Gözlerimi yavaş-yavaş açıktan sonra güneş ışınlarının gözlerime çarpmasıyla sızlandım. Zayn'e döndüğümde orda olmadığını gördüm. "Zayn?" Diye mırıldandığımda duştan su sesi ve Zayn'in eşsiz mırıldanma sesleri geldiğinde gülümsedim. Sesi gerçekten insana huzur verecek türdendi. Ayağa kalkıp perdeleri kapattıktan sonra aynanın karşısına geçip dağılmış saçlarımı ördüm. Ardından yatağa uzanarak Zayn'i dinlemeye başladım.
You don't know you're beautiful
-güzel olduğunu bilmiyorsun
If only you saw what I can see
-eğer ne görebildiğimi sadece sen görseydin
You'll understand why I want yoy so desperately
-seni neden bu kadar umutsuzca istediğimi anlayacaktın
Right now I am looking at you and I can't believe
-şimdi sana bakıyorum ve inanamıyorum
You don't know
-bilmiyorsun
You don't know you're beautiful
-güzel olduğunu bilmiyorsun
Oh oh
But that's whats makes you beautiful
-ama seni güzel yapanda buSu sesi ve Zayn'in mırıldanması bittiğinde ne zaman kapattığımı bilmediğim gözümü açtım ve karşımda Zayn'i görmemle çığlık atmam bir oldu. "Ne düşünüyordun?" Dedi çarpık bir şekilde sırıtırken. "Hiç." Diye mırıldandıktan sonra Zayn'in üstünü giyindiğini görünce elimle gözlerimi kapadım. "Hey sanki hiç görmedin." Deyip kıkırdadığında bağırdım "çok iğrençsin Zayn!" Yüzümdeki eller çekildiğinde Zayn'in üstünü giyinmiş olduğunu gördüm. Fakat saçları hala ıslaktı. "Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?" Dedi can alıcı bir sesle. "Bilmiyorum sen söyle." Aynı ses tonunda konuştuktan sonra suratımı onunkine yaklaştırdım. Gözleri dudaklarıma kaydığında gülümsedim. "Hadi kahvaltı yapalım." Derken dudaklarım dudaklarına çarpıyordu. "Çok yaramazsın." Diye sızlandı. Gözlerimi devirip yataktan kalktığımda o da kalktı ve saçlarını kurutmasını bekledim.
Sonunda saç kurutma işini bitirdi ve saçlarını tepeden toplayarak elmacık kemiklerini ve ela gözlerini iyice ortaya çıkardı. Aşağı indiğimizde çocukların yokluğunu fark ettim. Aslında dünkü utanç olayından sonra burada olsalar yüzlerine nasıl bakardım bilmiyordum. Merakıma yenik düşüp "çocuklar nerde?" Dediğimde
"Birkaç silahı almaya gittiler." Dedi. Sabah sabah gitmeli tuhafıma gitse de böyle şeylere alışmam gerektiğini biliyordum. Zayn salona ilerledi ve koltuklardan birine oturunca beni de kucağına aldı.
