Sıkıntıyla saçımın bir telini parmağıma dolayıp oynamaya başladım. Herkes eğleniyordu fakat ben burdan biran önce gitmeyi istiyordum. Zayn'i yarım saatir bekliyordum ama gelmemişti. Gelmiyordu. Bir daha aramak da istemiyordum onu. O kadar kırgındım ki. İşin varsa beni neden arkadaşının doğum gününe getirip gidiyorsun? Çocuk muyum ben, sanki kreşe bırakılıp gidilen çocuklar gibi hissediyordum. Zayn o kadar sinirlendirmişti ki beni, gördüğümde saçını çekmek ve kasıklarına tekme geçirip ardından yüzüne tükürmek istiyordum.
Aklımdan geçen işkence planlarını bir yana bıraktım ve bana doğru gelen Cassie-Luke ikilisine zoraki bir şekilde gülümsedim. Cassie yanıma Luke da onun yanına oturdular. "İyi misin?" Dedi Cassie. Ah evet iyiyim hatta mükemmelim. Ağızımdan sadece hıhı gibi gir mırıltı çıktı. Konuşmak istemiyordum. "Zayn nerde?" Gözlerimi ona sertçe diktiğimde anlamış olacak ki, "yoksa gitti mi? Kızım konuşsana." Dedi. Konuşmam gerektiğini anladığımda zorla yutkundum "beni burda bıraktı ve gitti. Nereye gittiğini bile bilmiyorum. Keşke nerde olduğunu bir şekilde öğrenebilsem." Dedim elimi çeneme dayayıp diresiğimi dizime koyarken. Cassie teselli etmek istercesine saçlarımı okşarken yanında duran Luke'da bana acıyan gözlerle bakıyordu. Ne yani? Tamam bu olayı ben büyütebilirim ama siz büyütemezsiniz. Alt tarafı sevgilim beni bir yere bırakıp haber vermeden gitti o kadar(!)
Aklıma gelen ani fikirle az önce pozisyonumdan ayrıldım ve anlamsızca elimi havada salladım "sen biliyorsundur. Zayn nerde?" Dedim Luke'a bakarak. Böyle bir şey soracağımı beklemiyor olacak ki kaşlarını kaldırdı. İlk Cassie'ye baktı. Cassie'de benim tarafımda olduğunu belirterek ısrar eden gözlerle adeta "zayn'in nerede olduğunu söyle" diyordu. Sonra da bana baktı. Hevesle ondan bir cevap bekliyordum. "Lütfen sadece onu bulmama yardım et." Dediğimde Cassie söze atladı "hadi Luke aç şu çeneni ve nerede olduğunu söyle." Luke zor durumda olduğunu belirten bakışlar atarken Cassie ve ben gözlerimizle onu boğuyorduk. Sonunda uzun süredir tuttuğu nefesini dışarı verdi ve "pekala" dedi. Ellerimi havada çırparak "çok çok teşekkür ederim. Aramızda kalacak." Dedim. "Tamam ama bir şartım var sizinle bende geleceğim çünkü orası pek tekin bir yer değil."
***
Hayatlar. Şuan yanımızdan geçen arabaların her birinin içinde bir sürü hayat var. Ve hepsinin kötü bir hikayesi var. Tıpkı bu arabadaki 3 hayatın kötü hikayeleri olduğu gibi. Tanrı bir şekilde bizi bir araya getirdi ve bu hayatlar birleşerek birbirlerine açıldılar. Kendi hayatlarımızın içine birbirimizi davet ettik. Ve her birimiz birbirimizi kabul ettik.
Luke arabayı durduğunda geldiğimiz yeri daha iyi görmek için kendimi arabadan adeta attım. Issız bir sokağın içinde siyah büyük yazılarla yazılmış "MALİK" yazısı dikkatimi çekti. Burası bir bara benziyordu ve tepesinde "MALİK" yazıyordu. İçeriden sesler gelirken beklemek istemedim. Malik? Ne? Bar? Bu bir tesadüf olmalıydı. Zayn bir barın sahibi olsaydı bana söylerdi, değil mi? Söylerdi.
Cassie bileğimi kavradı."hadi içeriye gidelim." Dedim kuru çıkan sesimle. "Birbirinizden ayrılmayın. Ben gelmeyeceğim sizi arabada bekliyor olacağım. Çok dikkat edin." Dedi Luke. Bu kadar uyarmasına ne gerek vardı? İçeride ne oluyordu? "Bir şey olursa mesaj at bebeğim." Deyip cassie'ye sarıldı. Huysuzca inleyerek Cassie'yi çekiştirip barın içine soktum.
Barın içi adeta kırmızıydı. Kırmızı ışıklarla donatıldığından olsa gerek her yer kırmızıydı. Herkes zıplıyordu. Algılamam birkaç dakikamı aldı. Müzik sesi insanı sığar edecek türdendi ama etmiyordu. Aksine huzur veriyordu. Çünkü bu sesin sahibini biliyordum. Zayn'e aitti bu ses.
