7

108 10 4
                                    

"Güüüüünaaaaaaayydııııııın!"

"Beş dakika daha." Kendimi yorganımın içine hapsetmiştim.

"Bu 3. söyleyişin artık sana izin yok. Kaldır kıçını kahvaltı hazır."

"Tamam tamam. Bi dakika oğlum saat 8. Bi iki saat sonra falan yapalım."

"Daha hazır değil ki."

"O zaman niye uyandırıyorsun megazeka."

"Git aşağı mahalledeki bakkala süt, yumurta, ekmek bide reçel al gel. Vişne reçeli olsun ama."

"Tamam."

Jungwon odamdan çıkınca çantamı açtım ve içinden gri eşofman takıntımla beyaz tişörtümü çıkardım. Üstümü giyinip kapıdan çıktım. Yapacak bişey olmadığı için bakkala kadar yürüyerek gitmeye karar verdim. 15 dakika kadar sonra bakkalın yanında bir parkın duvarına yaslandım. Yürümekten yorulmuştum. Bi dakika. Yandaki araba Minho'nun arabası değil mi? Burda mıydı o şrefsiz. Adımlarının yönünü değiştirip parka girdim. "ANASINI SKTİĞİM MİNHO. NERDESİN HYVAN OĞLU HYVAN." Bağırarak Minho'yu arıyordum. Gözlerim Jisung ve bi adamı gördüğünde duraksadım. Bu adam Jeongin'in bahsettiği Chan'dı. İkisi de bana şok içerisinde bakıyordu. Minho'yu ortalıkta görememiştim. Hızlı adımlarla Jisung'un yanına gittim.

"F-Felix?"

"Özür dilerim eğer korkuttuysam. Minho nerde?"

"Arabaya gideceğini söylemişti."

"İyide arabada yok ki."

"Gerçekten bilmiyorum." Oğlan kafasını eğmişti. Titriyordu.

"Han lütfen sakin ol. Seni korkutmak istememiştim. Sadece Minho'nun yaptığı şeyle ilgili onla konuşmaya gelmiştim."

"Ne yapmış ki Know?"

"Uzun hikaye, sonra anlatırım. Şimdilik görüşürüz Hannie."

Jisung'a el sallayarak parktan çıktım. Minho buralarda biryerde olsa gerekti. Ama ortalıkta gözükmüyordu. Parktan çıkıp bakkala girdim. İhtiyacımız olan şeyleri aldıktan sonra yine evin yolunu tuttum. Elimdekiler ağır olduğu için kapıyı Jungwon'nu açması için tekmeleyince kapı açıldı. "Felix bende hiç gelmeyeceksin sanmıştım. Bi saat oldu oğlum."

"Olmadı bişey, hadi bişeyler hazırlayak da zıbarak."

İkimizde mutfağa geçip birşeyler hazırlamaya başladık. Yemekler pişince ise ikimiz de ayı gibi gömüldük. "Felix, şu senin brownielerinden mi yapsak? Valla çok canım çekti."

"Lafı mı olur kanka. Hadi mutfağa!"

İkimiz de yaptığımız brownieleri önümüze alıp televizyonun başına geçtik. "Ne izliyoruz sayın başkan Jung."

"Naruto izleyek mi. Shipuden ama."

"Bana uyar."

2 saat sonra

"RASENGAN!"

"CHİDORİ!"

"FUTON RASEN SHURIKEN!"

"O ne be?"

"Ben Narutoyu bitirmiştim. İleriki bölümlerde geliyor."

"SEN BANA SPOİLER MI VERDİN JUNG!"

"Ne bilim öyle saymaya başlayınca aklıma gelmişti, söyleyim dedim."

"Peki o şey nedir?"

"Bence bu spoiler sana yeter. Kendin görürsün."

"Yav."

"Ehe."

Hyunjin'in bakış açısı

Dün geceyi sandalyede geçirmiştim. Felix'te nasıl bağladıysa artık ipler bi türlü açılmıyordu. Telefonum salondaki masanın üstünde duruyordu. Birilerini arasam da beni çözsel-. Telefonum çalıyor! Ama tek sorun telefonu nasıl açacağımdı. Lan, siri diye bişey var. "Siri telefonu yanıtla!"

"Alo Hyunjin? İşe neden gelmediğini soruyorlardı ondan aradım."

"Jungkook ben iyiyim de te-" telefonumun şarjı bitmişti. Kendimi kurtaracaktım lan! Evet siriyi de kaybetmiş bulunuyorum. İpler çözülmüyor, açım, rahat uyuyamadım, Felix şuan ne yapıyor. Ne yapacağım ben.

Anlaşılma | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin