bu kadar takıldın? Seni bırakmayacağımı biliyorsun."

"Yalan söylüyorsun Hyunjin, artık seni tanıyamıyorum. Bu kadar sakin bi şekilde karşımda nasıl durabiliyorsun."

"Bağladığın için olabilir mi. Ayrıca o kahvenin içinde ne vardı? Öleceğim sanmıştım."

"Sana özel bir kahveydi. Uyku ilaçlı."

"Felix sen çıldırmışsın. Çöz beni ve aramızı düzeltelim."

"İkinize de göstereceğim."

"Felix ne diyorsun anlamıyorum."

"Bakalım o "sevgilin" senin yokluğunu ne kadar süre sonra farkedicek. Ya da kendini kurtarırken farkedebilecek mi?"

"Felix aklından ne geçiyor."

"Görüşürüz Hwang Hyunjin. Bakalım bağlı bi şekilde ne kadar dayanabileceksin."

"FELİX ÇÖZ BENİ!"

Felix dış kapının yanında yerde duran çantayı aldı ve kapıyı açtı. "FELİX! GERÇEKTEN YANLIŞ ANLAMIŞSIN! ÇÖ-" Lafımı bile bitirmeme izin vermeden kapıyı çarpıp gitti. Şimdi bu koca evde tek başıma yapayalnızdım. Ellerim arkadan, ayaklarım ve vücudum da sandalyeye bağlı olduğu için hareket etmem pek mümkün değildi. Gerçekten de yanlış anladığı için öylece tek başıma bağlı kalmıştım. Ne yapabilirdim?

Felix'in bakış açısı

Kapıyı çarpıp evden çıktım. Haketmişti, duygularımla oynadığı için. Sevgilimin en yakın arkadaşlarımdan biriyle beni aldatması kabul edilebilecek birşey değildi sonuçta. Minho'yla da yarın ilgilenecektim. Ama bugünlük kalacak bir yere ihtiyacım vardı. Telefonumu çıkarıp rehberden Jungwon'u bulup aradım. "Alo?"

"Alo Yongbok? İyi misin?"

"Çokta iyi sayılmam."

"Ne oldu?!"

"Uzun hikaye, bugün sende kalabilir miyim?"

"Olur olmasına da bu saate ne olabilir ki."

"Gelince anlatırım."

"Peki bekliyorum."

Yoldan geçen bir taksiye el uzatıp Jungwon'un evini tarif ettim. Küçük evin önünde indiğimde Jungwon'u kapının önünde beni beklerken buldum. Hava soğuk olduğundan beklemeden eve girdik. Jungwon beni kolumdan çekip direk odasına soktu. "Şimdi neler döndüğünü anlat, sen gelene kadar kendimi yedim meraktan."

Felix gördüklerini ve Hyunjin'e yaptıklarını anlatır

"Kanka emin misin? Hyunjin sana böyle birşey yapamaz."

"Yaptı işte, onları gördüm. Sarmaş dolaş birbirlerine bakıyorlardı. Daha ne anlayım."

"Valla diyecek lafım yok. Eeee Hyunjin ne yapacak eli kolu bağlı?"

"Amacım da oydu zaten. Yesin kendi kendini. Artık kendi bokuyla mı hayatta kalır bilemem."

"Sence de biraz ağır olmadı mı?"

"Cezasını çekecek. Duygularımla oynamak ne arkadaş! Kim bilir ne zamandır birlikteler."

"Dostum saat gece yarısını geçmiş, yatsak mı? Birşeyler yemek ister misin?"

"Yok teşekkürler aç değilim, ama gerçekten yatsak iyi olur. Hyunjin'i bağlıcam diye ölecektim zaten halim kalmadı."

"Bende yattığın zamanlar için bıraktığın birkaç parça kıyanfet olacaktı. Rahatlarından bulup getireyim bide yatağını kurayım, nerde kurmamı istersin?"

"Oturma odasında kursan iyi olur, bende lavaboyu kullanayım."

Lavabodan çıkıp oturma odasına girdiğimde yatağı kuran Jungwon'u gördüm. "Kalmama izin verdiğim için teşekkür ederim."

"Kanka ilk kez kalmıyorsun ya. Seninle bütün çocukluğumuz geçti sık sık kalırdın bizde, büyüdük artık evimde kalıyorsun. Ne teşekkürü. Hatta sana da bi anahtar çıkartalım istediğin zaman gir çık, lafımı olur."

"Sağol. İyi geceler."

"Sana da iyi uykular."

Jungwon odadan çıktığında koltuğun köşesinde duran rahat eşofman takımını giydim ve yer yatağına uzandım. Yarın Minho'yu halletmem için iyi bir uykuya ihtiyacım vardı.

...

Anlaşılma | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin