15

61 7 5
                                    

Eve geldiğimiz gibi Hyunjin hemen yandaki salona girmiş ve koltuğa oturmuştu. "Hemen şimdi bütün yaptıklarını, bütün olan biteni anlatıyorsun." Elini yana atıp oturmamı işaret ettiğinde bende suspus bi şekilde yanına geçtim. "Evet, seni dinliyorum. Lütfen anlatır mısın." Şuanki ses tonundan kırgın ve öfkeli olduğunu anlayabiliyordum. Haklıydı da. O kadar şeye sebep olduktan sonra benle normal bi şekilde konuşamazdı ki. "Felix, anlatmanı bekliyorum."

(Bu bölümün 4/3 diyalog gibi geçecek. Çünkü aynı anda Mor His'le uyuşturmam gerek.)

"Seni bağladıktan sonra Jungwon'a kalmaya gittim. Ertesi gün ise Minho'ya gitmeyi planlıyordum. Nedeni-"

"Nedenini tahmin edebiliyorum. Eee?" Ban devam et dercesine bakıyordu. Titreyen sesimle anlatmaya devam ettim. "Sonrasında parkta Minho'nun arabasını buldum, ama parkta sadece Jisung ve doktoru vardı. O günün akşamında evlerine gittim. İçeriye girdiğimde Minho'yla tartışırken Jisung geldi ve ben o anın öfkesiyle Minho'nun onu aldattığını söyledim."

"Ne?! Bu yaptığın acımasızca. Devam et."

"Sonra Jisung evden kaçtı. Bende Minho'yu bir odaya kilitledim, peşinden gelmesin diye. Sonrasında ise olanları biliryorsun..."

"Felix senden bunu beklemezdim."

"Gerçekten özür dilerim."

"Hiç mi düşünmedin Jisung'un durumunu."

"O anın öfkesiyle oldu. Kendimde değildim." (Cr. : BEN SENİ KENDİNE Bİ GETİRİRİM. DDKDLSL)

"Gerçekten inanamıyorum sana."

"Özür dilerim. Herşeyin suçlusu benim."

"Peki bu özür dilemen onu geri getirecek mi Felix."

"Evet getiremez biliyorum am-"

"Aması yok bunun Felix. Nelere sebep olduğunun farkında mısın."

"Farkındayım! Lanet olsun farkındayım! Sana güvenmeliydim. En başından."

"Çok geç Felix. Jisung gitti. Herkes perişan. Senin yüzünden."

"Ne diyeceğimi bilemiyorum sevgilim."

"Lütfen bi süre konuşma benimle."

Yanımdan ayrılıp odamıza gitmişti. Bi süre sonra elinde bi çanta ile dış kapıya doğru yöneldi. "Nereye gidiyorsun sevgilim! Bırakma beni."

"Lütfen, yalnız bırak beni."

Ayakkabılarını bağlayıp kapıyı çekmişti. Bırakmıştı beni. Dış kapının önünde öylece dikiliyordum şimdi. Gözümden düşen damlalar yere ulaşıyordu. Yavaş adımlarla odamıza gidip kendimi yatağa bıraktım. Yastıklardan birine başımı koyup diğerine de sarılıp kıvranmıştım yatakta. Cebim titreyince telefonumu çıkarıp yanıtladım. "Alo, Doktor Chan?"

"Merhaba Felix. Numaranı Jeongin'den aldım. Ayrıca bana Hyung desen de olur."

"Peki Chan Hyung."

"Bak Felix, yarın kliniğime gel. Ya da at bana adresini yanına geleyim. Ama seninle konuşmak istiyorum. Bunu suçlamak olarak düşünme. Sadece konuşmak istiyorum."

Telefonumdan Chan'a konumumu atıp aramaya geri döndüm. "Attım Hyung."

"Tamam. Hyunjin napıyor şimdi."

"O, gitti evden. Nereye gitti bilmiyorum."

"Tamam Felix. İstersen sen yarın hiç yorulma ben geleyim. Ama şu an herkes gergin. Lütfen, özellikle Minho ile. Bi süre konuşmayın. Kavga edebilirsiniz."

"Tamam Hyung."

"Benim gitmem lazım şimdi. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz Hyung."

...

Anlaşılma | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin