Sa gençler, öyle bir bölümle geldim ki ben bile yazarken duygusallaştım lan, umarım siz de beğenirsiniz benim beğendiğim bir bölüm oldu. Daha fazla spoiler vermeden gideyim ben, iyi okumalar
Not (kesinlikle önerdiğim şarkıyla okuyun)
Taylor swift-Safe & Sound ile okuyun. Her bittiğinde yeniden başlatın.
Büyük salonda bir o yana bir bu yana yürürken düşüncelerim beni boğuyordu. Oturup ağlamak istiyordum veya kusmak istiyordum. Çünkü midem bulanıyordu.
Sinirlenince kusmak asla huyum olmamıştı, ama görülen o ki yeni iğrenç bir huy edinmiştim.
Zayn neredeydi? İyi miydi? Ne zaman gelecekti?
Aklımda o kadar soru vardı ki, aramaya da korkuyordum. Bana yeniden çıkışacağından korkuyordum. Haklıydı da, onu sıkmamam gerekiyordu.
Elimdeki telefonun ekranına baktım. Belki de aramalıydım, ne olup bittiğini sormalıydım. En azından iyi olup- olmadığını öğrenmeliydim. Büyük bir çelişki içindeydim. Ne yapacağımı bilmiyordum, onu aramak için belki de bu kadar düşünmemeliydim.
Onun iyi olduğunu duymak benim hakkımdı. İyi olduğunu umarak öylece oturamazdım.
Rehberden 'Sevgilim' ismini buldum. Fazla mı klişeydi? Tamam vurmayın, bu durumda bunu düşünmem yanlıştı.
Yeşil tuşa basıp kulağıma götürdüm ve tırnağımı kemirmeye başladım. Aynı zamanda volta atmaya devam ediyordum. Uzun bir süre çaldı, endişelenmeye başlamıştım. Ona bir şey olduysa?
'' Ne? ''
Zayn'in sesi kulaklarıma dolduğunda elim kalbime gitti ve nefes verdim.
'' Zayn aman tanrım! Sen iyi misin? ''
'' Evet iyiyim, evdesin değil mi? ''
'' Evdeyim. Sen neredesin? '' Arkasından birkaç ses geldi.
'' Sadece evden çıkma Aria. '' Hışırtı sesleri gelmeye başlamıştı. Arkadan birkaç haykırış da duyuyordum. '' Zayn dur neredesin sen? '' Adeta bağırdığımda telefonun diğer ucundan yüksek bir ses geldi. Silah sesine benziyordu, kalbim hızla atmaya başladığında elimi anlıma götürdüm. '' Zayn hey! '' Bağırdığımda hat kesildi.
Vurulmuş muydu? O kurşun, hayatımı adadığım adama mı isabet etmişti?
Yere kapaklandığımda öylece bir yere bakıyordum, eğer ona bir şey olduysa ben asla kendimi affetmezdim.
Hayatımın aşkına, herşeyime bir şey mi olmuştu?
O silah ona isabet etmiş olabilirdi. Ağzımdan hıçkırıklar koparken ellerimi saçlarımdan geçirdim. Etraf adeta dönüyordu. Ne yapacaktım? Şimdi, öylece kalmıştım.
Çaresizdim. Sadece o kurşunun Zayn'e isabet etmemesi için dua ediyordum.
'' Tanrım lütfen yardım et! '' Sesim büyük odada yankılandı. Hiç bu kadar çaresiz olmamıştım, bu kadar üzgün ya da boktan hissetmemiştim.
Ben hiçtim. Sadece, HİÇ. Evde oturup ona bir şey olmamasını istiyordum, sadece buydu. Elimden hiçbir bok gelmiyordu.
Narin ellerim titrerken ellerim Harry'nin numarasını tuşladı. Ama açmıyordu.
Liam ve Louis hariç diğerlerini aramıştım. Ama açmıyorlardı. Liam'ın numarasını tuşladığımda 4. Çalıştan sonra açtı ve içime adeta soğuk sular serpildi.
'' Liam? A-aman tanrım açtın! ''
'' Evet açtım, sen iyi misin Aria? '' Donuk bir sesle konuştuğunda beni görmediğini bilsem de 'evet' dercesine hızla kafamı salladım. Ardından beni görmediğini hatırladığımda iyi olduğuma dair bir şeyler geveledim.
'' Diğer çocuklar neden açmıyor Liam? '' Boğazını temizlediğini duydum, sanki nefesi titriyordu. Tanrım, yardım et.
'' Sen sadece evde kal Aria. Kapatmam gerek. ''
'' Bana bunu söyleyip kapatamasın Liam lanet olsun! '' Delirmişcesine bağırırken hattın kesilmesiyle telefonu duvara attım. Ve telefonumun paramparça oluşunu izledim.
Ayağa kalkıp muhtemelen berbat olan görüntümü umursamadan evden çıktım. Gitmeliydim, nereye gideceğimi bilmiyordum. Sadece gitmeliydim.
Koştum,koştum,koştum. Gölün kenarına gelene kadar koştum, kaç saatir koşuyordum, insanlar bana neden 3 kafam varmış gibi bakıyordu, nasıl görünüyordum hiçbiri umrumda değildi. Ben sadece koştum, bu sorunların biteceğini umarak, Zayn'in iyi olduğunu ve iyi bir geleceğimizin olacağını umarak koştum.
Fakat hiçbir şeye çözüm olmadı, sadece terledim ve yoruldum. Hiçbir sorunumu çözmedi, ya da Zayn'i bana getirmedi.
Gölün kenarındaki ağacın gölgesine gelip oturdum. Kafamı da ağıcın gövdesine gömmüş, öylece gölü izliyordum. Gözlerim uçan kuşlara kaydı, siz hiç kuş kadar özgür olmak istemiş miydiniz? Ben hep istemiştim. Küçükken, sürekli uçmak isterdim, uçan şeylere çok meraklıydım ve en büyük hayalim havada süzülmekti. Şimdi neden uçmayı istediğimi daha iyi anlıyordum, ben özgür olmak istiyordum. Tüm bu sorunlardan kopmak istiyordum.
Uçamasam da, sevdiğim adamla mutlu olmak istiyordum.
'' Biliyor musun, gençliğimde bu olayın çok benzerini yaşamıştım. '' Yaşlı bir ses duyduğumda gözlerim yanıma kaydı.
'' Büyükanne? '' Hayretle bağırdığımda gülümsedi, o öleli 5 yıl olmuştu. Onu hatırlıyordum, aramızdaki büyük bağı hatırlıyordum. Beni annemi sevdiğinden daha çok severdi. Ve ben de onu annem gibi görürdüm. Öldüğü günü hatırlıyorum da, galiba o öldükten sonra olgunlaşmaya başlamıştım. Hayata bakış açım tamamen değişmişti.
'' Aria. Bebeğim seni çok özledim, fakat buraya gelme amacım seninle başka bir konu hakkında konuşmak. '' Kurumuş dudaklarını oynattı, kırışıklıkları, yaşılık belirtileri tamamen gitmişti. Fakat saçları hala beyazdı. Genç duruyordu. Onun gerçek olmasını o kadar istiyordum ki, fakat sadee yaşadığım şeylerden dolayı halisinasyon görüyordum.
'' Gerçek olmadığımı sakın düşünme, '' adeta aklımı okuyordu. Ellerini kalbine götürdü. '' Ben tam burandayım tatlım, ve senin tam oranda, sol tarafında olan bir adam tanıyorum. İsmi Zayn'di değil mi? Baban onu hiç sevmiyor annen de öyle. Oysa ki ben şuan burada olsam, nikahınızı bile ben kıyardım, '' Kızarmış burnumu çektim ve kıkırdadım. '' O gerçekten seni çok seviyor. Aşkının peşinden git Aria. Hiçbir şey engel olmasın sana. Ben de bir zamanlar senin yaşındaydım, ve seninki gibi esmer bir çocuğa aşık olmuştum. Bu sadece bir gençlik aşkı değildi, bizimki başkaydı.
Sürekli yakınlaşıyorduk, bir gün bizim evde öpüşürken büyük büyük baban, yani benim babam gelip bizi görmüştü, çocuğu göndermek istedi. Adı Jack'di.
Neyse, babam Jack'i gönderdikten sonra beni dövmüştü onunla görüşmemi söyledi ama ben görüştüm. Ona aşıktım ondan vazgeçemiyordum. Babam evde olmadığında hemen fırsattan yararlanıp Jack'le buluşurdum. Buluştuğumuz bir klübe vardı, çok iyi hatırlıyorum. Bir gün yine o klübeye gittim. Fakat Jack gelmiyordu. Onu bekledim ama geç olunca eve döndüm. Ertesi gün yine klübeye gittim ama yoktu. O zamanlar cep telefonu da yoktu, haberleşemiyorduk. Haftalar böyle geçti, bu haftalar içinde babamın değiştiğini görmüştüm. Eskisinden daha hırçın bir adam haline gelmişti. Hiçbir gece uyumazdı, sürekli düşünürdü. Ve sonra, öğrendim ki Jack ölmüştü, babam Jack'i öldürmüştü.
Bunu polislerden öğrenmem de en kötüsüydü, babam hapise girdi. Ve hapisde de öldürüldü.
Sana bunu anlatmamın tek sebebi var tatlım, ben Jack'i hiç merak etmedim. Peşinden koşmadım, ya da çabalamadım. Fakat sen elinde büyük bir fırsat varken aşkının peşinden koşmalısın. ''
Büyükannemin anlattığı şeyler beni hayrete düşürmüştü. Ağzımı açıp bir şey diyecektim, fakat aniden kayboldu. O bana bunu söylemek için gelmişti, bu mesajı vermek için. Haklıydı, sevdiğim adamın peşinden gitmeliydim. O benim sahip olduğum tek şeydi, elimde bir şans varken ne pahasına olursa olsun onun peşinden gidecek, onu bulacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fell the love
FanfictionVe kız asla bu denli hayatının değişeceğini tahmin etmiyordu.