"Neden bu kadar tehlikeli? Yani sırf onu böyle dövdüğün için öyle olduğunu sanmıyorum. Ki sinirden gözü dönmüş olsa da başka birşey var gibiydi." Dediğimde kıpırdandı. Pot kırdığımı anladığımda sıkıca gözlerimi yumdum. "Sen Luke'u mu gördün?" Dedi Zayn sinirle. "H-hayır." Gözlerimi ondan kaçırarak konuştuğumda Zayn beni kucağından kaldırdı ve yanına otutturdu. "Aria. Konuş." Konuşmaktan başka bir şansım kalmadığını anladığımda dilimi dudağımda gezdirdim ve kelimeleri sıraladım. "dün Luke bana mesaj attı. Senin beni aldığın gün," Zayn ağzını açacakken onu susturdum. "Bitirene kadar tek kelime etme," birşey demediğinde devam ettim "bana buluşmak istediğini söyledi. Ben de kabul ettim. Sana söylersem izin vermeyeceğini biliyordum. Ne söylemek istediğini merak ettim. Öyle biri olduğunu bilmiyordum," Zayn in çenesi kasılmaya başladığında elini onu sakinleştirmek istercesine kavradım. Ve her zaman aşık olduğum küçük kuş dövmesinde parmaklarımı gezdirdim. "Onu dövmüşsün ve, o da bunun intikamını alacağını söyledi." Cümlemi tamamladığımda Zayn'in yüz hatlarının biraz olsun yumuşadığını gördüm. Fakat daha sonra kaşlarını yine çattı. "Birdaha sakın benden habersiz birşey yapma. Anladın mı?" Sinirle kükrediğinde "a-ama" diyebildim. Konuşmama izin vermeden sertçe kolumu kavradı ve salladı. "Anladın mı? Benimsen, ki benimsin. Ne dediysem yapacaksın. Ve şuanda benden habersiz birşey yapmaman gerektiğini söylüyorum." Zayn'in ani ruh hali değişikliği yüzünden dudağım titrerken Zayn ela gözlerini sertçe bana dikmiş bakıyordu. "Sana noluyor Zayn?" Diye mırıldandım. Eskiden böyle değildi. Bu kadar sert davranmazdı. "Birşey olduğu yok. Her zaman böyleydim," deyip kolumu biraz daha sıktı. "Şimdi anladım de." Dedi sinirle. Titreyen ağzımı zar-zor araladım. "Anladım." Dedim sessizce. "Şimdi akıllı bir kız ol." Deyip dudağıma buse kondurdu. Elimden tutup beni ayağa kaldırdıktan sonra kucağına aldı ve yukarı taşımaya başladı. "Akıllı bir kız ol ve beni eğlendir." Diye tekrarladı. Zayn hiç olmadığı kadar garip davranıyordu. Ama çekiciliği sürekli beni kendine çekiyordu. Ellerimi kirli sakallarında gezdirmeye başladım. Gözleri dudaklarıma kaydığında merdiveni bitirmiştik. Beni yere bırakıp iştahla öpmeye başladı ve odaya girdik.Dinleyin,Bear's Den -The Love You Stole
GEÇMİŞ
Okulun başlaması. Evet sorun buydu. Tamam 3 ay sadece evde oturmuş bir çok film izlemiş ve bir çok dizi bitirmiş olabilirdim. Ama bu okulun başlamasını istediğim anlamına gelmiyordu. Hiçbir şeyi özlememiştim. Ne bu insanları, ne öğretmenleri, ne de dersleri. ''Aria'' ah birini unutmuş olabilirim. En yakın arkadaşım Cassie. Bir tek onu özlemiştim. Yaz tatilinde az da olsa görüşmüştük ama o benim hayatıma neşe katıyordu. Beni eğlendirmeyi iyi biliyordu ve beni özgür kılan tek kişiydi o. Aynı zamanda anlayan tek kişiydi. En güzeli de küçüklük arkadaşım olmasıydı. Onu 4 yaşından beri tanıyordum. En sevdiği yemek, en sevdiği renk, en çok hoşuna giden koku, en sevdiği takı. Hakkında herşeyi biliyordum. Kardeş gibiydik, belki de geçen yıllardaki depresyon dönemlerimde o yanımda olmasaydı intihar etmiş bile olabilirdim. ''Cass!'' Cassie bana doğru koşarken bende yavaş adımlarla ona koşuyordum. Sonunda yanıma ulaştığında boynuma atladı. İkimiz de birbirimize sıkıca sarıldık. Birkaç dakika böyle durduktan sonra nefes alamadığımı hissettim ve ayrılmak zorunda kaldık. ''Görmeyeli büyümüş müsün sen?'' ''1 ay oldu Cass'' diyerek güldüm. Son 1 aydır anneannesinin yazlığında olduğu için hiç görüşememiştik. ''Herneyse,'' diye geçiştirdikten sonra koluma girdi ve okul binasına doğru yürümeye başladık.''Yeni gelen çocukları gördün mü? Herkes onları konuşuyor olay oldu resmen.'' Cassie sürekli dedikodular anlatırdı ama benim hiç dikkatimi çekmezdi. Kim ne yapmış, umrumda olmazdı. Ama nedense şu bahsettiği çocuklar dikkatimi çekmişti. ''Neden herkes onların hakkında konuşuyor ki?'' dedim. ''Çünkü olağanüstü derecede yakışıklılar.Yani sen bile tutulursun o derece,'' ağzımdan histerik bir kahkah çıktı. ''Tanrım çok yakışıklılar." Diye ekledi. Açıkcası şu tüm kızların hasta olduğu tipler hiç hoşuma gitmemiştir. İtici gelirler bana. Egoları tavan olur kendilerini mükemmel falan sanarlar. Bense onlara sadece gülerim.