Şarkı bittikten sonra uzun alkışlar çığlıklar "Malik. Seni seviyorum" diye bağıran kız sesleri. Herşey. Beynimde yankılanmaya başlamıştı. Cassie'yi daha da çekiştirip barın içine soktum ve sahneyi görmek için insanları ittim. Zayn sahnedeydi. Yanında Niall vardı ve Harry'le Louis. Aynı zamanda Liam'da vardı. Gitar çalıyorlardı. Zayn'se solist olarak şarkı söylüyordu.fakat benim dikkatimi çeken baterist Niall oldu. Küçüklük arkadaşım olan Niall. Zayn'ın müzik grubuydu bu aynı kadroydu. Okulda da her yarışmada bizi temsil eden müzik grubuydu ama Zayn'in "MALİK" diye bir mekanın sahibi olduğunu ve bu barda çaldığını bilmiyordum. Bir yıldır sevgilisi olmama rağmen.
(MÜZİK BİTTİĞİNDE YENİDEN BAŞLATIN)
Büyük şokla olduğum yerde kalakalmıştım. İnsanlar "malik" diye tezavuratlar yapmaya devam ediyordu. Zayn gözleriyle herkesi taradı ve bir elini kaldırıp sırıttı. "Teşekkürler" dedi mikrofona yaklaşırken. Herkese bakmaya devam ederken gözleri beni buldu. İncilmiş iki çift kahverengi gözü buldu gözleri. Kafamı iki yana sallayabildim sadece. Ne olduğunu hala anlamış değildim. Zayn beni görünce anlamsızca birkaç dakika bakıştık. Ardından kendini sahneden attı ve insanları iterek yanıma geldi. Hala müzik sesi vardı insanalar zıplıyordu. Zayn sahneden indiği için sahnede Liam, Niall, Louis ve Harry kalmıştı. Onlar gitar ve bateri çalarak insanları eğlendirmeye devam ediyorlardı. "ne yapıyorsun burda?" Dedi zayn yanıma ulaşınca. İlk bana sonra Cassie'ye baktı. "Asıl sen napıyorsun burda?" Dedim bağırarak. Sesimiz zor duyuluyordu ama ondan bağırmıyordum. Sinirli olduğumdan bağrıyordum. "Gel" dedi kolumu tutup. Kolumu çekmeye çalıştım ama sinirli bir şekilde bana bakıp beni kendine çekti. Eli belimi kavradı. Burnum harika vanilya, sigara kokusuyla doluyordu. Nefesini tenimde hissediyordum. "Benimle gel" dedi. Bağırmıyordu ama adeta bir beden halinde olduğumuz için onu duyabilmiştim. "Cassie sen gidebilirsin. Teşekkürler" dedim bizi dizi izliyormuş gibi izleyen Cassie'ye bakarak. "Emin misin bak sorun varsa sende gel" "hayır Cass birşey yok git sen." Dedim. İçine sinmeyen bakışlar atarak "akşam beni ara" dedi ve gitti.
Zayn'den ayrıldım ve aramıza mesafe koydum. Bu sefer belimi kavrayarak korumacı tavırlarla beni kalabalığın arasından çıkarıp bir odaya götürdü. Burda müzik sesi o kadar şiddetli değildi. Zayn ışığı açtığında bu odadaki ışığın beyaz olması nedeniyle şükrettim ve odayı incelemeye başladım. Siyah duvarlar. Siyah bir yatak. Kum torbası. Gitarlar, müzik aletleri. Giyisi dolabı ve küçük bir buz dolabı vardı. Tam Zayn'in tarzını yansıtıyordu. "S-sen napıyorsun burda? Burası neresi ya?" Derken ondan iyice uzaklaştım. "Buraya nasıl geldin?"dedi soruma soruyla karşılık vererek."Önce ben sordum!" Diye bağırdım. Sinirden çatlıyabilirdim. Yüzüm kızarmış bile olabilirdi şuan. "Sen soruma cevap ver bir!" Benden daha yüksek sesle bağırdı. Kaşlarını çatmıştı. O da sinirli gözüküyordu. Her halde sırlarının böyle açığa çıkmasını beklemiyordu. "Benden daha neler saklıyorsun?" Dedim yeni bir soru yönelterek. Sormam gereken o kadar soru vardı ki.
Hızla üzerime ilerlerken bende geriye gidiyordum. Vicudum soğuk duvara çarpınca irkildim ve ardından Zayn beni duvarla kendi arasında sıkıştırdı. Yine tek bir beden halinde gibi duruyorduk. Başını omzuma gömdü. "Sana" sesi boğuk çıkıyordu. Başını gömdüğü yere bir öpücük kondurdu. "Birşey" omzumun biraz daha üzerine öpücük kondurdu. "Dediğimde" biraz daha üstüne öpücük kondurduğunda boynumu öpüyordu. "Bana cevap vermelisin." Dedi boynuma büyük öpücükler kondurarak. Bu hareketi her ne kadar hoşuma gitse ve bende ona karşılık verme isteği yaratsa da sonunda etkisinden çıkıp onu ittim. İttiğimde o güzel kokuda gitmiş oldu. "Değilim. Eğer sen cevap vermeyeceksen gidiyorum." Dedim. "Nasıl gideceksin acaba? Eminim Cassie ve Luke gitmişlerdir." Dediğinde ağızım 3 karış açıldı. "Luke'un burda olduğunu nerden biliyorsun?" Dedim hayretle. Üç adım atarak aramızdaki mesafeyi yeniden kapadı ve kulağıma fısıldadı "ben herşeyi bilirim güzelim."
