Hyunjin'in bakış açısı
"Selam!"
"Telefonda konuştuğum kişisin değil mi?"
"Evet benim. Sen Hyunjin olmalısın?"
"Evet doğru."
"Tanıştığımıza sevindim. Adım Shin Ryujin."
"Gel şu içeriye geçelim rahat konuşuruz. Bi içecek ister misiniz Ryujin Hanım?"
"Hanım demene gerek yok, Ryujin yeter. Teşekkür ederim bişey içmem."
(Bu kısma nereden geldik diye merak ediyorsanız mor his ficini de eş zamanlı okumanız lazım. Profilimden bulabilirsiniz.)
Ryujin'e işaret ettiğim odaya geçerken o da arkamdan odaya girmişti. "Evet Ryujin, beni neden aramıştın?"
"Jisung.... Olaylar nasıl oldu. Hiçbir bilgim yok. Onu bulan bendim. En iyi arkadaşımdı. Neler olduğunu bilmek hakkım."
"Bak biraz uzun oluca-"
"İnan bana uzunluğu umrumda bile değil. Lütfen, sadece anlat."
20 dakika sonra
"Yani hepsini Felix yaptı."
"Hayır öyle düşünme. O da bilmiyordu. Şuan pişman."
"O nerde?"
"Kim nerde."
"Felix." Jisung'un hayatına bedel olmuştu.
"Bak sinirli olabilirsin, ama o şuan perişan halde."
"Sadece konuşmak istiyorum."
"Ben bir saate ayrılırım kafeden. Birlikte gidelim."
"Yalnız konuşmak istiyorum."
"Bak... sana bizim evin adresini vereyim. Ama lütfen, ona bişey yapma."
"Tamam."
"Atıyorum sana."
Ryujin'in bakış açısı
Kafeden ayrılıp Hyunjin'in attığı adrese doğru yürümeye başladım. Lee Felix... sen benim arkadaşımı öldürdün. Seni affedebilir miyim bilmiyorum.
Daire kapısının önünde dikiliyordum şimdi. Bi yanım çal şu kapıyı konuş, diğer tarafım bırak gitsin diyor. Kimi dinlicem bilmiyorum. Ama herşeyi öğrendikten sonra onunla konuşmam lazım. Kapıya iki kere tıkladım. Bi süre sonra sarı saçlı bi oğlan açtı kapıyı. "Hyunjin? Erken mi ge-" beni görünce lafı kesilmişti. "Kimsiniz?" Kafasını biraz daha kapıdan çıkardığında ağladığını gördüm. Burnu, yanakları, dudakları gözleri kıpkırmızıydı. Gerçekten böyle biri mi benim arkadaşımın katiliydi. "Lee Felix sensin, değil mi?" Kapıyı biraz daha açtığında içeriye girdim. "Evet." Bana hemen yandaki salonun koltuğunu işaret edince oraya geçtim, o da biraz uzağıma oturdu. "Seninle konuşmaya geldim. Ben Shin Ryujin."
"Neden?"
"En yakın arkadaşım... Jisung."
"Katilim tekiyim ben. Herşey benim suçumdu. Boşuna kendinizi yormayın. Herşey ortada."
Bu laflar beni şaşırtmıştı. Nasıl bu kadar kendi üstüne gidebiliyordu? Yükselen omuzlarından tekrar ağladığını farkettim. Elleriyle yüzünü kapatmıştı. "Bak Felix, lütfen sakin olur musun?"
Dediklerimle yavaşça ellerini yüzünden çekip bana bakmıştı. Kaldığım yerden devam ettim.
"Bak Felix, Hyunjin herşeyi anlattı. O an gözünü öfke kaplamış. İsteyerek yapmadığını anladım. Jisung o evden kaçtığında eski, ailesiyle oturduğu eve gelmiş. Farkettiğimde ziyaret etmek istedim. Ama evinde geldiğimde...."
"Benden nefret ediyorsun değil mi?"
"Senden nefret etmiyorum. Sadece konuşmak istedim."
"..."
"Bişey yedin mi?"
"..."
"Felix?"
"Yemeyi haketmiyorum."
"Şşşşşt. Doğru mutfağa. Bana yerini gösterir misin?"
Felix o anki öfkesiyle herşeyi mahvetmiş olabilir, ama önemli olan şuan pişman olmasıydı. Hiçbişeyi istemeyerek yaptığı gözlerinden anlaşılıyordu. Böyle birini yalnız bırakamazdım.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşılma | Hyunlix
FanfictionH: Sevgilim, artık çözer misin şu ipleri? F: Ama daha yeni başlamıştık sevgilim. F: Çok eğleniyorum...