Bize doğru gelen Niall'ı görünce el salladım. Adımlarını biraz daha hızlandırıp yanımıza ulaştığında ikimiz de Niall'ın üstüne atladık. Bir adım geri sendeledikten sonra o da bize sarıldı. ''Çok özlemişim sizi'' diye cırladığımda ikisi de ''biz de'' diye karşılık verdiler. Sarılmamız sona erdiğinde okul binasına girdik. Birkaç göz bize döndü. Sonra işlerine geri döndüler. Koridorda yürürken birkaç konuşmaya kulak misafiri olmuştum. ''Yeni çocukları gördün mü?'' ''evet. birinin adı Harry'miş diğeri Zayn, diğeri liam ve louis." Neredeyse okulun hepsinin onlar hakkında konuşmaları beni şaşırtmamıştı. Okula ne zaman şu egoist yakışıklı çocuklardan gelse birkaç hafta konuşulur sonra unutulurdu.
Sınıfın önüne geldiğimizde ilk Cassie sonra ben ve Niall sınıfa girdik. Herkesin bir sırada toplanmış olduğunu görünce biz de ne olduğunu görmek için gittik ve gördüğüm şey üstüne kahkahlara boğulmam bir oldu. Tüm kızlar iki çocuğun etrafında toplanmıştı. Ve bu iki çocuğun yeni gelen çocuklar olduğunu tahmin etmek zor değildi. Ben gülüyordum çünkü halleri çok komikti.Tüm kızlar o iki çocuk için kapışırken çocuklar umursamaz gözüküyordu. Kızlarsa zavallı gibi gözüküyordu.
Omuz silkip sırama oturduğumda Cassie ve Niall'da önüme oturdular. ''Gerçekten komik gözüküyorlar.'' dediğimde Niall'da bana katıldı. ''Hayır hiç de bile ben de o kızların arasına kaırşmamak için zor duruyorum şuan.'' dedi Cassie.''Senin sevdiğin biri var unutmayalım.'' dediğimde derin bir iç çekti ''Luke beni görmüyor bile.'' Cassie'ye bunu hatırlattığım için pişman oldum ve arkama yaslandım. Konuşmamak en iyisiydi çünkü ne zaman konuşsam batırıyordum.
"Merhaba'' etkileyici bir erkek sesi duyduğumda kafamı kaldırdım. Uzun kirpikler, ela gözler, biçimli bir burun, öpülesi dudaklar ve muhteşem bir koku. Bunun gerçek olup olmadığını anlamak için gözümü birkaç kez kırptım. Çocuk yanıma oturduğunda kalbimin hızlandığını hissettim. Hadi ama ben böyle biri değildim ne oluyordu bana? ''Ben Zayn.'' dediğinde az önceki kalabalıktan suratına dikkat edemediğim yeni çocuk olduğunu anladım. Elini uzattığında sadece ''Aria.'' demekle yetindim ve önüme döndüm. Zayn'in eli havada kalmıştı ve ben içimden sevinç kahkahları atıyordum. Eminim kimse onu bu kadar küçük düşürmemişti.
GÜNÜMÜZ
''Neden sırıtıyorsun?'' Zayn'in sorusu karşısında dikkatim dağıldı. ''Aklıma güzel bir anı geldi.'' dedim hala gülerken. ''Bu anı benimle mi ilgili?'' ''Tüm güzel anılarım seninle ilgili Malik.'' dediğimde yatağa yattı ve beni kucağına aldı. ''Beni sakın bırakma Aria. Sakın. Seni öldürürüm ciddiyim öldürürüm.'' sinirli bir şekilde konuştuğunda tavana bakarak güldüm. ''Saçmalıyorsun Malik,'' yüzüne yaklaşıp fısıladadım ''seni bırakmayacağım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fell the love
FanfictionVe kız asla bu denli hayatının değişeceğini tahmin etmiyordu.