12

78 7 1
                                    

Jeongin'in bakış açısı

(Felix'in Hyunjin'i kurtardığı gece)

Saatlerdir Jisung'u bulmak için etrafı dolanıyorduk. Changbin'in arabasında o, ben, Minho ve Jungwon Minho'nun dediği yerlere bakıyorduk. Ön koltukta oturduğum için kafamı çevirdim ve Minho'ya baktım. Öylece gözleri yaşlı bir şekilde yolu izliyordu. "Bak Minho Hyung. Seni gerçekten zorlamak istemiyorum ama olanları baştan anlatabilir misin." Önce derin bir nefes aldı, sonrasında ise anlatmaya başladı.

"Jisung'u Chan'la buluşturduğumuz gün Felix bağıra çağıra parka girdi. Baktı ki ben yokum Jisung'un yanına gitti ve onunla kısa bi süre konuştu. Ondan sonra biz Jisung'la eve geçtik falan. Akşam evimize geldi. Jisung'a bağıra çağıra yanlış anladığı olayı falan anlattı. Jisung'da dayanamayıp kaçtı. Onu bugün bu tepede buldum. Bişeyler yazıyordu. Bana karşı olan duygularını kaybetmiş gibiydi. İşte bana intiharla ilgili bişeyler falan söyledi. Sonrasında ise yine kaçtı. Her an kendine zarar verebilir. Bu yüzden onu acilen bulmamız lazım." Bi damla yaş akmıştı gözünden. Sessizce hıçkırıyordu. "Korkma Hyung, bulucaz onu." Gözlerine bakarak gülümsedim. "Siz olmasaydınız -" devamını getiremeden sustu kaldı. Gözlerini tekrardan yola dikmişti. "Bu kafede olabileceğini söylemiştin değil mi Minho." Bi anda Changbin'e döndü Minho. "Evet, hadi bakalı-"

"Bence siz ikiniz durun. Jeong'la ben bakarız." Jungwon bana hadi dercesine bakınca verdiği mesajı anlamıştım. "Aynen, siz durun biz bakıp gelelim." İkimiz de arabadan indik ve kafeye doğru yürüdük. İçeriye girdiğimizde hemen etrafı taramaya başladık. Bizi gören görevlilerden biri ise yanımıza gelmişti. "Üzgünüm efendim kapandık."

"Şey birini sorabilir miyiz." Adam önce sorduğum soruyla bana, sonrasında ise Jungwon'a baktı.

"Elimden geldiğince yardım edebilirim efendim."

"Orta boylu bir oğlan. Siyah saçlı, tombul yanaklı. Buraya sık sık gelir. Adı Han Jisung."

"Özür dilerim efendim. Buraya hergün o kadar çok müşteri geliyor ki. Öyle birini hatırladığımı sanmıyorum."

"Yine de teşekkür ederiz."

Bişey öğrenemeyince kol kola girip kafeden çıktık. İkimiz de arabaya aslımış suratlarımızla binince zaten anlamışlardı Changbin ve Minho. "Bak Minho, aklına gelen başka bir yer var mı. Varsa söyle oraya da bakalım." Minho Jungwon'un sorusuyla derin bir nefes aldı ve cevapladı. "Yok.." Hepimiz öylece düşünüyorduk. Nerede olabilirdi ki. "Bence bugünlük bu kadar yeter. Bu gece ikiniz de bizde kalın. Minho zaten araban bendeydi. Ne dersiniz? Jeongin?" Changbin bizde kalabilirlermi dercesine bir bakış attıktan sonra başımla onayladım. "Tabi ki!"

"Beni evime de bırakabilirsiniz aslında."

"Olur mu Jungwon. Sende kal yaaaa."

"Tamam ama sırf sen ısrar ettiğin için Jeongin."

Bizim eve gelince herkes sakin adımlarla arabadan çıktı ve eve çıktık. Herkes yorgun olduğu için ben direk salonda yatakları hazırlamaya başlamıştım. "Hepimiz burda yatalım mı."

"Bana fark etmez."

"Tabi, ama her an kaslarımla birini boğabilirim ona göre."

"Peki Minho?" O da cevap vermek yerine başıyla onaylamıştı beni. Kısa sürede yatakları hazırladıktan sonra ben Jungwon'a, Changbin ise Minho'ya birer parça kıyanfet verdik. Hepimiz yataklara yığılır yığılmaz ise zaten derin bir uykuya gömülmüştük.

...

Anlaşılma | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin