Nick Jonas-Jealous ile okuyun.
Ve lütfen oy vermeyi unutmayıınİyi okumalar.
"Zayn dur hayır!" Kahkahlarım arasında merdivenleri zar-zor tamamladıktan sonra soluklanmak adına yerimde durdum ve derin nefesler almaya başladım. "Demek yeterince iyi futbol oynayamıyorum ha?" Zayn'in sesini duyduğumda görüş alanıma girmeden uzun koridorda koştum.
Tamamen camdan oluşan arka kapıyı gördüğümde adımlarımı hızlandırdım."Gel buraya seni yakalayacağım Ari!" Zayn'in sesi biraz daha yakınımdan geldiğinde tüm gücümü kapıya verdim ve sonunda kenara kaydırarak açtım.
Bahçeye çıktığımda soğuk havanın tenime çarpması ve ıslak çimenlerin ayağıma temas etmesiyle ürperdim. Koşmam gerektiği aklıma geldiğinde bacaklarımı hareket ettirdim, uzun ve büyük bahçede hızla koşarken kolumda hissetiğim elle arkamı döndüğümde ela gözlerin zaferle parladığını gördüm. Dengemi kaybedip Zayn'e tutundum ve bacaklarımız birbirine dolandığında yere düşmeden önce Zayn'i de çektim.
Üstümde hissetiğim acıyla yüzümü buruşturuken Zayn'in bir küfür savurduğunu duymuştum. Ah lanet olsunki Zayn'in ağır vicudu altında eziliyordum. Acıyla inleyip yüzümü buruşturduğumda Zayn ellerini iki yana açtı ve üzerimden kalkar gibi oldu ama kalkmadı. Bu hareketi yüzümü görmek istediği için yaptığını anlamıştım. "Zayn çok ağırsın!" Sızlandığımda Zayn güldü. Ve yüzüme bakmaya devam etti. Bakışları beni utandırırken gözlerinden kaçındım. O ise ısrarla bakmaya devam ederek kendimi baskı altında hissetmemi sağlıyor, hem de beni utandırıyordu. Fakat ne yazık ki ela gözlerine bakmamak elimde değildi.
Zayn'den gözlerimi kaçırma direnişim sona erdiğinde kahverengi gözlerimi ela gözlerine diktim. "Ama hala üstümdesin." Dedim bıkkın bir sesle. "Uh, gerçekten mi? Fark etmemiştim."
"Ha-ha çok komiksin Zaynie." Deyip gözlerimi devirdiğimde "komiğimdir." Dedi. İkinci kez gözlerimi devirmek istesem de onun yerine Zayn'i üzerimden ittim. Üzerimdeki ağırlık gittiğinde ve Zayn'in bedeni yere çarptığında acıyla kafasını tutarak inledi. "Sana üzerimden kalkmanı söylemiştim koca adam!" Diyerek dalgaya vurdum ama Zayn yüzünü buruşturarak başını tutmaya devam etti. Berbat bir halde kıvrandığını görünce suratımı suratına yaklaştırdım. Saçlarım kafasının iki yanına dağılırken "sen iyi misin?" Dedim telaşla. Zayn kafasını salladı ve bağırmaya devam etti. "Neren acıyor Zayn? Hastaneye gidelim mi? Hadi gel hastaneye gidelim." Deyip ayağa kalkarken Zayn'in kolumu tutmasıyla üzerine düştüm. Burnum burnuna çarptığında ikimiz de yüzümüzü buruşturduk. Zayn gülmeye başladığında kaşlarımı çatıp ona baktım. "Ne yani? Benimle oynadın mı?" Sinirle sorduğumda Zayn gülmeye devam etti. Kısılan gözleri... Ah tanrım o mükemmel! Yüzüm dudaklarına çarptığında beni çekmiş olduğunu anladım. Birkaç saniye şokun etkisiyle karşılık vermesem de sonradan kavradım ve ben de karşılık verdim.Benimle oynamıştı. Canının yandığını söylemişti fakat şuanda beni öpüyordu ve az önce gülmüştü. Zayn kafamı karıştırıyordu. Birbiriyle tutuşmayan hareketleri, her saniye değişen ruh hali her geçen saniye beni şaşırtıyordu. En başından beri Zayn böyleydi. Fakat ben değişken tavırlarında alışmamakta daha doğrusu alışamamakta ısrarcıydım.
