The Weeknd-Earned It ile okuyabilirsiniz.
Biterse baştan başaltın
İyi okumalaarHızla inip kalkan göğsüm işimi hiç kolaylaştırmıyor aksine zorlaştırıyordu. Vicudum benden istemsizce titrediğinde karşımdaki adamlar bana biraz daha yaklaştı. İkisi de 30'lu yaşlarında gösteriyordu. "Hey bebeğim korkmana gerek yok sadece biraz eğleneceğiz." Arkamdaki duvara biraz daha sindim ve bana sırıtarak bakan adama bakmamaya çalıştım. İçki kokan nefesini çok yakınımda hissediyordum ve kusma isteğim her geçen dakika daha çok artıyordu. Adam vicudunu bana dayadığında gözlerim buğulanmaya başladı. "Lütfen, lütfen yapmayın. B-ben para veririm lütfen." Çatallaşmış sesim zar-zor çıkarken adeta terlemekten yanan sırtım duvara dayandıkça daha da yapışıyordu. "Şş güzelim, ağlamana gerek yok ama. Zayn'in bundan haberi olmayacak." İşte korktuğum da buydu. Zayn'in bundan haberi olmaması. Avazım çıktığı kadar bağırmaya başladığımda sesim uzun koridorda yankı yaptı. Adam ellerini ağzıma koyduğunda dişlerimi sıktım. O kadar iğrenç kokuyordu ki. "Hey hey hey. Sessiz ol!" Diye kükredi. "Hayır l-lütfen." Demeye çalıştım ama sesim boğuk çıkıyordu. Diğer adam ellerini vicudumun her kıvrımında gezdirirken gözümden düşen yaşlara engel olamadım.
Hıçkırıklarım artarken ve adamın elleri elbisemden içeri girerken ellerin kaybolmasıyla yumduğum gözlerimi irice açtım. Adam arkaya doğru sendelerken, diğer adam da üzerimden çekildi. Ne olduğunu anlayamadan etrafıma bakınıyordum, koyu kahverengi saçları olan bir adam ikisine de yumruklarını savuruyordu. "Lütfen yapma. Lütfen."
"Sizinle sonra ilgileneceğim. Şimdi siktirin." Tanıdık ses kulaklarıma dolduğunda ağızım aralandı. Şokun etkisiyle derin nefesler alırken konuşma gücünü kendimde bulduğumda "Dylan?" Dedim. Dylan olduğunu tahmin ettiğim kişi kafasını kaldırdı ve bana baktı. Evet o Dylan'dı. Lanet olsun ki şimdi sıçmıştım.Olay gecesinin sabahı;
Elimdeki kahveden çıkan dumanaları gözlerimle takip ettim. Fincanın kulpundan tutup dudağıma deydirdiğimde kahveyi bir kere daha kafama dikip tezgahın üstüne koydum. Dün gece ve annemin söyledikleri düşündükçe beynimde yankı yapıyor ve beni strese sokarak dakikalarımı zehir ediyordu. "Pekala elbette geliriz." Zayn telefonu kulağı ve omzu arasında sıkıştırmış bir elinde kahveyle karşıma oturdu. "Tamam 8'de orada buluşuruz." Her zamankinin aksine kelimeleri inci gibi sıralıyor ve sesini otoraiter bir şekilde ayarlıyordu. "Görüşmek üzere." Diyerek telefonu kapadı ve masaya bıraktı. Kahverengi gözlerimi sorarcasına ona diktiğimde kirli sakallarını kaşıdı."Bebeğim akşam bara gideceğiz. Senin için uygun mu?"
"Uh, neden?" Dediğimde Zayn ela gözlerini kahvenin dumanından çekip bana baktı. "Çalmayı seviyorum, orayı seviyorum ve ben çalarken sen de yanımda ol istiyorum."
Suratıma büyük bir gülümseme yerleştirdim ve dağılmış saçlarımı sıkıca topladım. "Tabiki gelirim. Fakat Cassie'de gelecek." Zayn yüzünü buruşturduğunda ona yavru köpek bakışlarımı attım. "Ah bana öyle bakma," diye sızlandığında gülmemek için dişimi sıktım ve bakışlarıma devam ettim. "Yapma şunu!" Dedi birdaha. "Zayn, eğer gelmemi istiyorsan Cassie'de gelecek."
"Pekala." Dedi homurdanarak. "Teşekkürler teşekkürler teşekkürler." Diye cırladım ve ellerimi çırptım. En azından bu yorgunluğu biraz da olsa atacaktık.
***
Zayn bir kere daha kornaya basıp bir küfür savurduğunda yüzümü buruşturdum. "Hey gelecektir. Şimdi. Sabret." Dediğimde Zayn gözlerini bana dikti. "Bunu sadece senin için yapıyorum, o kızı daha fazla bekleyecek değilim." Dediğinde ona öpücük attım ve sonunda kapının önünde beliren Cassie'yi gördüm. Karanlıkta zar-zor seçebilsem de dizlerinin üstünde biten buz mavisi elbiseyi ve siyah topuklı ayakkabılarını görebiliyordum. Gerçekten şirin gözüküyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/40345355-288-k86472.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fell the love
FanfictionVe kız asla bu denli hayatının değişeceğini tahmin etmiyordu.