Vicudumda hissettiğim ani ıslaklıkla dudaklarımı Zayn'in dudaklarından ayırdım. Zayn'de aynı şekilde ıslanırken oturduğum yerden etrafıma bakındım ve bahçedeki fıskiyelerin çalıştığını gördüm. Zayn'de bunu fark ettiğinde yerinde doğruldu. Saçları yavaş yavaş ıslanırken, birbirine yapışıyor ve onu daha çekici bir hale getiriyordu. Fakat daha çok burada kalırsak hasta olacaktık. Ah fıskiyeler nasıl çalışmıştı? ve tam çalışacak zamanı bulmuş, sevgilimle iki dakikamı mutlu geçirmeme izin vermemişti.
2 haftada 1 gelen bahçivan Frank aklıma geldiğinde omuzlarımı düşürdüm. Bana her gün fıskiyelerin saat 3'de otomatik olarak çalışacağını, bu yüzden bahçeye o saatlerde çıkmamamız gerektiğini tembihlemişti. Bense bunca işin arasında bunu unutmuştum.
Zayn elimi çekiştirip beni eve yönlendirirken düşüncelerimden ayrıldım. Eve geldiğimizde sıcak havanın tenime çarpmasıyla yine ürperdim. Çünkü sırılsıklamdım ve hava ne kadar sıcak olursa olsun üşümeme engel değildi. Zayn arka kapıyı kapatırken sesli bir küfür savurdu. Kollarımı etrafıma dolayıp titrerken beni fark etti. Benden bir farkı yoktu. Heryeri sırılsıklamdı, dudakları üşüdüğünden şişmiş ve morarmıştı.
"Ah çok üşüyor musun?" Dedi endişeyle. Kafamı abartılı bir şekilde salladığımda ayaklarımın yerden kesilmesiye ufak bir çığlık attım. Beni kucağına almış merdivenlerden çıkıyordu. Bu adamın kucağa alma hevesi neydi böyle?
Ayaklarım zemine deydiğinde Zayn'in odasına geldiğimizi anladım. Zayn dolabına ilerleyip temiz bir tişört alıp üzerindekini çıkardı. Sırt kasları burdan çok net gözüküyordu ve benim neredeyse ağzımın suyu akacaktı! 'Kendine gel' diye kendimi uyardığımda homurdandım. "B-ben duş alacağım." Zayn tişörtü üzerine giyerken arkasını döndü ve bana bir gülümseme yolladı. Neden kekelemiştim? Bu kadar utangaç olmak zorunda mıydım Ah!
***
Ariana Grande-Best Mistake ile okuyun.Elimdeki kahve avuç içlerimi ısıtırken bir yudum daha aldım. "Hadi Harry yaparsın!" Lou Harry'i tutuğunu belirten bir şekilde cırladığında güldüm.
Duş aldıktan sonra aşağı inmiş çocukların geldiğini görünce de hemen sıcak bir kahve hazırlayıp herkese vermiştim. Harry ve Niall pileystation oynuyor, Lou ve Liam'da tezavuratlar yapıyordu. "Hadi Niall!" Liam rekabetçi bir şekilde bağırdığında Niall gülümsedi. "Seni çok pis yeneceğim Harry." Dedi tehditkar olduğunu belirten bir sesle. "Oh aklından bile geçirme." Harry'de sinsice konuştuğunda kıkırdadım. İşleri güçleri futbol olmuş, bu adamlarla yaşamak gerçekten zordu. Kafamı arkaya atıp kucağında oturduğum Zayn'in kulağına fısıldadım. "Biz kimi tutuyoruz?"
"Kazananı." Dediğinde sesli bir şekilde güldüm. Onlarla olmak her saniye lunaparkda gibi hissetiriyordu. Evde sürekli bir ses oluyordu ve esprileriyle her zaman etrafı yumuşatıyorlardı.Kapı sesi evde yankılandığında Zayn'in kirli sakallarının üstüne ufak bir buse kondurup harektlendim. Avuç içlerimi yeterince ısıtmış olan kahveyi masaya koyduktan sonra avuç içlerimi tişörtüme sildim.
Ayağa kalkıp yavaş adımlarla kapıya ilerlediğimde ısrarla tekrar çaldı. "Tamam çatlama geliyorum." Dedim uyuşuk bir sesle. Kapının kulpunu kavrayıp aşağı indirdiğimde kapıyı kendime çektim ve karşımda kaşlarını çatmış annem ve babamla karşılaşınca ağızım o şeklini aldı.
Vicudumdaki tüm yük kalbime hucüm edip büyük bir tabaka oluştururken avuç içlerimin yine terlediğini hissettim. Boğazımdaki yutkunmamı engelleyen büyük yumruya içimden bir küfür savurduktan sonra babam konuştu. "Bizimle eve geliyorsun Aria! Hemen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fell the love
FanfictionVe kız asla bu denli hayatının değişeceğini tahmin etmiyordu.